Gerçekten İstedikten Sonra Gerisi Teferruat
Eski zeytinyağı fabrikasından yüksek tavanlı harika bir tiyatro sahnesine dönüşüm . . .
Bir başarı hikayesi değil bu, peşi sürülen bir tutkunun yolculuğu . . .
Sadri Alışık Tiyatrosu oyuncularından Erkan Cılak’ın 2011’in Şubat ayında Ayvalık’a gelip, yerleşmesiyle başlıyor hikaye . . .
Cılak, bir gün Beşiktaş’taki “Küçük Sahne”den çıkıp evine giderken (ve trafikte sinir harbi içinde iken) telefonda Ayvalık’ta yaşayan abisi ile konuşuyor. Aynı saatlerde işten çıkan abisi, çoktan evine geldiğini, denize bile girdiğini, hatta şarabını açıp, masada eşi ile güzel bir sofraya oturduklarını söylediği an karar veriyor oyuncu. İstikamet Ayvalık! Sözleşmeler, bağlantılar bitiriliyor, icaplarına bakılıyor. Gerçekten istedikten sonra gerisi teferruat kalıyor . . .
Cılak, kente yerleşir yerleşmez Ayvalık Sanat Derneği ile tanışıyor. Dernek, 2005 yılında -her zaman olduğu gibi- bir avuç gönüllü ile kurulmuş. Cılak o sene, derneğin önderliğinde kentte ikinci defa yapılan Tiyatro Festivali’ne tanık oluyor, izliyor, düşünüyor . . .
Oyuncunun aklında hep Ayvalık’ta tiyatro yapmak, dahası bir tiyatro kurmak var. Bu büyük sevdaya üç ortak daha dahil oluyor; Devlet Tiyatroları’ndan emekli ve zamanında Van’daki ilk tiyatroyu, Van Devlet Tiyatrosu’nu kendi elleriyle kurmuş olan oyuncu/yönetmen Yavuz İmsel, Ayvalık Tiyatro Festivali Genel Koordinatörü Hasan Sadi Mastar ve oyuncu ve öğretmen Hakan Urul . . .
Ayvalık’ta İşleyen Bir “Sanat Fabrikası” kuruluyor
Ve eski zeytinyağı fabrikası kiralanıyor. Akabinde bir yardım gecesi düzenleniyor. İstanbul’un ünlü tiyatrolarından ekipler bulup, oyuncu arkadaşlar davet ediliyor. Ayvalık’ın varlıklı aileleri de dahil, kalabalık bir topluluğun katıldığı gecenin sonunda elde kalan meblağ tiyatroya koltuk almaya bile yetmeyecek kadar düşük . . .
Hal böyle olunca -daha doğrusu böyle olmayacağını anlayınca- kurucu ortaklar yepyeni bir kararla ve Ayvalık Sanat Derneği’nin desteğini de alarak önce Ayvalık halkına neler yapmak istediklerini, kentte tiyatro uğrunda neler yapılacabileceğini göstermek üzere kolları sıvıyorlar. Gerekli izinler alınıyor, kağıt işleri hallediliyor. “Sanat Fabrikası”nın sahnesi böylelikle, borçla harçla kuruluyor. İlk oyun “Aşk Grevi”nin galası plastik sandalyelerle yapılıyor. Fakat oyun ilgi çekmeyi başarıyor.
Oyun, 2011 Ekim’deki ilk sahnesinden bu yana 2014 Nisan’a dek 66 kez daha oynanıyor. Kurucu ortak Ertan Cılak’ın dediğine göre sadece bu oyun, tiyatronun kuruluşundan bu yana çıkan tüm masrafların yarısını karşılıyor.
Böylece Sanat Fabrikası, Ayvalık Sanat Derneği ile ortak çalışarak oyun sergilemeye başlıyor.
Bu arada, sandalyeler hala plastik . . .
Beklenmedik Misafir ve Nefis Bir Jest!
Derken bir gün, kapıda tanıdık bir yüz beliriyor.
“Ne yapıyorsunuz burada?”
Ertan Cılak yanıtlıyor:
“Tiyatro yapıyoruz. Oyun sergiliyoruz”
“Burada böyle oyun mu oynanır?”diyor adam, belli ki etraftan hoşnutsuz, gördüğünü beğenmemiş . . .
“Elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz”diyor Cılak.
Adam, içeri giriyor, dolaşıyor, çıkıyor, gidiyor . . .
Usta oyuncu Bozkurt Kuruç’tan başkası değil bu . . .
Ertesi hafta, tiyatronun önünde bir kamyon duruyor. İçerden iki teknisyen ve salona uyacak koltukların tamamı çıkıyor!
2012 Kasım ayından bu yana 4 ayrı oyun, toplam 140 defa Sanat Fabrikası’nın sahnesinde sergileniyor . . .
İkinci Düş de Gerçek Oluyor: Film Festivali!
2012’de Ertan Cılak ve dostu yönetmen Nail Pehlivan Ayvalık’ta bir film festivali yapmak istiyorlar. Neden olmasın? İşe koyuluyorlar . . .
Haziran 2012’de gerçeğe dönüşen Ayvalık Uluslararası Film Festivali’ne (AyIFF) ilk sene 97’si Türk, 360 başvuru geliyor. 7 kişilik jüri ve 50 konuğun 5 gün kalacağı bir yer ayarlamak lazım, ulaşım lazım, ağır topları ağırlamak için yine para lazım, destek lazım . . .
İlk sene Küçükköy Belediyesi festivale arka çıkıyor. İkinci sene (2013) ise nihayet Ayvalık Belediyesi uyanıyor ve festivale sahip çıkıyor. Bu kez festivale tam 590 başvuru oluyor. Etnik kökenlerin, değişik milletlerin yarıştığı, akşamları eğlencelerin yapıldığı harika bir festival yaşanıyor Ayvalık’ta . . .
Herkes mutlu, herkes farklı ve herkes “bir” oluyor . . .
Atina’dan “Barış Elçisi Ödülü”
Festivalde gösterilen ve Yunan-Türk kültürünü konu alan 2013 yapımı “Ölmez Ağacın Gölgesinde” filmi, 100’ü aşkın ülkede ödüle aday gösterilip, 30’u aşkın ödül alıyor. Ve hatta Atina’da Barış Elçisi Ödülü’ne layık bulunuyor.
Düğün Salonu Tamam, Artık Sıra Tiyatroda
Pek çok projede ortak eylem içinde yürüyen Ayvalık Sanat Derneği ve Ayvalık Sanat Fabrikası, uzunca bir süredir Kültür Bakanlığı ile diyalog halinde, destek bekliyorlar.
Her iki kurum adına da konuşan oyuncu Ertan Cılak, Ayvalık Belediyesi’nin koskoca bir düğün salonu olduğunu fakat bu kadar eski bir yerleşim yerinde, üstelik de Ege’nin en güzel kentlerinden birinde hala belediyenin adamakıllı destek verdiği bir tiyatro sahnesi olmadığını söylüyor. Üstelik kendi imkanlarıyla kurdukları tiyatrolardaki oyunlar yurdun dört bir yanına turnelere çıkarken, belediyeler hala destek vermek için düşünüyor. Buncacık basit bir iş için bile onlarca prosedürden, bürokrasiden gayrı durulmuyor . . .
Kanayan yaralar bitmiyor, fakat ümit hep var. Hiç bir şey ve sanat da çabasız yürümüyor.
Ayvalık Sanat Derneği’nin sitesine buradan, yazları çocuklara ve yetişkinlere kurslar (yaratıcı drama/tiyatro temel eğitim/bale) veren Sanat Fabrikası’nın websitesine ise buradan ulaşabilirsiniz . . .
En başta dediğim üzere; okuduğunuz yazı asla bir başarı hikayesi değil, fakat peşi sürülen tutkunun yolculuğudur.
Darısı başımıza . . .