Ruhsal şifanın en başı sürekli ve doyumsuz mutluluğu tek gerçek sanmaktan vazgeçmek. Böyle bir düşünce bizi sadece tutsak yapar çünkü bizim ihtiyacımız olan sürekli mutluluk değil sürekli dengede olmak. Sürekli mutluluğu istemek, mutsuzluğu reddetmektir ve aslında bir bakıma korkaklıktır.

Korkaklık?

Evet, korkaklık.

İnsan neden korkar?

Rezil olmaktan, küçük düşmekten, aciz gözükmekten, reddedilmekten, aptal yerine konulmaktan, istediği cevabı alamamaktan. İşin sonunda onu mutsuz edecek olan her şeyden korkar. Ve aslında mutsuzluğu göze alamadığı için sürekli olarak mutluluğun peşinden koşar.

Haberin Devamı

Kabul etmemiz gereken en önemli şey, mutsuz olmak dünyanın en en en normal ve olası duygu durumu. Ve mutlu olmak da öyle.

Ağlamak, gülmek, ayrılmak, kavuşmak, sakin kalmak, sinirlenmek…

İnsanın hayatını ‘gerçek hayat’ yapan şeyler toplamını reddetmeyin, lütfen yapmayın bunu. Reddedilmiş, bastırılmış her duygu intikamını mutlaka alır. Rezil olurum diye söylemeyip, bastırdığınız her duygu, gün gelir çok daha büyük bir rezilliği göze alır ve açığa vurur kendini.

Mutsuzluktan korkmayın. Çünkü insan mutsuz olma ihtimalini kabul edip, korkularının üstüne gittiği vakit gerçekten şifalanır. Korkmanız gereken şey, herhangi bir duygu durumunun içinde fazla kalmak. İşte bu dengeyi bozar. Fazla mutlulukta mutsuzluk getir. Fazla mutsuzluğun depresyonu beraberinde getirdiği gibi. Meselemiz mutluluğun peşinden koşmak değil, meselemiz ruhsal dengemizi korumak.

Denge…

Muazzam bir kabulleniş.

Olanı, olmayanı, her türlü durumu.

Huzura giden yolculuğun en başı.

Hissettiğin her duygu çok kıymetli hiçbirini reddetme. Her biri ayrı ayrı seni bugün sahip olduğun bilinç seviyesine ulaştırdı. Ağlarken de güzelsin, gülerken de.

Dengede kaldığın, yaşama sevincinin çok yüksek olduğu bir hafta sonu olsun.

Tuğçe