Çocuğunuza ne zaman, hangi aşıları yaptırdığınızı hatırlıyor musunuz? Çocuklarını büyütmüş olan ebeveynler, aşı denildiğinde hafızalarını şöyle bir yoklamak ihtiyacı duysa da, okul çağından küçük çocukları olan ebeveynler için, aşı konusu henüz tazedir. Ülkemizde 6 yaşın altındaki çocuklara, çoğu 2 yaşına gelmeden önce olmak üzere, 30’a yakın aşı yapıldığını biliyor musunuz?
Çocuklarımızın sağlığı bizim için her şeyden önemli. Bu nedenle onları hastalıklardan korumak için tereddütsüzce aşılatıyoruz. Ancak bütün ebeveynler bizler gibi düşünmüyor.
Batıda son dönemlerde aşı karşıtı grupların oluştuğunu biliyor musunuz? Peki, aşı karşıtı insanların eğitimli kişiler arasından da çıktığını söylesem, şaşırır mısınız?
Aşının pek de sorgulanmadan uygulandığı ülkemiz için aşı karşıtlığı yeni bir kavram olabilir, ancak, bazı konuları önceden tartışıp kulak dolgunluğu yaratmanın faydalı olduğunu düşünüyorum.
Aşı Yaptırmalı mı? Yaptırmamalı mı?
Bu yazımda sizleri Amerika’da aşı konusunda yapılan tartışmalarla tanıştıracağım. Aşı karşıtı grupların ileri sürdüğü her iddianın karşısında, aşı yandaşlarının savunmaları yer alıyor.
Yazıda vereceğim bilgiler ışığında, aşağıdaki soruların yanıtını arıyorum:
– Çocuğumu aşılatmak doğru mu ya da
– Çocuğumu aşılatarak hata mı yaptım?
Ayrıca, tartışmaları okurken, belki daha önceden merak ettiğiniz bazı konular da gözünüze çarpabilir. Mesela aşıdan sonra neden ateşlendiğimiz gibi…
1- Aşıların Yan Etkileri Var…
Aşı karşıtları, aşıların kısa ve uzun dönemde ciddi yan etkileri olduğunu ileri sürmektedir. (1)
İlaçlar, ameliyat ya da aşı… Her tıbbi uygulamanın yan etkisi vardır. Ancak doktorunuz size bir tedavi ya da tıbbı uygulama öneriyorsa, faydalarının yan etkilerinden daha fazla olduğu için önermektedir. Çoğu aşı uygulamasının en sık görülen yan etkisi, aşılama bölgesinde ağrı/kızarıklık ve hafif ateştir. Uygulanan kişilerin çok küçük bir yüzdesi , aşının yan etkileri nedeniyle ciddi şekilde rahatsızlanır.
Bulaşıcı Çocuk Hastalıkları Uzmanı ve Atlanta’daki Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’nde görevli olan Dr. Rishi Desai, bu konuda rotavirüs örneğini vermektedir. (2): ” Bulgularımıza göre, rotavirus aşısından dolayı ölen her 1 çocuğa karşılık, aşı olan 400 çocuk, ölümcül rotavirüse karşı korunmaktadır. Yine aşıdan dolayı hastaneye kaldırılan her 1 çocuğa karşılık, aşı yapılan 841 çocuk, rotavirus nedeniyle hastaneye kaldırılmaktan kurtulmaktadır.
2- Aşı Yüzünden Hasta Oldum…
Aşı karşıtları, sağlıklı insanların aşı nedeniyle hastalandıklarını ileri sürmektedir. Aşı sonrasında yaşanabilen ateşi de buna örnek göstermektedir.
Aşı bir mikrobun zayıflatılmış ya da öldürülmüş halidir. Bu zayıf/ölü mikrop, insan bünyesine girdiğinde, vücut bunu yabancı bir madde olarak tanımlar ve bağışıklık sistemi mikroba karşı savaş açar. Mikrop zayıf/ölü olduğu için de bağışıklık sistemi savaşı kazanır. Böylece o hastalığın mikrobu vücuda bir daha girdiğinde, vücut o hastalığı nasıl yeneceğini hafızasına yazmış olur. Yani aşı sayesinde, o mikroba karşı bağışıklık kazanılmış olur.
Aşı sonrasında belli ölçülerde ateş normal, hatta sevindiricidir. Bunun nedeni, mikrop ile bağışıklık sisteminin savaşıyor olmasıdır. Ateş ile beraber oluşan yüksek ısı, vücutta daha fazla alyuvar ve antikor üreterek mikropları öldürür. Yani aşıdan sonra gelen ateş, bağışıklık sisteminin çalışıyor olduğunun işaretçisi olup, hastalık olarak değerlendirmemek gerekir.
3- Aşıyı Bebeğim Büyüyene Kadar Ertelesek…
Aşı karşıtları aşıların en azından bebekler büyüyene kadar ertelenmesini önermektedir. 6 yaşın altında olan çocuklar, aşı programı dahilinde yakın aralıklarla pek çok aşıyı olurlar. Küçük çocukların bağışıklık sisteminin henüz gelişmemiş olması nedeniyle, bazı ebeveynler, bu kadar aşıyı vücutlarına yüklemenin hasta olmalarına yol açabileceğini düşünmektedir.
Çocukların bağışıklık sisteminin yetişkinler kadar gelişmemiş olduğu doğrudur. Ancak bu durum aşı yaptırmamak için değil, aksine, aşı yaptırmak için en önemli sebeplerden biridir. Gelişmemiş bağışıklık sistemleri nedeniyle çocuklar hastalıklara karşı daha savunmasızdır. Ayrıca mideleri daha az asit ürettiğinden, ağız yoluyla mideye giren bakteri ve virüslerin üremesi için daha uygun bir ortam vardır.
Ayrıca aşı ile verilen virüsler, bebek ve çocukların narin bağışıklık sistemi düşünülerek, bağışıklık sistemini bozmayacak kadar zayıflatılmıştır. Aşı ile verilen mikropların oranı, bebeklerin/çocukların günlük yaşamda karşılaştıkları olumsuz çevresel etkenlere kıyasla okyanusta bir damla kadardır.(3)
4- Sağlık Tercihi Kişisel mi?
Aşı karşıtları, aşının kişisel bir sağlık tercihi olduğunu, devletin zorunlu aşı programları ile buna karışmaya hakkı olmadığını ileri sürmektedir.
Çok büyük bir toplulukta bir-iki ailenin aşılanmamayı seçmesi büyük bir fark yaratmaz. Çünkü aşılı bireylerin çok olduğu bir toplumda, aşısız bireylerin çevresinde, sağlıklı insanlardan meydana gelen görülmez bir kalkan (sürü bağışıklığı - herd immunity) vardır. Dolayısı ile aşısız insanlar da sağlıkla yaşantılarına devam edebilir. Ancak toplumda genel eğilim aşı yaptırmamak yönünde olursa, sadece bir adet hasta kişinin bile topluma girmesiyle bağışıklık sistemi bozulabilir ve salgın hastalıkların yolu açılabilir.
Buna en güzel örneklerden biri kızamıktır. Tarihin tozlu sayfalarına gömüldüğü sanılan ölümlü çocuk hastalıkları fazlasıyla canlı ve gerçektir. 2017'nin sadece Ocak ayında Avrupa çapında WHO (Dünya Sağlık Örgütü)ne rapor edilen 500'ün üzerinde kızamık vakası görülmüştür. Sadece Romanya'da kızamık yüzünden 17 ölüm rapor edilmiştir. Bu ölümler aşılanma oranlarının düşük olduğu yerlerde daha fazladır. Kızamığın genel bir salgın olarak yayılmasını önlemek için gerekli olan aşı oranının %95 olduğunu WHO (Dünya Sağlık Örgütü) açıklamıştır. (4)
5- Boşuna Aşı Yapılıyor…
Aşı karşıtları, aşı yapılan bazı hastalıkların artık görülmediğini, bu hastalıklar için aşı yaptırmanın sadece aşı üreticisi ilaç şirketlerine para kazandırmaya yaradığını söylemektedir.
Düzenli ve zorunlu olan aşı uygulamaları sayesinde, gerçekten de pek çok gelişmiş ülkede belli hastalıklar yok olmaya yüz tutmuştur. Bununla beraber, uluslararası seyahatlerin çok yaygın olduğu ve izole bir toplumdan bahsetmenin neredeyse imkansız olduğu günümüzde, aşı yaptırmanın gerekliliği ortadan kalkmamıştır. WHO (Dünya Sağlık Örgütü)'nun açıklamalarına göre:(5)
2015 yılında kızamıktan dolayı dünya çapında 134,200 ölüm gerçekleşti. Bu her gün 367 ölüm ya da her saat 15 ölüm anlamına geliyor. Ölenlerin çoğu 5 yaşın altındaki çocuklardı.(5)
Kızamık aşısı sayesinde 2000-2015 senesi aralığında dünya çapında oluşabilecek ölümlerin %79'u engellenmiştir. Bu 20,3 milyon kişinin hayatının kurtulması demektir.
2015'de bir yaşına giren dünya çocuklarının %85'i rutin aşı programının parçası olarak 1 doz kızamık aşısı yaptırılmıştır. 2000 senesinde bu oran %73'dü.
2008 yılında dünya çapında yaklaşık 164,000 kişi kızamıktan hayatını kaybetmiştir. Hapşırma ve öksürme sırasında havaya saçılan taneciklerden bulaşan kızamık, hamilelerde düşüklere, erken ya da ölü doğumlara yol açmaktadır.(6)
6- Aşı Yüzünden Çocuğum Otistik Oldu…
Aşı karşıtları, aşı içindeki bazı maddelerin toksik olduğunu, zorunlu aşı programları ile birden fazla aşının aynı anda verilmesinin, bebek/çocuk vücudunda olumsuz etki yaratacağını söylemektedir. Bu fikirlerine dayanak olarak verdikleri bazı araştırmalara göre, bu maddeleri içeren aşıların yapılması nedeniyle, çocuklarda alerji, otizm, beyin hasarı, beyin iltihabı, okuma güçlüğü rahatsızlığı, öğrenme ve davranış bozuklukları görülmektedir.
Aşı içindeki bazı maddelerin nadiren bazı bireylerde alerjik reaksiyona yol açtığı doğrudur. Bazı maddeler ise, tek başına ele alındığında toksik gözükmekle beraber, oranları insanlara zararlı olmayacak kadar düşüktür.(7) Her ne kadar aksini iddia eden birkaç araştırma olsa da, aşı ile yukarıda belirtilen rahatsızlıklar arasında kesin bir bağlantı olduğu bilimsel olarak kanıtlanmamıştır.
Örneğin 1998 senesinde yayınlanarak, kızamık/kabakulak/kızamıkçık aşısının otizme yol açtığını öne süren ve tıp dünyasında çok yankı bulan bir makale, ebeveynlerde korku ve aşıdan kaçınma durumu yaratmıştır. Yapılan araşma sonucunda, makalenin baş yazarı olan doktorun tıbbi gerçekleri çarpıttığı anlaşılmıştır. Ayrıca doktorun “aşılamanın çocuklarını otistik yaptığını düşünen” aileleri savunan hukuk firmasından maddi destek gördüğü tespit edilmiştir. Sonuç olarak doktorun tıp lisansı iptal edilmiştir.(8)
2002 senesinde yayınlanan ve 537,303 Danimarkalı çocuğun 1991-1998 senesi arasında gözlenmesiyle hazırlanan bilimsel araştırmaya göre kızamık/kabakulak/kızamıkçık (MMR) aşısının otizme yol açmadığı sonucuna varılmıştır. (9)
Otizmle ilgili özel not: Otizm henüz sebebi tam olarak bilinmeyen, bu nedenle aileleri endişelendiren ve çaresiz bırakan, çok hassas bir konu. Bu konuda ailelerin endişelerini ve çözüm bulma konusundaki yılmak bilmeyen çabalarını gayet iyi anlıyor ve onları destekliyorum. Otizmle yaşayan ailelerin bu konuya çözüm bulmaya çalışırken aslı olmayan kaynaklardan gelen söylentilere inanmamalarını, tıptan başka bir kaynağa güvenmemelerini gönülden diliyorum.
7- Aşılar Çok Pahalı
Aşı karşıtları, aşıların aile bütçesine yük bindirdiğini söylemektedir.
Ülkemizde ‘Ulusal Aşı Programında” yer alan ve TC Sağlık Bakanlığı tarafından çocuklara yapılması zorunlu olduğu belirlenmiş olan aşılar Sağlık Ocaklarında ücretsiz olarak yapılır.
Aşının maliyeti, aşılanmama yüzünden oluşacak hastalıkları tedavi maliyetinden çok daha ucuzdur.
Aşının Fayda/Zarar Analizi
Yukarıda verdiğim tartışmaları tek bir tabloda özetlersem:
Bu bilgiler ışığında aynı soruları yeniden soruyorum:
– Çocuğumu aşılatmak doğru mu? Ya da
– Çocuğumu aşılatarak hata mı yaptım?
Aşı Konusunda Ne Düşünüyorum?
Aşılara karşı çıkma fikri yeni değil. Aksine aşıların ilk uygulanmaya başladığı 1700’lü yıllardan beri, çeşitli sebeplerle aşı karşıtı olan gruplar her zaman olmuştır. Ancak aşının bilimsel olarak kanıtlanmış faydaları her zaman ağır basmıştır.
Aşılama sayesinde çocuk felci, çiçek hastalığı, tetanoz, difteri gibi hastalıklar yüzünden yüzbinlerce insanın sakat kaldığı ya da öldüğü dönemler, dünyanın büyük bir kısmı için geride kalmıştır. Bu durumu, titizlikle takip edilen aşı kampanyalarına borçluyuz. Yine de, maalesef, hastalıklardan arınmış bir dünyada yaşamıyoruz. Bu nedenle aşı yapmanın gerekliliği ortadan kalkmıyor. Aşılama yayın olarak ihmal edildiğinde, toplumdaki korunma oranı düşerek tarihin tozlu sayfalarına gömülmüş hastalıklar yeniden hortlayabiliyor. İnsanların iç içe yaşadığı, izolasyonun neredeyse imkansız olduğu günümüz dünyasında, aşılama sadece sizi ve ailenizi etkileyen kişisel bir tercih değil, tüm toplumu etkileyen bir sorumluluk.
Sonuç olarak benim bu konudaki görüşüm, bilimsel çalışmaları ve istatistiksel ortalamaları takip etmek yönünde. Nadir görülen birkaç vakadan ya da yan etkiden dolayı, aşılara tü-kaka deyip, aşı olmayı reddetmek doğru gelmiyor. Zaten bu mantıkla düşünsek, yan etkilerinden dolayı hiçbir ilacı içmememiz gerekir.
Ben ebeveynlerimizin bu konudaki sağduyularına güveniyor ve batıda yaşanan ve 2017 senesinde dahi ölümlerle sonuçlanabilen “aşıyı reddetme” yaklaşımının ülkemizde oluşmayacağını umuyorum.
Sevgiler,
Tanla