Ahh Özgecan……
Canımız fena yandı….
Bu memlekette ne çok kadın öldürülüyor. Her gün bir çok kadın şiddet görüyor, tacize uğruyor, tecavüz mağduru oluyor. Hepsine canımız yanıyor, ruhumuzun en acıya dayanıksız kısmına bir çentik daha atılıyor.
Ama bu defa farklı biliyor musun….Niye mi?
Çünkü kimsenin sana atacak bir çamuru yoktu. Sana “mini etek giymiş, erkeği kışkırtmış” diyemediler. Sana “erkeklerle geziyormuş, hak etmiş” diyemediler. Sana “zaten bu işi yapıyormuş, başına gelecek belliydi” diyemediler. Sanki dediklerinden her hangi biri suçu hafifletiyormuş, bunları yapan bir kadın tecavüzü, katledilmeyi hakkedermiş gibi….Ama sana bu mesnetsiz lafların hiçbirini yakıştıramadılar.
Çünkü sen sadece okulundan dönüyordun… Okulundan, annenin sıcak kollarına, babanın güvenli çatısına dönüyordun.
İşte bu yüzden bir iki densiz dışında kimse laf söyleyemedi sana, karalayamadı seni. Masumiyetin gün gibi ortadaydı, güneşi balçıkla sıvayamadılar bu defa. Ve artık içimiz taştı…..
Kadın olmanın ne denli zor olduğunu, ömür boyu huzursuzluk demek olduğunu anlatmak için senin ölmen mi gerekiyordu be çocuk….. Yolda yürürken ne kadar savunmasız olduğumuzu, fiziksel gücünü silah yapmış bir erkeğin karşısında ne kadar çaresiz durduğumuzu, kötü insanların işlediği suçların içinde kurban olarak bulunduğumuz halde, bize yapıştırılan “suçlu”, “azmettirici”, “tahrik eden” damgalarıyla nasıl isyan yüklü bir utanç duyduğumuzu anlatmak için ölmen mi gerekiyordu?
Hani annen demiş ya “keşke silahla vursalardı” diye, o kurşun bizim yüreklerimizi kanattı be çocuk…..
Bu dünyadan daha güzel bir yerdesindir umarım….
Yeşim Varol Şen