Can, bundan birkaç ay önce, 37 ya da 38 aylıkken emziği tamamen bıraktı. Minik dünyasında oldukça önemli bir aşamaydı bu. Kolay değil, 3 seneyi aşkın bir süredir çoğu bebek gibi tutkuyla kullanıyordu emziğini. Bununla beraber, böyle önemli gelişim miladını oldukça kolay hallettiğimizi söylesem şaşırır mısınız? Açıkçası ben bile emzik bırakmanın bu kadar zahmetsiz olacağını tahmin etmemiştim. Demek ki herşeyin bir zamanı varmış…
Can emziğe muhtemelen 3.ay civarında başladı. Kimi ailelerin aksine, doğduğu anda emziği ağzına vermedik. Çünkü yenidoğanlarda emzik kullanımının emzirmeyi olumsuz etkilediğini, bu nedenle emme alışkanlığı gelişene kadar, ki bu 6.-8. haftayı buluyor, emzikten ve biberondan uzak durulması gerektiğini hamileyken okumuştum. Biberonun akışı anne memesinden hızlı olduğu için ve emzik de emme güdüsünü tatmin ettiği için bebeğin yaşamının ilk haftalarında önerilmiyor.
O ilk haftaları atlatıp, Can’ın artık anne memesinden emmeye iyice alıştığına kanaat ettikten sonra emziği verdim. Amacım uykuya geçmesine ve uykuda kalmasına yardımcı olmaktı. İlk haftalarda emziğe pek yüz vermedi. Azıcık kullandı ve çoğunlukla yere attı. Biz de fazla ısrar etmedik. Zaten ilk aylarda bebeklerin cisimleri elle kavrama yetisi henüz fazla gelişmemiş olduğundan, emziği ağzından düştüğünde ancak bizim yardımımızla geri alabiliyordu. Sonra yavaş yavaş alıştı. Yaklaşık 6 ay civarında, emzik Can’ın uykuya geçerken mutlaka kullandığı ve gündüzleri de nereye giderse gitsin çoğunlukla ağzında tuttuğu bir arkadaşı haline gelmişti. Gündüzleri emziği sürekli ağzında taşıyor, kazayla yere düşerse hemen ağzına geri alıyor, biz ağzından çekmeye çalıştığımızda sinirleniyordu. Emziğine bir isim de koydu Can: “Nobiş”. Nobiş kelimesi Kuzey ile benim çok hoşumuza gitti. Türkiye’ye gittiğimizde herkese öğrettik. Büyükanneler, büyükbabalar ve tüm aile nobiş aşağı, nobiş yukarı bayağı eğlendik. Bizim gözümüzde bebek olmanın en tatlı yanlarından biriydi emzik… Hem Can’a verdiği güven duygusu, hem de bize verdiği rahatlık yüzünden bu alışkanlığa fazla müdahale etmedik. Bu durum yaklaşık 18. aya kadar devam etti.
Dil gelişimi konusunda yaşıtlarından biraz geri kaldığını düşündüğümüz 1,5 yaş civarında, rutin muayenesi için doktoru ziyaret ettik. Doktorumuz Can’ın dil gelişimini sağlamak için emziği ve biberonu yaşantımızdan çıkarmamızı tavsiye etti. Ancak o aşamada Can emziğe çok bağlanmıştı. Gündüz oyuna daldığında bazen unutsa da, gece yatmadan önce mutlaka emziğini istiyordu. Gece uyandığında emziği yatağında bulamazsa, emzik ulaşamayacağı bir yere düşmüşse kıyametler kopuyordu. Bu nedenle uyumadan önce birkaç emziği kolayca ulaşabileceğimiz bir yere koyuyorduk ki, gece uyanınca birini bulamazsak öbürünü verelim.
Ancak aylar geçip, Can 2 yaşına gelip, dil gelişimi yaşıtlarına göre bariz bir şekilde geri kalmaya başlayınca nobiş ve biberona bir son vermemiz gerektiğini kesin olarak düşünmeye başladık. O aşamada böyle büyük bir alışkanlığı bir kalemde silip atamayacağımızı düşündüğümüz için kademeli bırakma yöntemini seçtik. Öncelikle emziği gündüz kullanmaktan vazgeçtik. Şöyle ki, Can uyandığında emziği onun gözü önünde ulaşamayacağı, yüksek bir yere kaldırıp, “Sen artık abi oldun. Nobiş artık sadece uyku zamanında kullanılacak.” demeye başladık. İlk hafta çok ısrar etmesine rağmen, bizim bu konuda kesin kararlı olduğumuzu görünce bu yeni düzene alışmak zorunda kaldı.
Bu değişiklikten birkaç hafta sonra biberonu kesmeye karar verdik. Biberonu bırakmak nispeten daha kolay oldu. O dönemde gündüzleri zaten içeceklerini bardaktan içiyor, biberonu sadece gece uykusundan biraz önce süt içmek için kullanıyordu. Biberonu da kademeli kaldırdık. Önce “Artık sen büyüdün. Geceleri sütü biberondan içmek yok. ” diyerek sütü bardakla vermeye başladık. Kısa bir süre sonra “Süt bitmiş, su vereceğiz.” demeye başladık ve bardakla su verdik. Böylece sindirimi tetikleyerek rahatsız eden, çiş getirerek uyku kalitesini bozan, hızlı içildiğinde genize kaçarak kulak enfeksiyonlarına neden olan uyku öncesi biberonundan vazgeçtik.
Bundan sonraki aşama bayağı uzun süreli ve inişli-çıkışlı oldu. Aylar boyunca gece emziğini kaldırmak istedik. Ancak bu girişimin uyku düzenini bozacağından endişe ettik ve uzunca bir süre emzik bırakma planını uygulamaya koyamadık. Tam düşünce olarak kendimizi ayarladığımızda ya Can hasta oldu ya da seyahat gibi düzenimizi bozucu birşey çıktı. O nedenle gece emziklerini bırakmayı ertelemek zorunda kaldık. Bu meyanda emzikler bozukdukça ya da parçalandıkça yenilerini almadık ve evdeki emzik sayısını bire indirmeyi başardık.
Artık emziği asla bırakamayacağını düşünmeye başlamıştık ki, Can ilk rutin diş kontrolünü oldu. Diş doktoru ön 2 dişinin hafifçe dışa doğru çıkık olduğunu, bunun genellikle emzik alışkanlığından ileri geldiğini, oğlumuzun diş sağlığını korumak istiyorsak emziği kesinlikle bırakması gerektiğini söyledi. Aynı dönemlerde Can birkaç kere hiç emzik kullanmadan tüm gece uyuyarak bizleri şaşırttı. Biz de buna güvenerek nobişi biraz kaldırdık. Takip eden günlerde “Nobişte, nobiş!” diye yalvararak yine başa sardı. Biz de üzülmesine dayanamadığımız için geri verdik.
Nihayet bundan birkaç ay önce, sanırım Mayıs ayında bir akşam yatağa giderken nobişi bulamadık. Tüm aile, bütün evi haldır huldur, didik didik aradık. Nobiş hiçbir yerde yoktu. Normalde akşam yatana kadar yüksek bir yerde akşam nöbetini bekleyen nobiş, gün içinde bir şekilde Can’ın eline geçmiş ve Can gün boyunca ağzına götürmeden onunla oynamıştı. Bu nedenle oyuncakları arasında bir yere koyduğunu tahmin edebiliyordum ancak oyuncak dağınıklığı içinde bulmak kısmet olmadı. Emziği bulamadıkça hafifçe panikledim ve o gece uykunun biza haram olduğunu düşünmeye başladım. Nobişi bulmak için gönülden çaba gösterdiğimizi, ancak bulamadığımızı gören Can, bir müddet sonra pes ederek nobişsiz uyumaya razı oldu.
Ertesi gün Can evde yokken evi topluyordum. Büyük bir tesadüf eseri nobişi oyuncak kamyonunun içinde buldum. Önce Can’ın pek sevineceğini düşünerek ben de sevindim. Sonra birden bunun nobişi hayatımızdan çıkarmak için bir fırsat olabileceğini idrak ettim ve emziği mutfak dolabına sakladım. Akşam durumu gözleyerek, gerekirse ortaya çıkarmaya karar verdim. Bu tür büyük değişimlerde en zor gün ikinci gün oluyor. O akşam Can uykuya giderken “Nobiş nerede?” sorusunu pek çok kez yanıtlamak zorunda kaldık. “Hatırladın mı? Dün sen oynarken kaybolmuştu. Evde her yere baktık ama bulamadık.” dedik. Pek bir üzüldü. İçlenerek yatağa gitti. O an gerçekten içim parçalandı. Nobişi mutfak dolabından çıkararak vermek, o masum yüzündeki mutluluğu görmek istedim. Ama emzik dönemini sona erdirmenin sağlığı için daha doğru olduğunu söyledi içimdeki ses. Kendimi güçlükle de olsa tuttum. Takip eden günler boyunca nobiş her akşam soruldu, ama giderek azalan bir şekilde… Bir haftanın sonunda artık nobişsiz yatağa gidiyordu Can.
Şu anda Can 41 aylık. Emzik son birkaç aydır hayatımızda yok ve artık bir daha geri gelmeyeceğine inanıyoruz. Can’ın gelişiminde bir büyük adım daha böylece tamamlandı. Bu sürecin bana öğrettiği en önemli ders, bazı şeylerin zamanı olduğuydu. Biz ebeveynler kimi alışkanlıkları bebeklerimize ya da çocuklarımıza ne kadar kazandırmak istesek de, bazı alışkanlıklar çocuk yeterli olgunluğa ulaşmadan gerçekleşmiyor. Bir alışkanlığın bırakılması söz konusu olduğunda, kimi zaman bizim yaptığımız gibi kademeli yöntem, kimi zaman da Amerikalıların “cold turkey” dediği aniden bırakma yöntemi işe yarıyor. Can’ın emziği bırakmasında en önemli faktör bence emziği bırakmak için gerekli olgunluğa zaten erişmiş olmasıydı. Sadece emziğin istemdışı olarak ortadan yok olması gibi ani bir tetikleyiciye ihtiyaç duyuyordu Can. Emziği kaybedenin biz değil de, kendisi olması bence süreci yumuşattı.
Bebeğinize/çocuğunuza emziği bıraktırmak istiyorsanız size kolaylıklar dilerim. Kendi tecrübelerimize dayanarak bu işi fazla zorlamadan, zaman içinde ve doğal akışında halletmenin çocuk için de sizin için de en rahat yöntem olduğunu düşünüyorum. Ha bir de bebişinizin emzik kullandığı dönemlerin bol bol fotoğrafını çekmeyi unutmayın. Sonuçta her çocuk emziği bırakıyor, fotoğraflar da bize tatlı bir hatıra olarak kalıyor.
Sizleri kucaklıyorum…
Tanla
Diğer yazılarım için>> BebekveBen.com
Facebook>> Bebek ve Ben
Twitter>> @Bebek_ve_Ben
Pinterest>> bebekveben