Kung Fu Panda, bir animasyon filmi olmanın ötesinde izleyenler için kişisel gelişim adına da sayısızca ders barındıran bir yapım. Filmdeki kahramanımız Po, Kung Fu tutkunu ve aile mesleği olan erişte satmakla meşgul sıradan, şişman bir Panda iken tamamen “tesadüf” eseri bilge kaplumbağa Oogway tarafından Ejderha Savaşçısı olmak üzere seçiliyor.
İşte bu yolculuk süresince Kung Fu Panda, yeteneklerimizi ve yaratabilme gücümüzü keşfederek kullanabilmek, karşımıza çıkan zorluklarda pes etmeden ilerleyebilmek ve içimizdeki limitsiz gücü fark edebilmek gibi konularda bizlere çok aydınlatıcı ve öğretici bilgiler veriyor.
Ben de sizlerle bu filmden kişisel gelişiminize katkı sağlayacağına inandığım bazı bilgileri paylaşmak istiyorum.
Kendinize Özgü Yeteneklerizin Farkına Varın.
Filmin başlarında son derece sıradan bir Panda gibi gözüken Po, Kung Fu öğrenebilmek ve bu konuda ustalaşabilmek adına hiç bir ilave özelliğe sahip değilmiş izlenimi veriyor. Bilge Oogway’ın Po’yu Ejder Savaşçısı seçmesinin ardından öğretmeni Master Shifu ve takım arkadaşları Furious Five ekibi, Po’nun gerek yetenek, gerekse fiziksel olarak Ejder Savaşçısı olabilecek potansiyele sahip olmadığına inanıyorlar.
Fakat, herkesin olumsuz düşüncelerine rağmen pes etmeden, azimli bir şekilde çalışmalarına devam eden Po, Master Shifu’nun da desteğiyle daha önceden varlığından bile haberdar olmadığı, gizli kalmış yeteneklerini yüzeye çıkararak karakterini yeniden şekillendiriyor.
Bizlerde, günlük yaşantımızın kargaşası içerisinde yeteneklerimizi yeterince kullanamadığımız için onların farkında olmayabiliriz. Hatta ve hatta, yeteneklerimiz yok bile zanledebiliriz. Oysa ki bu dünyaya hepimiz benzersiz geliyoruz ve hepimizin kendine özgü, bizleri diğer insanlardan farklı kılan özellikleri ve yetenekleri vardır.
Kullanılmadıkları için paslanmış, hatta unutulmuş olan yeteneklerimizi keşfedip kullanmaya başladığımızda, yaşam enerjimiz artarak motivasyonumuzu yükseltir. Kendimize olan inancımız güçlenir ve hayatımız daha anlamlı bir hal alır.
Geçmişte Yaşadıklarınızı veya Gelecekte Yaşayacaklarınızı Düşünmeyin, Sadece Ana Odaklanın ve Eyleme Geçin.
Filmin en önemli sahnelerinden birinde bilge Oogway, Po’yu en iyi yaptığı şeyi yaparken, kutsal şeftali ağacının altında şeftalileri yerken buluyor. Bilge Oogway, strese girdiği, gelecekten endişelendiği zamanlarda kendisini yemeğe veren Po’nun olanlar ve olacaklar hakkında fazlasıyla endişelendiğini söylerken ona şöyle de bir tavsiye de bulunuyor;
“Dün mazide kaldı, yarın ise bir muamma. Ama bugün bir armağandır, işte bu yüzden ona present (hediye) denir”
Ana odaklandığımızda, anla beraber hareket edip, gerçekleştirmek istediğimiz eylemleri ertelemeden birer birer gerçekleştirmeye başladığımızda kendimizle ilgili farklı bir şeyi daha keşfederiz; yaratma gücümüz. Bu güç, hayatımızda bir şeyleri gerçekleştirmek istediğimizde ihtiyacımız olan en önemli gücümüzdür. Yaratma gücümüzü istediğimiz şekilde kullanabilmeyi öğrendiğimizde ve bu konuda uzmanlaştığımızda, üretkenliğimiz artar ve ulaşmak istediğimiz sonuçlara daha rahat ulaşırız.
Hedeflerinize Ulaşacak Kadar Azimli ve Çalışkan Olun.
Po, fiziksel olarak şişman olmasından ve yaptığı sakarlıklardan ötürü Master Shifu ve takım arkadaşları tarafından aşağılandı, göz ardı edildi. Bunlarla beraber, kendisini hiç bir zaman onlar kadar yetenekli görmedi. Fakat, kendisine olan inancını, güvenini ve de en önemlisi çalışma isteğini hiç bir zaman kaybetmedi. Master Shifu ile yaptığı antremanlar boyunca hırpalandığı, dayak yediği zamanlarda bile bu sürecin gelişimine katkı sağladığının bilincinde olduğu için çalışmaya devam etti ve asla pes etmedi.
Çünkü Po, Kung Fu’yu seviyordu. Kendisine inanci vardı ve yeteri kadar çalışırsa her türlü zorluğun üstesinden gelerek hedeflerini gerçekleştirebileceğini biliyordu.
Zorluklar, hayatın her alanında vardır.
İşte bu zorluklar, kimileri için ulaşmak istedikleri hedefe giderken pes etmelerine sebep olan bir dönüm noktası olurken, kimileri içinse kendilerini geliştirmelerine olanak sağlayan bir basamaktır. Eğer, karşımıza çıkan zorluklarda yılmadan, pes etmeden çalışıp, azimli bir şekilde mücadeleye devam edersek istediğimiz başarıya ulaşamamız için hiç bir sebep yoktur.
Unutmayın, yeteri kadar çalıştıktan ve pes etmedikten sonra hiç birşey imkansız değildir.
Kendinize İnanın - Aradığınız Gizli Güç İçinizde Saklı
Çok uzun zamandır sadece Ejder Savaşçısına verilmek için saklanan ve içerisinde hayatın sırlarını sakladığına inanılan ejder parşömeni, Master Shifu tarafından Po’ya verildiğinde Po, gizli sırlara ulaşacağını düşünerek parşömeni açıyor. Fakat, parşömene baktığında gizli bilgiler yerine sadece kendi yansımasını gören Po, köye yaklaşmakta olan düşmanı Tai Lung’ı bu bilgilere sahip olmadan yenemeyeceğini düşünerek babasının yanına kaçma kararı alıyor.
Oğlunun yaşadığı hayal kırıklığıyla mutsuz bir şekilde döndüğünü gören babası, ona nesiller boyu aile işi olarak yaptıkları eriştelerin içerisinde ki “gizli” formülü söylemeye karar veriyor;
“Hiçbir şey.. Gizli formül diye birşey yok. Bir şeyi özel yapmak için sadece onun özel olduğuna inanman gerekir.”
Bunu duyan Po, tekrardan parşömene bakıp kendi yansımasını gördüğünde, aslında dışarıda aradığı şeyin kendisinde olduğunu anlayıp Tai Lung’la karşılaşmak üzere harekete geçiyor.
Bizler de çoğu zaman ihtiyacımız olan kaynakların dışarıda olduğuna ve bu kaynaklara ulaşamazsak başarılı olamayacağımıza inanırız. Oysaki, kendimize inandığımızda ve bu inançla hareket etmeye başladığımızda artmaya başlayan cesaretimiz, bizlere aslında ihtiyacımız olan bütün kaynaklara sahip olduğumuzu hatırlatır.
İçimizde bulunan ve ihtiyacımız olduğunda bize hizmet etmeye hazır olan bu kaynaklara ulaşabilmeye başladığımızda, dışarıya bağımlı olan bir hayat yerine kontrolün kendi elimizde olduğu bir hayat yaşamaya başlarız.
Evet, aslında Kung Fu Panda’nın bizlere vermek istediği mesaj net;
gerçekleştirmek istediğiniz hayallerinize ulaşabileceğinize inanın ve bu inançla beraber harekete geçin.
Eğer Kung Fu Panda başarabiliyorsa, siz de başarabilirsiniz.