Mutluluk ve mutsuzluk tam anlamıyla bir tercih meselesidir. Biraz baktığınız ,biraz incelediğiniz zaman herkesin kendine göre zor bir hayatı mutsuz olmak için milyonlarca sebebi olabildiğini göreceksiniz.Ben de o insanlardan biriyim ve tabii ki siz de... Hepimiz kendimize göre zor bir hayat yaşıyoruz. Kaç kişi "Ben kolay bir hayat yaşadım, kaderim ve Tanrım beni seviyor. Mutsuz olmak için sebebim yok" cümlesini duymuştur ki başkalarının ağzından. Ta derinden ve inanarak. Yok öyle birşey...
Yaşadığımız sürece bizi üzecek, mutsuz edecek onlarca, yüzlerce şeyle karşılaşacağız! Hasta olacağız belki mesela, terkedileceğiz, iflas edeceğiz, annelerimizi, çocuklarımızı, sevdiklerimizi kara toprağa vereceğiz... Ve gözyaşları içinde uzandığımız yatağımızdan gözyaşlarımız kurumuş olarak kalkacağız her sabah. Her sabah dünya bize nedenini, nasılını bilmediğimiz yepyeni oyunlar hazırlamış olacak ve biz nefes almaya devam edeceğiz...
Yaşamak, nefes almak başlı başına bir savaştır ve denildiği gibi "Savaşları güçlü olanlar değil, ancak ve ancak dayanıklı olanlar kazanır!". Dayanıklı olacağız bu yüzden. Farkında olmadığımız zamanlarda bile savaşmaya devam edeceğiz.
Kimsenin herhangi birine üzülmemesini, ağlamamasını buyurma lüksü yok. Başınıza kötü birşey geldiği zamanlarda acınızı da yaşamalısınız utanmadan, içinizden geldiği gibi. Ancak zamanı geldiğinde gözyaşlarınızı tebessümlere teslim edip acılarınızla vedalaşmayı da öğreneceksiniz. Hiç ummadığınız bir anda gülümseyeceksiniz mesela tanımadığınız birine. Hiç düşünmediğiniz bir işin peşinden koşarken bulacaksınız birgün kendinizi, bir sabah neşeyle fırlayacaksınız yatağınızdan sanki yeni doğmuş gibi... Dünya ne sadece neşe sunar üzerindekilere ne de sadece hüzün. Bunu kabullendiğniz gün birbaşka bakmaya başlayacaksınız hayata. Bir başka parlayacak renkler gözünüze...
Ben bu dünya üzerinde yaşayan milyarlarca insandan biriyim. Her ne yaşarsam yaşayayım her gece gözlerimi bir karanlığa kapatıyor ve ertesi sabah güneşe açıyorum tıpkı herkes gibi. Hüznümü de yalnızlığımı da öfkemi de yaşıyor ve paylaşıyorum hissettiğim zaman. Bununla birlikte hangi ruh halinde olursam olayım her sabah boğazdan geçerken İstanbul'un güzelliğine aşık oluyor, sevgilimin boynuna mutlulukla sarılıyor, sevdiğim çiçeklerin kokusunu huzurla içime çekiyor, dostlarımı neşeyle karşılıyorum... Güzel olan ne varsa ta derinden alıp kabul ediyor ve beni üzen şeylerle olabildiği kadar kısa sürede vedalaşmaya çalışıyorum.
Mutsuz mu? Oldum! Yalnız mı? Kaldım! Savaş mı? Onlarca yara aldım! Ama ben hersabah yatağımdan yeni bir güne uyandığımın farkındayım!!! Eğer ağlamanıza değecek bir sebebiniz varsa beraber ağlayalım ama noolur biraz sonra gülebileceğiniz gerçeğine sırtınızı dönmeyin. Çünkü ağlamaya alışan insanlar gülmelerini gerektirecek sebepleri hep kaçırırlar...
Şimdi her ne yaşıyorsanız yarın yaşamayabileceğinizi bilin... Yaşadığınız anın sevincini ve hüznünü son raddesine kadar tüketip uykuya öyle dalın. Ve mutlaka sabah uyandığınızda GÜNAYDIN deyin!!!! Çünkü olup olmayacağını asla bilemeyeceksiniz!!!