Bugün Sabah gazetesinde, tam da yan yana yer alan iki haber, hem içimizi burkuyor, hem de devletimize duymamız gereken güveni bir kere daha sorgulatıyor;
İlk haber İstanbul Eyüp’ten. Başlık, “Cici annem beni sürekli dövüyor.”
3 yaşındaki A.N.Z., komşularının küçük kızın vücudundaki morluklardan şüphelenip polise ihbar etmesi üzerine , psikologlar eşliğinde ifade vermeye alınıyor. İfadesinde cici annesinin kendisini dövdüğünü anlatan küçük kızın vücudunun tamamında morluklar ve boğazında da diş izleri tespit ediliyor. Baba durumdan bir haber, morlukların parkta olduğunu iddia eden sevgilisine inanıyor. Belli ki kızı bir yana, öz çocuğunu teslim etmekten rahatsızlık duymadığı, birlikte yaşadığı sevgilisi bir yana.
Sonuç? Çocuğunu korumaktan aciz baba ve küçük kıza şiddet uyguladığı iddia edilen sevgilisi, yavrunun şiddete maruz kaldığı tespit edilmesine rağmen, savcıdan gelecek rapor beklendiği için serbest bırakılıyor ve küçük kız da koruma altına alınarak çocuk yuvasına gönderiliyor.
Bir nebze de olsa içimiz rahatlasın, değil mi ? Sonuçta zavallı çocuk artık şiddet görmeyecek ne de olsa. Annesiz bu yavru, şimdi babasız da kalacak ama, en azından artık dayak yemeyecek .
Öyle mi? Değil!
Şimdi gelelim tam yanında yer alan diğer habere;
Başlık, “Sevgi Evi’nde işkence.”
Adana Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna Bağlı Sevgi Evlerinde kalan, 7 yaşındaki kimsesiz S.E, okuldan dönerken çok sıkışınca, duvara küçük tuvaletini yapmış. Olayı gören iki bakıcı anne çocuğu mutfağa götürüp ocakta ısıttıkları çatallı çocuğun bacaklarına sürüyorlar. Çocuğun bacaklarındaki izleri gören başka bir bakıcı anne, durumu hemen yetkililere bildiriyor. Alınan ifadelerde, şiddeti uygulayan iki bakıcı suçlarını kabul ediyor ve uyarı amaçlı yaptıklarını söylüyorlar. Bu iki caninin kurumla ilişkileri hemen kesiliyor kesilmesine ve tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılıyorlar. Ancak, bu şiddete maruz kalan çocuğun ruh haliyle ilgili son durum yer almıyor haberde.
Bu bakıcılar hangi sınavlardan geçerek, hangi testlere tabi tutularak seçiliyor bilmiyorum. Hoş yeterliliklerinin ölçüldüğünü de zannetmiyorum. Sonuç ortada. İki cani yüzünden tüm çalışanları yargılayamayız elbette ama, maalesef bu ilk defa okuduğumuz bir durum değil.
Evet, şimdi ilk haberdeki zavallı yavruyu alalım, çocuk esirgeme kurumuna yerleştirelim. Ne değişti? Bu kurumda, bu yavrunun yeniden şiddet görmeyeceğinin bir garantisi var mı? Maalesef!
Seçim konuşmaları için meydan meydan gezen Sayın Erdoğan ve Sayın Kılıçdaroğlu. Yaptığınız konuşmalar genelde birbirinizin neyi yapamayacağı üzerine. Ya sizin yapacaklarınız? Hanginiz bu yavruları koruyabilecek? Bu konuda yapacaklarınız var mı?