18.09.2023 - 06:32 | Son Güncellenme:
Derleyen: Oğuzcan Atış / Milliyet.com.tr - Takvimler 5 Eylül 1986'u gösterdiğinde ABD merkezli hava yolu şirketi Pan-Am'a ait Boeing 747, Hindistan’ın Mumbai kentinden havalandıktan sonra sırasıyla Pakistan’ın Karaçi, Almanya’nın Frankfurt şehirlerini ziyaret etti. Bu duraklarda yolcularını indiren ve yeni yolcularını alan uçak, rotasını son durağı olan ABD’nin New York şehrine çevirecekti. En azından planlanan buydu ve olaylar Pakistan’ın Karaçi şehrine kadar problemsiz şekilde ilerledi.
Karaçi’ye iniş gerçekleştiren uçak, yolcularını indirdikten sonra yeni yolcularını da almış, yapılacak son kontrollerin ardından yeniden kalkış yapmak için sıraya girmeye hazırlanıyordu. Tam da bu sırada havalimanına sızmış olan ve havalimanında görevli olan yer araçlarına benzettikleri bir minibüsler yer görevlisi gibi davranan Filistin merkezli Ebu Nihal Örgütü’nün 4 silahlı militanı havaya ateş açarak hızlı adımlarla uçağa bindi.
1970 ve 1980’li yıllar, Filistinli grupların sık sık uçak kaçırma girişimlerinde bulunduğu ve Avrupa başta olmak üzere ABD ve İsrail’e yönelik hedeflere terör saldırısı gerçekleştirdiği yıllardı. Pan-Am'ın 73 sefer sayılı uçuşu da Filistinli militanların hedefi olmuştu.
SAATLERCE SÜREN PAZARLIK BAŞLADI
Uçağa çıkan militanlar, saat sabah 06.00’da kısa süre içinde uçağı ele geçirdi. Militanların hedefi uçağı Kıbrıs adasına veya İsrail’e indirdikten sonra yetkililerle bir süre pazarlık yapmak ve İsrail’de hapishanede bulunan arkadaşları karşılığında yolcuları serbest bırakmaktı. Yaşananlar sırasında yolcu bölmesinde bulunan hostes Neerja Bhanot, kaçırma kodunu kokpitteki pilotlara iletmiş, durumdan haberdar olan kokpit ekibi acil çıkış kapaklarını kullanarak uçağı terk etmişti. Gelişmeler üzerine tüm planlarını değiştiren militanlar ve Pakistanlı yetkililer ile militanlar arasında saatlerce sürecek olan bir pazarlık başladı.
73 Sefer sayılı uçakta bulunan uçuş görevlileri (sağ üst köşede Neerja Bhanot)
Uçakta görevli olan pilotların acil çıkış kapaklarını kullanarak uçağı terk ettiğini anlayan militanların Pakistanlı yetkililerden isteği netti. Yapılan pazarlıklarda uçağı Kıbrıs’a veya İsrail’e uçuracak yeni bir ekibin gelmesini isteyen militanlar, isteklerinin karşılanmaması durumunda ellerinde bulunana rehinelerden birini öldürmekle tehdit etti. Militanlar, bu tehditten kısa süre sonra ciddi olduklarını göstermek için Hindistan asıllı ABD vatandaşı Rajesh Kumar'ı kafasından vurarak uçağın dışına attı. Yaklaşık 16 saat süren görüşmelerde Pakistanlı yetkililer bu isteği kabul etmedi ve militanların da ikna edilememesi üzerine uçağa operasyon yapılması kararı alındı.
PASAPORTLARINI ÇÖPE ATTIRDI
Dışarıda operasyon hazırlıkları yapılırken, uçak içinde de militanlar hostes Neerja Bhanot'a yolcuların pasaportlarını toplatmaya başladı. Kaçırılmanın ilk saatlerinde bir ABD vatandaşının öldürülmesine şahit olan Bhanot, militanların ABD vatandaşı olan diğer yolculara da zarar verebileceğini düşünerek sorumlu olduğu diğer uçuş personellerine de ABD’li yolcuların pasaportlarının saklanmasını söyledi. Korsanların ABD vatandaşı olan ve olmayan yolcular arasında ayrım yapamaması için 43 ABD'li yolcunun pasaportları bir kısmı koltukların altına saklanırken, geri kalanı ise çöplerin depolandığı bölmeye atıldı.
17 SAAT SONRA KATLİAM BAŞLADI
Kaçırma olayını bir katliama dönüştüren olaylar, pazarlıkların 17’nci saatinde başladı. Saat 21.00’de uçağın yardımcı güç ünitesinin kapanmasının ardından karanlığa gömülen uçakta bulunan militanlar, yolun sonuna geldiklerini anlayarak rastgele ateş açmaya başladı. Bu sırada yanlarında getirdikleri el bombalarını da kullanmaya başlamış olsalar da, yaşanan arbede sırasında bombaları pimini çekmedikleri için bombalar patlamıştı.
Teröristlerin ateş açmaya başlamasının ardından çıkış kapılarının yakınında oturan veya ayakta duran uçuş görevlileri ile yolcular, tahliye kapılarını açmaya ve uçaktan kaçmaya çalıştı. Neerja Bhanot, tam da bu noktada bir kez daha devreye girdi ve yolcuların uçağı terk edebilmesi için onlara yardım etmeye başladı. Kurşunlar yağmaya devam ederken Neerja 3 savunmasız çocuk gördü ve kaçabilmeleri için onlara siper oldu. Bhanot, militanlar tarafından fark edilince yakın mesafeden ateş edilerek öldürüldü. Uçağa müdahale etmek için hazırlanan Pakistan Özel Kuvvetleri, silah sesleri ve yolcuların uçağı terk etmeye başlamasının hemen ardından operasyona başladı. Tüm olay sona erdiğinde 4 teröristin tamamı yakalanarak etkisiz hale getirilmiş, 388 yolcudan 51’i hayatını kaybetmişti. Bhanot'un kurtardığı 3 çocuktan bir tanesi şu anda pilot olarak görev yapıyor.
ÖMÜR BOYU HAPİS CEZASI
Yakalanan hava korsanlarının kimliği Zayd Hassan Abd al-Latif Safarini , Jamal Saeed Abdul Rahim, Muhammad Abdullah Khalil Hussain ar-Rahayyal ve Muhammad Ahmed olarak açıklandı. Pakistanlı yetkililer ayrıca teröristlere yardım ettiği tespit edilen Wadoud Muhammad Hafiz al-Turki'nin de kaldığı yeri tespit etti ve bir hafta sonra onu da tutukladı. 5 isim 6 Temmuz 1988'de, uçak kaçırma ve cinayetten suçlu bulundu ve ölüm cezasına çarptırıldı. Militanların cezaları daha sonra ömür boyu hapis cezasına çevrildi.
Rehine krizi sırasında yolcuları korumak uğruna hayatını kaybeden Neerja Bhanot, 1985 yılında Pan-Am'da işe başlamadan önce Hindistan’ın Mumbai şehrinde başarılı bir modellik kariyerine sahipti. Pan-Am'ın Hindistan’dan personel alacağını öğrenince alan değiştiren ve seçmelerde başarı gösteren genç kadın, uçağı terk etme fırsatı olmasına rağmen yolcuları korumayı seçti.
CESARET NİŞANI ALAN İLK KADIN OLDU
Bhanot, 23'üncü yaş gününü kutlamaya sadece iki gün kala hayatını kaybettiğinde cesareti onu bir sembol haline getirmişti. Bhanot, Hindistan'ın barış zamanında verilen en yüksek cesaret nişanı olan Ashoka Çakra'yı alan ilk ve en genç kadın oldu. Genç kadın, Pakistan tarafından da cesaret nişanı ile ödüllendirildi. Son iki haftadır özellikle Hint televizyonlarında hikâyesine yer verilen Bhanot’un hayatı, 2016 yılında Ram Madhvani tarafından yönetilen ‘Neerja’ filmi ile beyaz perdeye taşınmıştı.