KADIN İSTERSE YAPAMAYACAĞI ŞEY YOKTUR

Kadınların arkasına saklandığı büyük bir aldatmaca değil midir? Kadın isterse…

Sadece kadın değil herkesin isterse yapamayacağı şey yoktur, burada önemli olan ‘istemek’ ya da ‘istememek’ bütün mesele burada.

Dün istediğini bugün istemiyorum diyebilmek güç müdür, gurur mudur, dik duruş mudur? Yoksa sahtekârlık mıdır? Bunu iyi ayırt etmek gerekir.

Duygusal olarak geçinen, kendini duygusal, romantik, kırılgan canlılar olarak niteleyen kadınlar; kapının birini kapatıp, daha önceki sevgilisinin teri kurumadan diğer bir odaya girebiliyorsa ben kadınların bu ‘duygusallık’ söylemlerini çok inandırıcı bulmam.

Benzer bir davranışı erkek yapsa erkek suçlu, duygusuz, kalpsiz, maymun iştahlı, yalancı vs… sıfatlarla eleştirilir, ama kadın yapınca mağdur edebiyatı ile ihmal edildim, sevdim sevilmedim, elimden gelen her şeyi yaptım, çok sevdim vs…

Tabi bir de kadınlar ilişkilerinde mahremiyet sınırlarına dikkat etmedikleri ve ketum olmadıkları için yaşadığı duyguları, kırılmaları, küskünlüklerini eşi ile paylaşmak, tartışmak, çözüm yolu aramak, düzeltme yoluna gitmek yerine genelde arkadaşları ile paylaşma gereği hisseder.

Bu aşamada eğer kadının çevresinde özelini, üzüntülerini, sıkıntılarını paylaştığı arkadaşları yapıcı ve olgun kişiler ise yangına körükle gitmek yerine; daha yapıcı, çözüm odaklı yaklaşarak objektif düşünebilmesini, yapıcı, onarıcı olmasını teşvik ederek destek olmaya çalışır.

Ama ya tam tersi kadının çevresindeki arkadaşlarının ajandası bugüne kadar kaç erkek olduğunu unutacak kadar kalabalık ve yaşadıkları yaşam tarzı belli ise o zaman yapıcı olmayı bir yana bırakın kışkırtıcı, ben olsam… tekmeyi vururdum, gül gibi kadınsın, senin ona ihtiyacın mı var, yerden göğe kadar haklısın, elini sallasan ellisi gibi tavırlarla zaten duygusal olarak zor durumda olan, bir takım sıkıntılarla boğuşan, ve gelgitler yaşayan kadının kafasını daha da bulandırarak ayrılık konusunda cesaretlendirmeye ve ikna etmeye, aslında onu kıskanan ve kendi saflarına katmaya çalışan tipler.

Sevgili kadınlar size dostmuş gibi uzanan her eli, dost eli zannetmeyin.

Böyle bir durumda kararlarınızı kaygılarınızdan, kızgınlığınızdan biraz olsun sıyrılıp, sakinleştikten sonra soğukkanlılıkla düşünerek kendiniz verin. Bu hayatı acısıyla, tatlısıyla siz yaşayacaksınız, o size akıl veren ve karşınıza geçip alkışlayan kişiler değil.

Unutmayın ki; size o aklı veren kişilerin yeterince aklı olsaydı; zaten bugün kendileri o durumda olmazdı.

Çinlilerin bir atasözünü hatırlatarak noktalamak istiyorum…

Yazdığınız bir mektubu, bir gece yastığınızın altında bekletin ve ertesi gün gönderin…

Önceki yazılarımın bazılarında ‘sadece kadınlar mı yapıyor veya sadece erkeklerin mi günahı var’ gibi eleştirel yorumlar alıyorum. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki bir yazı içinde hem erkekleri, hem de kadınları içeren bir yazıyı burada toparlamak çok zor, o nedenle yazılarımın bütününü okursanız; konusuna göre erkeklerin yaptıkları hataları da, kadınların yaptıkları hataları da görebilirsiniz.

Psikolog Bekir Fehmi Örmeci

psikolog43@hotmail.com