Merhabalar,
Soframın yeni misafiri kereviz sapı.:) diğer deyimiyle şifa deposu. Şimdiye kadar kerevizin sadece kendisini kullanırdım. İlk işim de saplarını atmak olurdu. Ta ki harika yemekler yapan arkadaşım Aysın'ın hiç kereviz sapı kavurması pişirdin mi? uyarısına kadar.:)
Evde piştiği an anında tükeniyor der demez hemen tarifini can kulağıyla dinledim.
Ve semt pazarının gününü iple çekmeye başladım. Çünkü taze kerevizin sapını ancak pazarlarda bulabiliyoruz.
Nitekim de en güzelini buldum, bir torba keraviz sapı ve uçlarında da bir kaç minik kerevizle evin yolunu tuttum.
Hemen kerevizi saplarından ayırdım, bu kez sapları önemliydi, kerevizleri gözüm görmedi.:)
Aslında arkadaşım uyarmıştı, yapımı çok kolay ama yıkaması çok uğraşlı diye. Üstünde durmadım, ıspanak gibi yıkanır dedim. Yaşamadan anlaşılmıyormuş meğer.
Sapın boydan boya çamur olacağını hiç düşünmemiştim. Çareyi hepsini bıçakla yararak yıkamakta buldum. Kaç su yıkadım hatırlamıyorum.:) O an tekrar pişirir misin diye sorsalar, asla derim.:) Gözünüz korkmasın diyemem, bayağı korksun.:)
Hatta restoranda sipariş verirken 3 kez düşünün derim.:)
Ama bizde de çok beğenildi. Sık sık pişir dendi. Enerjimi toplayınca söz, yine pişireceğim.:)