“Bekara boşanmak kolay” derler ya, gerçekten de başından geçmeyene kolay. Özellikle biyolojik saat ilerlerken biten ilişkiler, kadın erkek demeden herkesi zorluyor. Hele ki evlilikleri bitirmek, daha zor daha can acıtıcı.
Boşanmak kendi seçimleri de olsa özellikle kadınları zorluyor. Her şeye sıfırdan başlayacak olma duygusu, çocuk sahibi olmak için geç kalmışlık korkusuna karışınca, kadınların ellerini kollarını bağlıyor. Bir çok kadın sırf bu korkular sebebiyle, bazen mutsuz bir evliliğin içerisine kendisini hapsetmeyi seçiyor. Fiziksel ya da sözel şiddet görmeyi bile yalnızlıktan daha katlanılası zannedip kaderine boyun eğiyor. Sırf yalnız kalmaktan korktuğu veya hayal ettiği çocuk fikrine, başka türlü kavuşma imkanı olamayacağını düşündüğü için, sevmediği sevilmediği ve hatta bazen insani muamele görmediği bir hapishanede yaşamı tercih ediyor.
Bir başkası daha cesur davranıyor. Boşanmayı ve beraberinde gelen zorlukları kucaklıyor. Daha mutlu bir gelecek için bir seçim yapıyor. Fakat sonrasında korkular ağır basıyor. Yalnızlığa dayanamıyor. Bunun kendi doğru seçimi olduğunu unutup, yalnızlığa mahkum hissediyor kendini. Bu defa gelişigüzel ilişkilerle oyalanmaya, yüzeysel paylaşımlarla günü geçirmeye çalışıyor. Oysa hayatını değil sadece vaktini paylaşabiliyor aslında çok yabancı bu insanlarla. Gerçek duygu barındırmayan her ilişkinin, onu kendisine yabancılaştırdığının, duygusal erozyona sürüklendiğinin çok geç farkına varıyor.
Hayatı geldiği gibi kucaklamak gerek. Kapanan her kapının, biten her devrin hayatımızda yeni bir devir ve beraberinde yeni kapılar açtığını, çoğu zaman güzel sürprizlerle tecrübe ediyoruz. Bazen bulutlar hayatımızı gölgelemişken, sıcacık bir gün ışığı süzülüveriyor hayatımıza. Yeter ki buna inancımız, bunu görecek gözümüz olsun.
Elbette kolay değil boşanmak. Ama hayat bu, bazen mutsuz bir evliliği sonlandırmak hayat kurtaracak bir karar olabiliyor. Her ev “yuva” olmuyor maalesef. Daha huzurlu ve mutlu olmak için bir ilişkiyi bitirmek, aslında yeni bir hayata başlamak demek. Hayatımızda aldığımız her kararın artıları ve eksileri olduğu gibi, yalnız bir yaşama başlamanın da zorlukları var elbette. Ama hayat katlanılarak harcanmaması gereken bir hediye.
Boşanmak son çare olmalı evliliklerde. Elimizden geleni yaptığımızdan, denenebilecek her çözümü denediğimizden emin olmanın iç huzuru olmadan alınacak bir karar değil. Yine de şiddettin, bağımlılıkların olduğu evlilikleri ayrı tutuyorum. Ancak, elimizden gelen yetmiyorsa, denenecek başka çözüm kalmadıysa eğer, kendi hayatımıza bir şans vermektir bazen ayrılıklar. Yeni günü tedirgin de olsak cesaretle karşılamakta ve en önemlisi kendimize üzülme hakkını vermekte fayda var. Yas tutacağız, üzüleceğiz, ağlayacağız ama ayağa kalkacağımızı bilerek.
Hayatta her şey insanlar için. Yaşanan bütün üzüntüler ve yalpalamalar da insani.
Sevgiler