Yaratılış, Evrim ve Uygarlık Üçlemesi

Evinizin salonuna asıp, belki saatlerce sıkılmadan bakabileceğiniz hareketli tablolar düşünün.

Marco Brambilla’nın Megaplex Üçlemesi sergisi, İtalyan sanatçının üç boyutlu film kolajlarından oluşturduğu bir üçleme. Ve, 400’den fazla sinema filmini bir araya getirerek, hiç durmadan değişen tablolara benziyor . . .

Creation (2012), Evolution (2010) ve Civilization (2008) olmak üzere üç ayrı eser, izleyici önlerinde uzun uzun –belki saatlerce- tutabilecek kadar ilginç hallere bürünüyor.

Bakan hep diri bir merakla kalıyor, ‘tabloların’ önünde.

Haberin Devamı

Eserlerin üçünde de sıkışıklık, sıkışmışlık, kaos ve curcuna halinde renkler hakim. Her an her yerden bambaşka bir görüntü çıkıyor. Kronolojik bir sırada seyretmek şöyle dursun, iç içe geçmiş zamanlar ve mekanları aynı anda sunuyor eserlerin her biri. Bir başlangıç ve bir son yok . . .

Yorumlanması algıdan algıya çok değişir elbet, fakat ben kısacık da olsa eserlerin bende bıraktığı hislerden bahsedeyim . . .

Yaratılış (Creation) isimli eser, sonsuz bir sarmal içinde yitip yok olan insanları, çiçekleri, böcekleri, kuşları, eşyaları ve yüzlerce değişik sahneyi gözler önüne seriyor.

Sarmal, üstünde yaşadığımız dünya ise –ki iç içe geçmişliği ve zaman, mekan ve değer algılarını kaybetmişliği ile bu görüntü bana tam da dünyamızı anımsattı- dünyaya doğru yuvarlanarak savrulan her şey, evrenden -veya daha karanlık bir bakışla- cehennemden dünyaya atılan çöplere benziyor . . .

Veyahut iyimser bir bakışla, cennetteki her şeyin dünyaya düştüğünü söylebiliriz. Öyleyse, cennette “her şey” var! diye sevinebilir miyiz?

Ufak bir detay olarak; yaratılışta ‘geri dönüşüm’ var mı, emin olamıyor insan! Sanatçıya göre sanki var gibi görünüyor . . .

Evrim’de (Evolution) neredeyse yalnızca savaş sahnelerini izliyoruz . . . Sanki insan doğduğundan beri savaşıyor, sanki hepimiz henüz ilk andan itibaren birer savaşçıyız. Düşününce, hiç de anlamsız gelmiyor!

Uygarlık (Civilization) isimli eserde belki de en çarpıcı görüntü, sürekli değişen görüntülerde, insanlığın hep birbirine benzer kalabalıklar halinde dev salonları doldurması ve “seyirci” oluşları oldu benim için. Aklıma 'Açlık Oyunları’ndaki iştahlı kalabalık geldi;

Haberin Devamı

“Dünya yıkılsın, herkes birbirini yesin ve biz oturup izleyelim!”

Her sanatçı kendi felsefesini sunuyor elbet. Meali izleyiciye düşüyor.

400'den fazla sinema eserinden gelişi güzel parçaları bir arada görmek, insanda karmaşa ve belki kaygı duygusu yaratırken, görüntülerin hepsinin insan elinden, insan beyninden çıkma olduğunu hatırlamak, aslında her şeyin bizim elimizde olduğu gerçeğini izleyicinin suratına çarpıveriyor.

İşte yalnız bu yüzden bile, 'uygarlık' seyirci kalıp kalmak istemediğine karar vermeli . . .

Marco Brambilla’nın üçlemesinden tek bir cümleyle bahset deseler “dünyamızı seyredaldığımı” söylerdim.

Kathleen Forde küratörlüğündeki sergi, Borusan Contemporary’de (Perili Köşk) 1 Mart ve 1 Haziran tarihleri arasında devam edecek.

Seyredalın efendim . . .