Atık, üretim ve kullanım faaliyeti sonucu çevreye zarar veren her türlü maddeye denir. Bunu sonsuz örnek ile anlatabiliriz. Bir sakız ambalajından tutun da kullandığınız parfüme, saçınızı yıkadığınız şampuana, değiştirdiğiniz kumanda piline, ampule, dişlerinizi fırçaladığınız macuna, yediğiniz gıdaların ambalajına, aldığınız yeni ayakkabının kutusuna ve en önemlisi içtiğiniz içecek şişelerine kadar hepsinin tüketimi sonucu ortaya çıkan çevre düşmanı maddelerdir. Öyle ki bunlar sadece günlük hayatımızda evimizin içinde çıkan masum gibi görünen aslında hiç te öyle olmayan atıklar.
Atık Yönetimi
Atıkların özelliklerine göre ayrıştırılması, taşınması, toplanması, geri kazanılması, bertaraf edilmesi ve bertaraf sonrası kontrol edilmesi olarak tanımlayabileceğimiz bu yönetim, olayın en başından son evresine kadar olan kısımdır diyebiliriz.
Bireyler Olarak Biz Bu Yönetimin Neresindeyiz?
Bu yönetimin bir parçası olmak için profesyonel olmaya, işin içinde olmaya gerek yok. Bu iş gönül işidir. Çevre için, gelecek güzel nesiller için ve en önemlisi doğa Ana’ya teşekkür etmek için bile yapılması gereken, ucundan tutulması gereken bir yönetim bilincidir. Yönetim bilincidir diyorum çünkü bilinçlenmek en esas konudur. Bir bireyin, bir ailenin, bir iş yerinin, bir sektörün, bir ilçenin, bir ilin bilinçlenmesi demek, doğadaki tüm dengelerin değişmesi demek olacaktır. Bilinçlenmek demek; çöp konteynerlerinin boş kalacağı, atık kutularının dolup taşacağı günleri görmek demek. Bilinçlenmek demek; yukarıda tanımını yaptığımız atığın sıfıra inmesi demek.
Yani biz bireyler olarak atık yönetiminin en baş ve en kilit noktasıyız.
Neredeyse her mahallede olan atık toplama kutularının, biz onların içini doldurmadığımız sürece kabul edelim ki hiçbir değeri yok. Bireyler olarak destek vermediğimiz çevre projelerinin de maalesef hiçbir değeri yok. Önce biz, kendimiz birey olarak bu işe gönül vermeliyiz. Bir kişi, on kişi, yüz kişi. Bir aile, bir apartman, bir sokak, bir mahalle. Tüm il, tüm ülke, tüm dünya. Ne zaman ki sokaklardaki atık kutuları dolup taşacak o zaman dünya daha yaşanır bir hal alacak. Ne zaman ki çocuklarımız bakkaldan aldığı sakız kutusunu çöpe atmaması gerektiğini öğrenecek o zaman bir nesil kurtulacak.
Ne zaman ki soluduğumun havayı doğaya borçlu olduğumuz gerçeğini öğreneceğiz, işte o zaman bilinçleneceğiz.
Çevre Yönetim Temsilcisi
Tuğçe Çalışkanerler Ercan