Nereye dönsek, mucizevi kilo kaybı iddialarıyla bombalanıyoruz. Vaatler; kitaplar, dergiler, gazete makaleleri, radyo, televizyon ve internet üzerinden geliyor ve gerçeği kurgudan ayırmak zor olabiliyor. Bu iddiaların birçoğu yanlış olmakla kalmayıp, beraberinde çok pahalı olabilir ve en kötüsü, sağlığınız için tehlikeli arz edebilir. Şok diyetlerin başarılı olduğu tek konu, umut yaratma yetenekleridir, ancak hiçbiri sağlığı gerçekten iyileştiremez veya kötü beslenme geçmişini telafi edemez.
Potansiyel olarak tehlikeli olmasına rağmen devam eden bir diyet var ki; bu alternatif olarak “düşük karbonhidrat” olarak bilinen “yüksek proteinli” diyettir. Vücut, kalorileri için üç ana besin grubunu kullanır: karbonhidratlar, protein ve yağ. Diyette düşük karbonhidrat yemek kalorilerinizin (enerjinizin) çoğunu yağ ve proteinden aldığınız anlamına gelir. Ne yazık ki beyniniz ve kaslarınız yakıt olarak karbonhidratları tercih ediyor ve bunların alımı düştüğünde vücudunuz beyin için gıda üretmek adına kaslarınızdaki proteinleri kullanmaya başlar. Bir başka deyişle, kilo kaybının bir kısmı beyni beslemek için yıkılan kaslarınızdan gelmektedir. Dolayısıyla böyle bir diyet uygulayan bireyler kaslarında yorgunluk hisseder ve egzersiz yapmaya daha da az meyilli olur, bu kesinlikle yanlış yönde bir adımdır.
Yüksek proteinli diyetlerin bir diğer sıkıntısı, yağlardan yüksek olma eğiliminde oluşları ve neredeyse hiç sebze, meyve veya tahıl ve türevleri içermiyor oluşlarıdır. Bu kadar az karbonhidrata sahip olmanın sonuçlarından biri, yağın tamamen yakılmaması ve kan dolaşımında keton oluşumuna yol açmasıdır. Ketozis adı verilen bu durum vücudun aşırı proteine veya oruç tutmaya adapte olma biçimidir. Ketozis diyet yapmayı kolaylaştırmak için kullanışlı bulunan iştahı bastırma etkisine ve mide bulantısına neden olabilir. Birkaç hafta sonra ketozis böbrek taşlarıyla sonuçlanabilir veya aşırı ürik asit düzeylerinden gut hastalığına sebebiyet verebilir. Ketozis vücudun son acil durum yanıtlarından biridir ve diyabetli biri için ölümcül olabilir. Bu tür bir diyetin uzun vadeli riskleri de uyarıcı olmalıdır: çok az lif kabızlığa ve diğer bağırsak sorunlarına neden olabilir, daha fazla hayvansal protein ve doymuş yağlar kalp hastalığı riskini ve osteoporoz (kemik erimesi) olasılığını artırır.
Bir diyetin şok bir diyet olup olmadığını nasıl anlarız?
Haftada 0.5-1 kilodan fazla kaybın vadedildiği ve kilo kaybının egzersiz veya yaşam tarzı değişikliği olmadan sürdürülebileceğini ima eden diyetler ŞOK diyetlerdir.
İyi bir diyet nedir?
Beslenme rehberine göre bize 4 besin grubundan (tahıllar-meyveler/sebzeler-süt/süt ürünleri-et ve alternatifleri) besinler yememizi hatırlatan ve egzersizi teşvik eden diyetlerdir.
"Hızlı düzeltme" kavramı, tüm moda diyetlerin merkezinde yer alır. Kilo alma süreci yavaş ve kademeli olduğundan kaybederken de öyle olacaktır. Başarılı kilo kaybı, yeni davranışlar geliştirmek anlamına gelir ve devam eden bir süreçtir. Bütün bir besin grubunu bırakmak, aradığınız sonuçları vermeyecektir!