1978 yılında elde edilen ilk başarılı tüp bebek tedavisinden günümüze kadar pek çok değişiklikler yaşandı. Tıbbın ilerlemesi ve teknolojinin gelişimine bağlı olarak tüp bebek tedavisinde de olumlu gelişmeler yaşandı. Tüp bebek çocuk sahibi olamayan kadınlara uygunalan tedavi şeklidir. Kadın yumurtası ile erkek sperminin labaratuvar koşullarında döllenmesi işlemiyle yapılır. Günümüzde kısırlık sorunu yaşayan çiftlerin ya da normal yollardan gebe kalamayan kadınlarının tedavisi için en iyi sonuçlar verecek şekilde geliştirilmiş farklı düzeylerde tüp bebek tedavileri bulunmaktadır. Tüp bebek tedavileri anne ve baba olamayan çiftlerin en büyük umut kaynakları olmuştur.
Geçmişten günümüze tüp bebek tedavisinde neler değişti?
Aşırı iğnelemeden vazgeçildi
İlk yıllarda gerçekleştirilen tüp bebek tedavilerinde anne adaylarının yumurtalıklarının olgunlaşması için anneye çok fazla sayıda iğne vurulurdu.Bu durum da anne adayının yan etkilere maruz kalmasını sağlayabilmekteydi. Ancak gelişen tüp bebek teknoloji sayesinde artık çok fazla sayıda iğnelemeye gerek kalmadığı anlaşıldı. Yumurta sayısının çokluğu değil kalitesi olması önemliydi. Yumurtanın kalitesi olması tüp bebek tedavisinin başarılı olmasını sağlıyordu. Teknolojik ve tıp imkanlarının yeterli olmadığı özellikle 1980’li ve 1990’lı yıllarda aşırı iğneleme yöntemi çok kullanılmaktaydı. Ancak imkanların da gelişmesi dahilinde fazla iğnelemeden vazgeçildi. Günümüzde yumurtalama işleminin ardından yumurtaların takibi ultrason cihazının da yardımıyla 11 gün boyunca yapılabilmekte ve içlerinde en kaliteli yumurtalar seçilebilmektedir.
Çoğul gebelik riskleri ortadan kalktı
İlk yıllarda gerçekleştirilen tüp bebek tedavilerinde çok fazla sayıda çoğul gebelik yaşanmaktaydı. Bu durum da anne adayının daha fazla düşük yapmasına ve tedavinin başarısızlık ile sonuçlanmasında etkiliydi. Sonradan anlaşıldıki tüp bebek tedavilerinde çoğuk gebelik bebek sağlığı için riskler taşıyordu ve annenin düşük yapmasında etkiliydi. Sonradan alından yönetmelik kuralları gereği 35 yaş altı kadınlarda yalnızca bir embriyonun kullanılması 35 yaş üstü kadınlarda da iki embriyonun kullanılması kararlaştırıldı. Böylelikle tüp bebek tedavilerinde çoğuk gebeliğin de önüne geçilmiş olundu.
ERA testi yöntemi
Uygulanmaya başladığı 1978 yılından günümüze kadar gelişen tüp bebek uygulamarı her sene daha da olumlu sonuçlar doğurdu. Günümüzde tüp bebek tedavisine başvuran çiftlerin başarılı olma olasılığı yüzde 95 seviyelerinde. Bunda ilk günden günümüze kadar yürütülen süreçte tedavinin geliştirilmesinin çok büyük etkisi bulunmakta. ERA testi de geliştirilen bir başka tüp bebek tedavilerinden. ERA testi, ana rahminin embriyoyu kabul edeceği en uygun zamanın tespitini belirleyen çok ileri düzeyli moleküler biyoloji tabanlı bir tes yöntemidir. ERA testi sayesinde eskiden görülme şansı olmayan rahim üzerinde faaliyet gösteren 238 farklı gen üzerine analiz yapabilme olanağına ve rahmin embriyo nakli için uygun olup olmadığı imkanına erişildi. Böylelikle tüp bebek tedavisinde, rahimin embriyoyu ne zaman kabul edip etmeyeceği bilgisine erişildi.
IMSI yöntemi
Eskiden kullanılması imkanı olmayan IMSI yani yüksek optik büyütme ile daha sağlıklı ve kaliteli spermleri seçme yöntemi ile tüp bebek tedavisindeki başarı oranı da arttırıldı. İlk zamanlarda klasik tüp bebek tedavisinde kullanılan mikroenjeksiyon yöntemi sperm hücrelerini seçerken mikroskop altındaki mevut büyüklükleri en fazla 400 ya da 600 kat büyütülerek seçilebilirdi. Bu yöntem ile spermlerdeki anormallik seçilemeyebilir ve tedavi için kalitesiz spermler alınabiilirdi. Bu durum da geçmişteki birçok tedavinin başarısızlık kaynağını oluşturmuştur. Ancak günümüde kullanılan IMSI yöntemi sayesinde, büyütme oranı normalden 10 kat daha arttırılarak 8.000 kata kadar çıkarılmıştır. Bu sayede çok daha iyi ve kaliteli spermler seçilerek tedavide başarı oranı da arttırılmıştır.
Biyopsi ile yapay rahim için uygulaması
Biyopsi yardımı ile yapay rahim için uyulaması da önceden kullanılamayan tekniklerdendi. Bu teknik, özellikle tekrarlayan tüp bebek başarısızlıklarında kullanılır ve çiftler için çocuk sahibi kalmak adına tedavide umut kaynağı olan bölümdür. Biyopsi aracılığı ile rahim içi duvarından endometriyal hücreler toplanır. Bu hücreler son derece gelişmiş labaratuvar ortamında üretilmiş hücrelerdir. Bu hücrelerin yardımı sayesinde tüp bebek tedavisi ile sağlanan embriyoların gelişebilmesi için zengin ve doğal bir besin ortamı yaratılır.
Blastokist transferi
Tüp bebek tedavisi sürecinde kadın rahminde döllenmiş yumurtaların büyük çoğunluğu üçüncü güne kadar ulaşabilmektedir. Geri kalan yüzde 30’luk kısım ancak beşinci güne ulaşabilir ve embiryonun geldiği bu hale blastokist denir. Blastokist transferi ana rahmine yerleştirilen embiryonun tutunmasına yardımcı olmaktadır. Böylelikle anne adayında yüksek oranda gebelik sağlanabilecektir.
En son gelişmiş teknolojiyi barından labaratuvar ortamları
Tüp bebek tedavisinin başarıya ulaşmasında son teknolojik ürünleri barındıran labaratuvarların da etkisi yadsınamaz. Hem tıbbın hem de teknolojinin gelişmesi eskiye oranla tüp bebek tedavisinin yapıldığı labaratuvar koşullarının ortamını da geliştirdi. Geçmiş yıllardaki kısıtlı imkanlara nazaran gelişen teknik alt yapı ve donanımlar sayesinde başarı oranı eskiden düşük olan tüp bebek tedavisi günümüzde başarı oranının yüzde 95’lere kadar çıkmasını sağldı. Labaratuvarın hijyeni, teknik donanımı, uzman doktor kadrosu ve uygulama koşulları en yeterli ve iyi düzeyde olmalıdır. Bunun içinde tüp bebek tedavsine başvuracak çiftlerin bu özellikle karşılayan bir merkeze başvurup tedavilerini olmaları gerekmektedir.