Yeni yıl başlangıç demektir ya, her yeni yıl da planlar, hedefler, yapılacak işler belirlenir. Öyle bir istek, plan listesi hazırlanır ki, 365 günde dünyayı kurtaracaksın ya da bambaşka biri olacaksın gibi. Şimdi pek çok yerde bununla ilgili yazılar, çiziler, videolar hazırlanıyor. Hatta Barış Özcan’da ‘zinciri kırma’ adında bir video paylaşmıştı geçen gün. Uygulamaya değer bu çalışmayı deneyip kendiniz de gözlem yapabilirsiniz. Ancak, ben size bugün tüm bu planların, sonuçlanamayan hedeflerin ardındaki duygudan bahsetmek istiyorum biraz. Hem kendime hem size faydası olur umuduyla…
Doğan Cüceloğlu seminerlerinde çok tatlı bir sohbetle anlatır; küçük bir çocuğun koltuğa tırmanma ve o ‘başardım’ edası ile dönüp babasına bakma hikâyesini. Şimdi sizden öyle bir çocuk hayal etmenizi istiyorum, bir birkaç deneme yapmış ve sonunda koltuğa tek başına çıkmış ‘başardım’ bakışı ile size gülümsesin. Ne tatlı bir an değil mi?
Peki, aileler; çocuğun yaşından fazla bir beceriyi tek başına yapması için zorlar ya da başarabileceği bir beceri için, çocuğun isteği dışında ona destek olursa ne olur? Ben tek başıma yetersizim, destek olmadan bir işi başaramam inancı oluşur. Sonuçta ya yapabileceğinden daha az şeye razı olur ya da yapamadıklarına bir bahane bulmaya başlar. Çocuk, yetersizlik duygusunu örtmek için çeşitli bahanelere sarılarak gelişmeye başlar. Büyüdüğünde ise, başarılı olmadığı her alanda, yeterli desteği göremediği için başarısız olmuştur. Örneğin, yeteri kadar parası yoktur, iyi eğitim almamıştır, zayıflamak istemiş ama çevresindekiler onu desteklememiştir, derslerinin iyi olmasını hedeflemiş ama ailesi ortam sağlamamıştır, iş yerinde yükselmek istemiş ancak çevresindeki herkes onu aşağı çekmek için uğraşmıştır, yabancı dili öğrenecek imkânı olmamıştır. Aslında bunu uzatmak mümkün ama sığındığımız bahaneleri anladığınızı düşünüyorum.
Size bu bilgiyi neden verdim?
Her yeni yıl gelirken alınan ve gerçekleşmediği için hayal kırıklığı yaratan kararların altında, yetersizlik duygusunu kapamak için sarıldığımız bahanelerimiz yatıyor. Demek istiyoruz ki; “Ben yetersizlik hissi taşımıyorum, etrafımdaki koşullar, kişiler, olaylar ve durumlar benim kararımı uygulamamı engelliyor”
Engel olarak sunulan her şey yetersizlik duygusunu örtmek için bahaneden başka bir şey değil.
Bu yıl ne istiyorsun?
Bu isteğine ulaşmaya ne kadar azimlisin?
Bu hedefin için konfor alanından çıkıp, ne kadar cesur adım atabilirsin?
En önemlisi isteğine ulaşmak için istikrarı nasıl sağlayabilirsin?
Tüm bunlara vereceğin cevaplar, koşullarından bağımsız olarak hedeflediğin noktaya varmanı sağlayacaktır.
Yeni yılda hepimize, koltuğa tırmanan o bebeğin tatlı bakışla gülümsediği duygu halini diliyorum.
Sevgilerimle
Dilek Söylemez
İletişim: www.dileksoylemez.com