Baharın ilk kavgası

Haberin Devamı

Normal021falsefalsefalseTRX-NONEX-NONEMicrosoftInternetExplorer4

Havalar ısındı ya, hepimiz sokaklardayız. Baharı yaşamadan yaza geçmiş olmanın şaşkınlığı üzerimizde. Kiminin üzerinde askılı bluzlar, ayağında sandaletler… Kimi tedbirli montu kolunda. Ama herkes sokakta.

Gençler cıvıl cıvıl. Kalabalık gruplar halinde cafeleri kaplamışlar. Maalesef çoğunun etraf umurunda değil. Yan masada kaptırmışlar kendilerini yüksek sesle kahkahalar, birbirlerine laf atmalar. Olsun, yaz geldi ya sonunda. Bu da güzel.

Biz kendi halimizde sohbet ediyoruz, onları duymamaya çalışıyoruz. Derken bir bağrış çağrış oluyor, mecburen onlara dönüyoruz. Daha çığlıkların sebebini anlayamadan genç kızlardan biri diğerinin üzerine bir bardak kolayı boca ediveriyor. Üzerine kola dökülen genç kız, bir elinde peçete yüzünü silerken diğer eliyle üzerine kolayı boşaltanın saçlarına yapışıyor. Yanlarındaki diğer kız arkadaşları onları ayırmaya çalışırken, masadaki tek erkek olan delikanlı yüzünde şaşkın ama muzip bir ifadeyle telefona yapışıyor. Belli ki bu enteresan kavgayı canlı canlı birilerine aktarma niyetinde.

Derken kızlar fiziken ayrılıyorlar ama ağız dalaşı, masayı silmeye çalışan zavallı garsona rağmen devam ediyor. Bütün masalar bir film izler gibi kilitlenmiş durumda. Kolayı döken genç kız avazı çıktığı kadar bağırıyor. Arkadaşını, erkeğini baştan çıkartmaya çalışmakla suçluyor. Suçlanan oldukça rahat bu konuda. “Asıl o benim peşimden koşuyor” diye sıyrılmaya çalışıyor ama nafile. Erkeğe dönüp “Daha dün beni aramadın mı, sıkıldım Selin’den demedin mi? Söylesene yaa. Boşver onu, beraber takılalım demedin mi.”

Böylece adının “Selin” olduğunu öğrendiğimiz sinirli genç kız şimdi bu sinirle delikanlıyı parçalar diye tahmin ediyoruz. Ama öyle olmuyor. Ona dönmüyor bile. Kız arkadaşına bağırmaya devam ediyor. “Olabilir, erkek o.Yapar. Sen kuyruk sallarsan tabi peşinden koşacak” diyor. Zaten kıskançlığından ölüyorsun. Şimdi fırsat mı buldun” diyor. Belli ki arkadaşı da hiddetin kendisinden erkeğe döneceğini düşünerek söylemiş bu cümleleri, o da şaşırıyor. Selin sinirle devam ediyor.”Sen zaten eski boy friendimi de ayartmadın mı kızım. Onunla yattığın yetmedi, şimdi de Alpcan’a mı taktın kancanı?” Biliyordum, çocuğun adı mutlaka “Can”la biten bir şey olacaktı kesin. Kesin şimdi Alpcan müdahale eder olaya diyorum ama Alpcan’ın umurunda değil.

Selin, “yürü Alpcan” diyor. Alpcan Selin’in elini tutup yürüyor. Geride kalan genç kıza elini kulağına götürüp dudaklarıyla “ararım” diyor. Birkaç adım ilerliyorlar, bakıyoruz kalan genç kız peşlerinden koşuyor. “Selin…” diye sesleniyor. Ayak üzeri birkaç cümle konuşuyorlar. Sonra hep birlikte yürümeye devam ediyorlar.

Gözden uzaklaştıkları noktada, kafede kalan herkesin suratında onaylamaz bir bakış. Yeni neslin ne flört anlayışını ne de arkadaşlık ilişkilerini anlamlandıramayıp, herkes kendi sohbetine geri dönüyor.

Hava güzel, günün tadını çıkartmak lazım. Selin’le Alpcan bile keyiflerini bozmuyorlar. Bize ne?