Çocuk, değerli olduğuna inanmalı, herhangi bir konuda fikri olmalı, bir şeyler önermeli ve kendi kendisiyle ve çevresiyle barışık olmalıdır. Öz güven sahibi, ne istediğini bilen ve paylaşmaktan çekinmeyen bireyler yetişmeli.
Peki bu nasıl olur?
Elbette eğitimin sunduklarıyla olur. Birey olduğunun farkına varan, saygı duyulan ve en önemlisi düşünen çocukbunu yapabilir.
Yaşamda her insanın içinde belirli konularda gizlenmiş yetenekler vardır. Bazen fark edilip kullanılır bazen de hiç fark edilmez ve kullanılamaz. Asıl öz saygı çocukların gizli yeteneklerini bularak ve kullanmasını sağlayarak açığa çıkar.
Elbette ki bu konuda aile tutumu önemli ancak asıl eğitim ve eğitimci yaklaşımı daha da önemli olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu konu günümüz eğitim sistemimizde gerektiği kadar önemsenmemektedir. Ebeveynlerin belki gelecek kaygısı, belki çocuğun sadece okul ve sınav başarısı ancak tercihlerini kendisinin isteği konulara yöneltmeyen, araştırmayan çocuklar bu hayatta mutlu olamamaktadırlar.
Eğitimin öncelikli hedefi, birey olarak çocukların kendisini sevmesi, ayaklarının yere sağlam basması ve ne istediğini bilmesi, istediklerinin arkasında durabilmesidir.
Çocuklarda kişilik gelişimi ancak kendileriyle ilgili konularda fikirleri alınarak olur. Evde ve sınıflarında sorumluluk vererek, kararlarımıza onları da dahil ederek olur. Varlıklarını önemsemek ve değer verip, saygı duymak, onları topluma mutlu bireyler olarak taşıyacaktır.
Eğitimde geleneksel yaklaşımı unutup, kalıplarımızı bırakmalıyız. İtaatkâr, ezberci çocuklar yerine soran ve sorgulayan çocuklar yetiştirmeliyiz.Ebeveyn ve Eğitimciler olarak farkındalıkları yüksek, eleştiri yapan ve yapılan eleştirileri kabul eden çocuklar istemeliyiz.
Olmayan yada olamayan bir yaklaşım gibi görünse de, günümüz çocukları ve gençleri de yüksek kapasiteleriyle, biz eğitimcilere olması gereken eğitimi davranışlarıyla gösterecek, öğreteceklerdir.…
İnanıyorum,umutluyum, mutluyum!...
28.03.2017
Serap Yavuzyaşar ÖZAY