18.09.2012 - 12:25 | Son Güncellenme:
Yazın sona erdiği günlerde, özellikle 5 yaşından küçük çocuklarda ağız içinde aft ve pembe kırmızı renkte döküntülerle ortaya çıkan ”el, ayak ve ağız hastalığı”na dikkat edilmesi gerektiği belirtildi.
Dr. Sami Ulus Kadın Doğum Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği Eğitim Görevlisi Doç. Dr. Gönül Tanır, bu hastalığın enterovirüs ailesine ait mikroplardan kaynaklandığını söyledi. Enterovirüs ailesindeki bazı virüslerin menenjite neden olabildiğine dikkati çeken Tanır, bu nedenle hastalığın iyi takip edilmesi gerektiğini vurguladı.
Nadiren erişkinlerin de yakalandığı bu hastalığın, özellikle 5 yaş altındaki çocuklarda daha sıklıkla görüldüğüne işaret eden Tanır, hastalığın özellikle kalabalık ortamlarda, kreşlerde, okullarda, ortak kullanılan havuzlarda bulaşabileceğini belirtti.
Hastalığın 3-7 günlük kuluçka evresinden sonra yüksek ateş, ağzın arka kısmında aft, avuç içi, ayak tabanlarında hafif sulu ama su çiçeğinden farklı pembe kırmızı renkte döküntülerle kendini gösterdiğini anlatan Tanır, nadiren bacaklarda, kalçada ve genital organda da bu döküntülere rastlandığını söyledi.
Bu bulguların 5 gün içerisinde gerilediğini ifade eden Tanır, iz bırakmadan yaraların iyileştiğini, bu dönemde en büyük sıkıntının, ağız içindeki ağrılı aftlardan dolayı çocukların yemek yiyememeleri ve susuz kalmaları olduğunu belirtti.
Çocukların bu nedenle halsiz düştüğüne ve kimi zaman hastaneye yatacak duruma geldiğine dikkati çeken Tanır, ”Çok tehlikeli bir hastalık olmasa da bazı çocuklardaki yüksek ateş ciddi sorunlara neden olabilir” dedi.
Antibiyotik tedavisi yok
Çocukluk çağında kızıl, kızamık, su çiçeği, kızamıkçıkla 5. 6. ve 7. hastalıkların, döküntülü seyrettiğini dile getiren Tanır, bunların arasında kızamık, kızamıkçık ve su çiçeğinin aşıyla önlenebildiğini belirtti.
El, ayak ve ağız hastalığının ise aşıyla önlenemeyen hastalıklar arasında yer aldığını ifade eden Tanır, viral bir infeksiyon olduğu için antibiyotik tedavisinin de olmadığını belirtti.
Bu hastalığın, kişiden-kişiye tükürük, solunum sistemi salgıları, döküntülerin içindeki sıvı ve dışkı yoluyla bulaşabildiğini belirten Tanır, bulaşmanın el yıkama dahil iyi hijyen kurallarının uygulanması, okul ve kreşlerde ortam yüzeylerinin dezenfeksiyonuyla azaltabileceğine işaret etti.
Sonbaharda görülme sıklığı artıyor
Korunmada en önemli yolun, sık ve uygun şekilde el yıkamak olduğunun altını çizen Tanır, hijyen kurallarının mutlaka çocuklara öğretilmesi gerektiğini belirterek, ”Kendi başına okula göndermeyi düşündüğümüz çocuklarımıza kalabalık ortamlara girmeden mutlaka bu alışkanlıkları öğretmemiz gerekir” diye konuştu.
El, ayak ve ağız hastalığının, özellikle yaz ayları sonunda ve sonbaharda sıkça görülmeye başlandığını dile getiren Tanır, şunları kaydetti:
”Bu dönemlerde bu hastalığı sıkça görüyoruz. Okulların açılması, kalabalık ortamlar buna etken. Küresel ısınmanın yarattığı mevsimsel değişimler aslında hastalığın temmuz ayından itibaren görülmesine neden oldu. Ancak yine de en fazla sonbaharda olmasını bekliyoruz. Aileler çocuklarında küçük kırmızı döküntüler görüldüğünde telaşa kapılmadan en kısa sürede onları doktora götürmeli.”
Hastalığın bölgesel bir alanı olmadığını, Çin’de bu yıl bin 500 vakanın görüldüğünü kaydeden Tanır, Türkiye’deki vaka sayısıyla ilgili henüz net bir veri bulunmadığını sözlerine ekledi.