Hem telif ihlali hem de sesli kitap coştu
Türkiye Yayıncılar Birliği tarafından 2 yılda bir düzenlenen ‘Türkiye Yayıncılık Kurultayı’ tamamlandı. Koruma yasasından dağıtıma, okuma kültüründen e-ticarete kadar tüm boyutlarıyla ele alınan yayıncılık sektöründe pandemiyle beraber telif ihlalinin zirveye çıktığı açıklandı. İnternetten ücretsiz bir şekilde kitapların pdf’leri paylaşılırken diğer yandan sesli kitaplara büyük ilgi olduğu belirtildi. Ayrıca, pandemi boyunca en çok klasiklerin okunduğu da ifade edildi.
“Dünya bir kaza geçirdi ve her kazada olduğu gibi hayat bir daha bu kazadan önceki gibi olmayacak.” Bu sözler, önceki gün tamamlanan Türkiye Yayıncılık Kurultayı’nın açılışında konuşan dünyaca ünlü Lübnanlı yazar Amin Maalouf’a ait.
Türkiye Yayıncılar Birliği tarafından 2 yılda bir düzenlenen ve bu yıl 9.’su yapılan Kurultay’ın ana konusu tabii ki pandemiydi. ‘Yayın Dünyasında Yeni Dönem’, ‘Yayıncılıkta Dijital Seçenekler’, ‘Telif Haklarında Olası Gelişmeler’, ‘Kitap Tedarik Zincirinde Yeni Dönem’, ‘Yazılı Kültürü Koruma Yasası İçin Yeni Bir Yol’ ve ‘Okuma Kültürümüz ve Geleceğe Bakış’ başlıklı 6 oturum düzenlendi. Yurt dışından 12, Türkiye’den de 46 olmak üzere 58 konuşmacı şimdiki durumu ve yapılması gerekenleri anlattılar. Yayıncılık sektörüyle alakası olmayan kişilerin de önemli bilgiler edinebileceği bu konuşmaları dinlerken oldukça duygusal ama gerçekçi bir hava vardı.
Çünkü, Maalouf’un dediği gibi, büyük bir kaza geçirdik. Üstelik tüm dünya aynı araçtaydı ve hâlâ da süren bir kaza... Yaralarımızı nasıl iyileştirebileceğimizi bile henüz bilmiyoruz. Ancak, bu süreçte çok büyük iki yol arkadaşımız var. Biri müzik, diğeri de kitaplar.
Çocuk kitaplarında %200 artış
Evlere kapandığımız bu günlerde kitaplara sımsıkı sarıldık. Türkiye Yayıncılar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Kocatürk, bu günlerde özellikle online kitap satışlarının yüzde 100, çocuk kitap satışlarının ise yüzde 200 arttığını söyledi. Kargocular, gerçekten çok zor şartlarda çalışarak yeri geldiğinde bisikletleriyle yeri geldiğinde kaykaylarla siparişleri ulaştırmaya çalıştı.
Peki, bu süreç başka neleri değiştirdi?
Kurultay’dan aldığım bazı notlar şöyle:
-Kurultayı 2 günde toplam 500 kişi takip etti. Videolar Türkiye Yayıncılar Birliği’nin sosyal medya hesaplarından yayınlandı. Tekrar tekrar izlenebilir…
-Uluslararası Yayıncılar Birliği (IPA) Başkanı Hugo Setzer’den Amerikan Yayıncılar Birliği Başkanı Maria A. Pallante’ye kadar yayıncılık sektörünün uluslararası çok önemli isimleri Türkiye hakkında yaptıkları açıklamalarla gerçekten umut verdiler.
-Pandeminin yayıncılar için ilk kriz olmadığı, Black Friday gibi alışveriş yoğunluğunun olduğu günlerin de kriz yarattığı belirtildi. Gerekli altyapı çalışmalarının bir an önce tamamlanması gerektiğinin altı çizildi.
-E-ticaret sitelerinin çok yüksek indirimler yapmalarının yayıncılık sektörüne büyük darbe vurduğu defalarca ifade edildi ama bu konuda çözümün kolay olmayacağı açık.
-Telif haklarında yaşanan ihlallerin bu dönemde kitapların ücretsiz bir şekilde internetten yayınlanmasıyla had safhaya çıktığı vurgulandı. Ve bununla savaşılması gerektiği anlatıldı.
-E-kitabın değil asıl sesli kitap pazarının büyük bir gelişim gösterdiği açıklandı. Koşuşturma içindeki insanlar yolda giderken, evde iş yaparken kitapları da kaçırmamanın yolunu sesli kitapta buldu. Ancak bazı konuşmacılar sesli kitabın maliyetli bir iş olduğundan bahsederken bazıları da aksini savundu. Yatırımcı için burada en önemli konu sanırım kitabı kendimiz okuyor hissini verecek iyi okuyucular bulmakta…
-Pandemi günlerinde en çok klasikler satıldı. Anladığım kadarıyla bugüne kadar bir türlü istediği zamanı ayarlayamayıp klasikleri okuyamayanlar bu süreçte bu alandaki eksiklerini tamamlamaya çalıştı.
-“Kitabevi olmadan yayıncılık test edildi” denildi… Ve başarılı olması kitabevlerinin geleceği için üzücü...
-Sektörün zayıf yanları konuşulurken aklımda kalan bir söz: “Zincirler, en zayıf halkaları kadar güçlüdürler.”
-Küçük yayıncılar kadar büyük yayıncılar da dağıtım konusunda ciddi sıkıntı yaşıyor. Hangi şubede kaç kitaplarının olduğunu kontrol edemiyorlar. Küçük yayıncılar büyüklerin bunu yapabildiğini iddia ederken, büyükler konuya dâhil olup kendilerinin de sorunlar yaşadıklarını anlattılar.
-Satışta çoklu kanallar, kanallar arası geçiş şart. Bu ne demek? Okuyucu, istediği kitabı birçok kanala tek bir yerden ulaşarak alabilmeli. Kitabı alırken yorulmamalı. Yayıncıların web siteleri, sosyal medyaları, satış kanalları birbirine entegre olmalı.
-İlk baskı adetlerinin kritik olduğu belirtildi. Telifler, vergiler, masraflar gibi harcama kalemleri nedeniyle daha detaylı incelenmesi gereken bir konu.
-İadelerin çok maliyetli olduğu ve bu konuda da iyi bir yazılıma ihtiyaç olduğu vurgulandı.
-Merakla beklediğim konuşmalardan biri şair ve yazar Murathan Mungan’ın kapanış konuşmasıydı. Kitaplı bir yazar olarak 40. yılında olan Mungan, biraz şaşırdığım bir konuşma yaptı. Öncelikle sadece virüs salgını olmadığını söyleyen Mungan, “Aynı zamanda cehalet, umarsızlık, kayıtsızlık, zulüm ve şiddet salgını da var” dedi. Fakat bu olumsuz havanın gerçek bir “Her şeye rağmen” ilerleyerek, her zaman daha iyisini yapmaya çalışarak aşılabileceğini söyledi.
-Mungan, “Kitapla ilişkime e-kitabı koyamıyorum” diyerek kendisinin e-kitap konusuna neden mesafeli durduğunu, kitapları okurken, hatta kitap alışverişi yaparken bile neler hissettiğini anlattı. Karşısında dijitalleşme çalışmalarını hızlandıran, yeni yazılımları konuşan yayıncılara, basılı kitabın önemini bir kez daha hatırlatmış oldu. Ayrıca internette çok fazla yanlış bilgi olduğunu da anlattı. Yayıncıların bir görevinin de okur yetiştirmek olduğunu söyleyip, basmayı tercih edecekleri kitaplara buna göre karar vermeleri gerektiğinin altını çizdi.