TEOG maratonunda bir evreye daha yaklaştık, bu bağlamda -sınav, başarı, kaygı- gibi kavramlarla iç içe olduğumuz bir dönemdeyiz. Bu sürecin hem öğrenci hem de aileleri için sağlıklı geçmesi açısından -yıllardır eğitimin içinde biri olarak- bazı öneriler sunmak istiyorum. Sınavlarda başarılı olmayı her öğrenci ister. Anne babalarında çocuklarının başarılı olmasını istemesinden daha doğal bir şey yoktur. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta; başarı ile çocuğun yetenekleri arasında gerçekçi bir beklenti oluşturmak aileler için çok daha yararlı olacaktır.
Bu son dönemeçte çocuğun ders çalışması konusunda sürekli uyarılarda bulunmak ya da yeterince çalışmadığını yüzüne vurmak hiçbir işe yaramayacaktır. Çocuk süreç içerisinde yapabileceğini yaptı. Gerçekten çalışmamış olduğunu düşünseniz bile bunun tartışılması şu anda kimsenin işine yarayamayacaktır. Bu sebeple “Zaten yeterince çalışmadın, kazanamayacaksın.”, “Bu gidişle zor kazanırsın.” gibi çözüme katkı sağlamayacak söylemlerden uzak durulması gerekmektedir. Öneri; neleri yapmadığını söylemek yerine yapabildiklerine odaklanmanız iletişimi sürdürme açısından da işinize yarayacaktır.
TEOG sınavına girecek çocuklar yaş dönemi itibari ile ergenlik döneminin başındalar bu yüzden duygularında inişler çıkışlar olabilir, arada isyankâr tavırlarda bulunabilirler. Bu dönemin genel özelliği olarak ailelerinin değil arkadaşlarının dedikleri büyük önem arz etmektedir. Aşırı yönlendirici aile tutumu nedeni ile çocuk beklenen davranışın tersini yapma eğiliminde bile olabilir. Öneri; sabrınızı zorlayıcı durumlarla karşılaştığınızda şöyle düşünmek işinize yarayabilir: ‘Karşımda kendi doğrularını, kendi hayatını oluşturmaya çalışan bağımsız bir BİREY var. Benim görevim sadece yön göstermek onun adına karar vermek değil’
Sınava girecek çocuğunuzdan beklentiniz gerçekçi olsun, çocuğunuzu iyi tanıyın. İlgi, yetenek ve başarı güdüsü hakkında fikir sahibi olmanız aşırı beklenti içerisine girmenizi engelleyecektir. Aşırı beklenti içinde olan anne babalar bilmelidirler ki bu tür çocuklar, beklentileri karşılayamadıklarında yetersizlik duyguları ile baş etmeye çalışmaktadırlar.
Artık pek çok veli bilir ki kıyaslama yapmak, çocuk tarafından davranışı olumlu yönde geliştirmez. Öneri; her birey farklıdır ve farklı bireysel yetenekleri bulunmaktadır. Ayrıca her aile farklı bir örüntü şekli içindedir. Kuzeni, sınıf arkadaşı ya da komşunun oğlu ile kıyaslamak, çocuğunuzun genel potansiyeli hakkında fikir sahibi olmadığınız anlamına gelir ayrıca kıyaslanan bireyde olumsuz tutumların artmasına sebep olabilirsiniz.
Gelecek kaygısı yaşıyor olabilirsiniz. İyi bir ortaöğretim kurumuna yerleşmesini istiyor olabilirsiniz ancak gelecek kaygısını çocuğun yüzüne sürekli vurmanız şu an için yapılması gerekenlerin yeterince yapılamamasına neden olabilir. Öğrenciler zaten yeterince kaygılılardır –bazen belli etmiyor olabilirler- bu kaygıyı arttırıcı her türlü iletişimden sakınmanız kaygının kaynağını size bağlamasının da önünü kesecektir. Burada bir parantez açmak gerekirse bazen velilerin, sınavlarda, öğrenciden daha fazla kaygılı olduğunu gözlemliyorum. Bu noktada kendi içinize dönüp başarının sizin için anlamı üzerine düşünmeniz, çocuğunuzun başarısına nasıl bir anlam yüklediğinizi keşfetmenizi sağlayacaktır.
Çocuğunuzla kurduğunuz iletişim dili de önemlidir. “Önemli olan senin sağlığın, sınav önemli değil, kazansan da kaybetsen de bizim için sen önemlisin.” gibi söylemler beden dilinizle örtüşmüyorsa çocuğun kaygısını arttıracaktır. Öneri; verdiğiniz olumlu mesajların sözsüz mesajlarınızla da (jest, mimik, sesin tonu, beden dili gibi) örtüşmesi anlamı daha da güçlendirecektir.
Sınav haftasında puanlar, liseler hakkında konuşmalar yapmak “Şu kadar puan almalısın, bu kadar çalışmalısın.” gibi gereklilik ifade eden ve kaygıyı arttıran cümlelerden kaçınılmalıdır.
Sınavın son birkaç gününü sağlıklı geçirmek için
- Beslenme ve uyku düzenine dikkat edin. Daha önce denememiş, değişik gıdaları yememesine dikkat edin. Aynı saatte uyuyup uyanmasına özen gösterin.
- Sınav odaklı kaygı arttırıcı konuşmalardan uzak durun.
- Sınav sonucu ve sevginiz arasında bir bağ kurmayın. Sevgi, herhangi bir koşula bağlı değilse değerlidir unutmayın.
- Kaygı bulaşıcıdır. Siz kaygılı olursanız çocuğunuzun da kaygısını arttırmış olursunuz. Gerekirse nefes egzersizleri ile kaygıyı azaltıcı teknikler kullanabilirsiniz.
- Sınav öncesi motive edici bir etkinlik yapabilirsiniz ancak bu etkinliklerin bedensel performansı çok zorlayıcı etkinlikler olmamasına dikkat edin.
- Sınav günü güzel kahvaltı etsin diye ağır yiyecekler yedirmeye çalışmayın, olağan rutinin dışına çok fazla çıkmayın.
Bu dönemde çocuğunuza vereceğiniz en büyük hediyenin anlayışınız, desteğiniz ve koşulsuz sevginiz olduğunu unutmayın. Sınavlar birey için sadece birey adına bir fırsat demektir. Kaçan her fırsatın şimdi değilse bile ileride telafisi olabilir ancak süreç içerisinde kopan iletişimin ya da aşırı kaygı nedeniyle giden sağlığın telafisi yoktur.
Sevgilerimle
Dilek Söylemez
Psikolojik Danışman
İletişim:
www.dileksöylemez.com
www.instagram.com/dileginimgeleri
uzman@dileksoylemez.com