Merhabalar,
Greek Salata yani bizim bildiğimiz çoban salatamız. Domates ve salatalığın biraz irice doğranmışı. Üstüne beyaz peynir konmasından öte hiç bir değişikliği yok.
Kahveleri de Grek Kahve ama bizim Türk kahvesinin tıpatıp aynısı.:) Sahiplenmelerine kızıyor muyum hayır. Ha komşuda pişmiş, ha biz de. Kahve, son zamanlarda çokça tartışılıyor ama kahve kültürlerinin bizden daha yerleşik olduğu bir gerçek.
Laf aramızda aslında kahve ikisine de ait değil. Arap halkının müslümanların şarabı dedikleri Arap kültürünün bir parçasıdır.
Komşuyu seviyoruz, çat kapı gidiyoruz. Ne yapayım hoş karşılıyorlar, güzel ağırlıyorlar, dürüst davranıyorlar, dostane bir yaklaşımla yine bekleriz diyorlar, e daha ne isteyelim. Gitmek için bahane çok. Yoksa sadece mavi tahta iskemleler mi beni oraya çağırıyor. Bilemiyorum.:)
Aslında bu ilişkinin temelinde iki ülkenin de aynı coğrafyada kültürel benzerliğini göz ardı edemeyiz.Dil ve din dışında yemeği, müziği, insanı, eğlencesi,trafiği, futbola düşkünlüğü, yüksek sesle konuşmaları, zeybeği, halayı, çiftetellisi bu kadar mı çok benzer.
Restoranlarda aşağı yukarı fiyatlar her yerde aynı, kalite ise hiç değişmiyor. Ne ödeyeceğinizi biliyorsunuz. Tatsız sürprizlere yer yok. Böyle olunca kendinizi huzurlu ve güvende hissediyorsunuz.
Plajların tamamı halka açık.Şezlong ve şemsiyeden ücret alınmıyor. Sadece bir içecekle sabahtan akşama kadar kimse sizi rahatsız etmeden dinlenebiliyorsunuz. Ne kadar önemli rahatsız edilmemek, hele tatilde. Bizim alışık olmadığımız bir tutum.
Kafelerinde, restoranlarında da siparişinizi verdikten sonra unutuluyorsunuz. Siz istemeden kimse yanınıza gelmiyor. Oysa bizde şef garsondan, komiye kadar hep etrafınızda.Güya müşteriye ilgi gösteriyorlar. Hiç birşey yapmasa yarım kalan suyu tamamlıyor, buz atıyor, tabak yeniliyor. Masadan uzaklaşmak istemiyor. Tabi bu arada sohbetin hep içinde. Konuya her anlamda vakıf, esprilere bile farkında olmadan gülüyor. Düşünün baş başa bir yemek yiyelim deseniz kaç baş olacağını şimdiden tahmin edebiliyorum.:)
Haa bir de yıllar önce ilk gittiğimde tek aklımda kalan evlerin balkonlarıydı.
Minicik olanları bile çiçeklerle cennete çevirmişlerdi. Oysa bizde balkonlar kullanılmayan eşya depolarıdır.
Neyse biz mavi beyaz tatili çok seviyoruz. Fırsat buldukça tercihimiz komşudan yana oluyor. Bu kaçamakların aslında en iyi tarafı da her gidişimizde güzel insanlar tanımamız. Son seyahatimizde ise çok şirin soyadlarına yakışan “Üst” çiftini tanıdık, çok sevdik. Ortak zevklerimiz çok, komşuya gitmekte adeta yarışıyoruz.:) Nurcancım sıra bizde.
Hafta sonu bir manileri yoksa kapısını bi tıklayıp geleceğim, beklerler çünkü.:)
Gelelim tarifimize; bugün de soframızda greek rüzgarı essin dedim. Yemek hafif, ağırlık müzikte olsun. Çalsın sirtakiler, zeybetikolar...