“Kadınlar narindir, kırılgandır, değerlidir. Bir kadında kocaman bir yürek, sevdikleri için kıldan ince bir boyun vardır. Ancak hiç bir haksızlığın, dayatmanın, sevgisiz adamların gösterdiği şiddetin, toplum baskısının karışısında boyunları kıldan ince değildir.”
Funda Alkan Cumbul, “Boynumuz Kıldan İnce Değil” sergisinin tanıtım yazısında böyle sesleniyor; misafirlerine, kadınlara ve erkeklere, topluma, yaşamın ta kendisine . . . Ve belki de sık sık hatırlamak üzere bir kadın olan kendisine bile . . .
1956 yılında İzmir’de doğan sanatçının Teşvikiye Derinlikler Sanat Merkezi’ndeki 19 eserden oluşan kişisel sergisinin açılışı 27 Mart'ta yapıldı. 1979 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Resim Bölümü Grafik Ana Sanat Dalından mezun olan Cumbul, İzmir Özel Türk Koleji ve Obje Sanat Galerisi’nde resim öğretmenliği yapmış. Geleceğin kadının ellerinde olduğuna inanıyor . . .
Özlem ve Direniş
Sergiyi gezmeye başlar başlamaz, arada bir anımsanan ve sonra çarçabuk unutulan kadın ve gerçeğini seyretmeye başlıyor insan . . .
Resimlerdeki çoğu saçsız, dolgun dudaklı, pembe ve mavi tenli kadınların güzel gözlerinden ve boyunlarından siyah uzun şeritler geçiyor . . . Kulaklarında sanki denizin ve özgürlüğün uğultusunu duymak üzere deniz yıldızlarından, deniz atlarından ve kabuklardan küpeler . . .
Kuşlara özlem . . . Ve kuşların alıp çok uzaklara götürdüğü kafesler içindeki başka başka kadınlar ve hayatlar . . .
Funda Alkan Cumbul’un değişik dokularla hareket kazandırarak yaptığı canlı renklerdeki büyük tabloları hakikaten göz alıcı . . .
Fakat daha ötesi de var, Cumbul, tanıtım yazısında şöyle anlatıyor:
“Bir uygarlığın seviyesini ölçmek istiyorsanız, kadının yaşam standartlarına bakmanız yeterli olacaktır. Uygarlık yalnızca teknolojik gelişmeler, eğitim seviyesi, ekonomik açıdan kalkınma gibi ölçütler barındırmaz. Bir yeri uygar olarak nitelendirebilmek için ahlaki değerlerin de oturmuş olması gerekir. Geçmişten günümüze varılan noktada, birçok açıdan gelişsek de, kadınların değeri, onlara nasıl davranılması gerektiği yeterince anlaşılmamakla beraber kadınlar hor görülüyor. Günümüzde kadına yönelik şiddetten teknoloji sayesinde fazlasıyla haberdar olabiliyoruz ama maalesef bir yerlerde bizim hatta belki de kimsenin haberi dahi olmayan pek çok kadın daha var.”
Cumbul, şöyle devam ediyor:
“Gencecik kızların önlerindeki rengarenk dünya siyaha boyanıp, töreler uğruna aileleri tarafından daha hiç tanımadıkları satılıyorlar ve her türlü şiddete maruz kalıyorlar. Kadınların duyguları, yaşantıları, düşünceleri, umutları çöp muamelesi görüyor adeta. Her insan imkanları çerçevesinde iyi bir eğitim görmeyi ve sonrasında hayatını o doğrultuda şekillendirmeyi hak eder. Ancak zihniyet değişmediğinden, kadınların hayatı tanımaya, aşık olmaya, gülmeye, kendilerini keşfetmelerine imkanları olmuyor. Kısacası kadınlar, insanlıktan ve onun getirdiği değerlerden men ediliyorlar.”
Bana göre koleksiyonun bu anlamda en çarpıcı parçası, sanatçının 2009 yılında yapıp, 2012’de yine aynı yerde sergilediği “Pamuk İpliği” koleksiyonundan bir eser. Cumbul, duygusu ve felsefesiyle harikulade uyum sağladığı için yeni koleksiyonuna da eklediği bu resimde Michelangelo’nun ünlü tablosu “Adem’in Yaratılışı”nda birbirine uzanan iki eli, törenin kırmızı kuşağına dolamış. Kuşağın üstündeyse şöyle yazıyor:
"İnsan özgür doğar, sonra töre elini kolunu bağlar . . . O bağlarla yaşarken yalnızca özgürlüğe el sallar . . ."
Funda Alkan’ın -ismi de ayrıca ruhumu ve onurumu okşayan- “Boynumuz Kıldan İnce Değil” sergisi 19 Nisan’a kadar Teşvikiye Caddesi 59 numaradaki “Derinlikler Sanat Merkezi”nde sizleri bekliyor. Düşünmek ve gezmek için iyi bir sergi . . .
Direnen bütün kadınlara selam olsun; boynumuz kıldan ince değil, olmayacak . . .