Bu günlerde hemen hemen her gazetenin gündeminde Ivana ve Yurdal Sert’in ayrılık haberleri. Ben de bu konuda yazmasam olmaz dedim. Ancak habere mevzu olan şahısları tanımam, özellerinin de kimseyi ilgilendirdiğini düşünmüyorum aslında.
Yazmak isteme sebebim ise kötü ayrılıkların maalesef ünlüsünden ünsüzüne, iş adamından fabrika işçisine, sanatçısından ev hanımına, toplumun her kesiminin derdi olması. Ne gelir seviyesi ne de kültür seviyesiyle paralelliği yok bu durumun. İşler ters gitmeye başladığında maalesef insanlar kendileri olmaktan çıkıyor, ya da yanılıyorum, belki de özlerine dönüyor ve birlikte verilen mutlu aile pozları yerini savaşa bırakıyor. Bütün kirli çamaşırlar ortalığa seriliyor.
Kadın erkek ilişkisini bir tarafa bırakalım, arkadaşlık dostluk ilişkisinde bile, bazı adı konmamış kurallar vardır. Gün gelir dostluklar bitebilir, menfaatler çakışabilir, paylaşımlar tükenebilir. Ama iki dostun, en kenetli zamanlarında paylaştıkları, arkasından konuşulmaz. Zamanında inşa edilmiş güvene istinaden paylaşılan sırlar, dostluk bozulunca ortaya dökülmez. En azından delikanlılığa sığmaz.
Bir de evliliği düşünün. Daha yakın bir ilişki var mı hayatta? Ekmeğini, duanı, yatağını paylaşmışsın. Hiç kimseyle olmadığın kadar tek vücut olmuşsun. Yeri gelmiş en yakın arkadaşının dedikodusunu eşine yapmışsın, yeri gelmiş kendi ailenden dert yanıp omzunda ağlamışsın. Çocuğunun ateşi çıktığında emanet edebileceğin tek kişi olmasının rahatlığıyla eşinin kucağına vermişsin yavrunu, için rahat uykuya yenilmişsin. Yeri gelmiş en doğal halini sermişsin ortaya, canını, geleceğini emanet etmişsin eşine güvenmenin rahatlığıyla.
Sonra bir gün tersine dönmüş…. Sevgi bitmiş, saygı bitmiş. Hatalar, can yakmalar başlamış.
Birlikte geçen zamanların hiç mi hatırı kalmaz. Yıllarca paylaştığın kötü günlerin, kutlamaların, gözyaşlarının, kahkahaların hepsi boşuna mıydı?
Diyelim ki, eğer yazılanlar doğruysa, Sert çifti gibi son zamanlarda evlilik sadece görüntüydü, herkes kendi hayatını yaşıyordu da kimse sesini çıkartmıyordu…. İyi de, etik görünmese bile, bu sırrı paylaşmışsınız, gizli bir anlaşma varmış, herkes susmuş. Şimdi ne oldu peki? Kim kimin kuyruğuna bastı da bütün iplikler pazara çıktı?
Siz savaşmak mı istiyorsunuz? Savaşın! Sizin kararınız. Biz de pembe dizi izler gibi izleriz, hiç işimiz yok ya nasıl olsa. Bakalım bugün ne söyleyecekler, eşini başka kimlerle aldatmış? Vay be, bu kadar güzel bir kadın da aldatılıyorsa, bizimki neler yapmaz?
Kirli çamaşırlarınızı ortalığa saçmak sizin, takip edip etmemek bizim kararımız.
Ya çocuğunuz? Çocuğunuz aldığı hangi kararın sonucu olarak bu kabusu yaşıyor?