ANLATMAKTAN COK ANLASİLMAK İSTER,
YASATMAKTAN COK YASAMAK İSTER,
AFFETMEKTEN COK AFFEDİLMEYİ İSTER,
İNSAN İSTEMEYİ DE İSTER,
Bir gun bir yerlerde caresiz kalmak, bir gun bir yerlerde ne yapacagini bilememek ve bir gun bir yerlerde TUKENMEK… ne aci….
Anlasilmak demistik, nasil birsey ki, anlamli dedi arkadas, gercek olan birsey
dedi… Peki anlatmadan anlamak, karsindakini yormadan “seni anladim” demek, bu olaganustu, siradisi, mukemmel dedi, sonra “nerde var?” diye sordu. Bu soruyu buyuk bir umutla, buyuk bir inancla cevapladim;
“nerde biliyormusun? Seven yurekte, dinleyen ve anlayan yurekte, sen olan yurekte, kalbinden once senin kalbini tutan yurekte…”
bir an anlamsizlasti, durdu , dusundu ve “ peki bu yuregi bulan varmi?”
BEN HEMEN SORGUSUZ YANİTLADİM, “BEN” …….
BENİM YUREGİM, benim yuregim bu iste dedim, belki biraz dusun, yasa, kendine izin ver. Senin yureginde bu!... kendi yuregine yabancilasma…zaman, mekan, anlam-anlamsizlik yuregini yormasin, cunku sende yureklisin….
Kimseden af dileme, yureginden af dile… kimseye kendini anlatma, dileyen
anlasin…kendini sorgulama, kendine yargisiz infaz yapma, kendini oldurme,
birak kendine infaz yapmak isteyen yapsin…
Bütün Dünya için Koşulsuz Sevgiye Davet!...
Serap Yavuzyaşar Özay