Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr - Selin Karabulut, namıdiğer 'Aze' çocukluk ve gençlik yıllarını İzmir’de geçirdikten sonra üniversite eğitimi için 19 yaşında Ankara’ya taşındı. Ankara Üniversitesi Sosyoloji bölümünden mezun oldu. Lisans eğitiminin ardından gazetecilik üzerine yüksek lisans yapmak için 2 yıl daha Ankara’da kaldı. Gönül işleri onu İstanbul’a sürükledi ve evlendi. İstanbul’da bir süre özel bir kanalda haber programcılığı yaptı. Hayat ve kariyer yolculuğu devam ederken Selin’in hamile kalması hayatının tüm akışını değiştirdi. Eşi, iş tanımı gereği sık sık şehir dışında bulunmak zorundaydı. O dönemde Selin’in çalıştığı sektör de gecesi gündüzü olmayan, büyük özveri gerektiren bir sektördü. Bu nedenle doğuma yakın işinden ayrıldı. Hamile kalmasıyla birlikte de hayat tarzında doğal olarak büyük değişiklikler oldu. Sabahları üç bardak kahveyle ve ayaküstü atıştırmalıklarla günü geçiren biriyken, bir anda tavukların nerelerde gezdiğini dert edinen bir insana dönüştü. Oğlunun dünyaya gelmesiyle birlikte İstanbul'daki yaşamları daha da içinden çıkılmaz bir hal aldı ve tekrardan İzmir'e taşınma kararı aldılar.
'SABAH YEMEK PİŞEN MUTFAK, AKŞAM LABORATUVARA DÖNÜŞTÜ'
Selin Karabulut'un oğlunun henüz 2 aylıkken yaşadığı sağlık sorunlarından dolayı yalnızca yedikleri değil, cildine kullandığı ürünler konusunda da endişeleri artmaya başladı. “Bu süreçte fark ettiğim ilk şey, kullandığım ürünlerin içeriklerinde yazan maddelerin çoğunu anlamadığım oldu. 9 yıl öncesinden bahsediyorum. O zamanlar özellikle sosyal medyada kozmetik ürünlerin içerikleri hakkında bu kadar bilgi paylaşımı yoktu. Dolayısıyla epey araştırma yapmam gerekti. Araştırma yaptıkça da ilgim daha da arttı” diyen Selin Karabulut şu ifadeleri kullandı:
“Kişisel olarak, araştırma yaparken kendimi kaybetme eğilimim vardır ve her zaman farklı deneyimlere merak duymuşumdur. İçerikleri araştırırken bazı basit ama etkili hazır reçetelerle karşılaşıyordum ve hemen deniyordum. Oğlum 1 yaşına geldiğinde, onu uyuttuktan sonra sabah yemek pişirilen mutfak tezgâhı, akşamları denemelerimi yaptığım bir kozmetik laboratuvarına dönüşüyordu. Yaptıkça, yakın çevrem denedikçe ve beğendikçe benim de hevesim gitgide arttı.”
'3 AY SAÇIMA ŞAMPUAN YA DA SABUN SÜRMEDİM’
Şevki gün geçtikçe artan girişimci kadın, doğallığın ve sadeliğin pek çok alanda ilgi gördüğünü fark ettikçe daha da sağlam adımlarla ilerledi. İşe başladığı ilk dönemler 'no poo' akımı popüler olmuştu. Saçların sabun veya şampuanla yıkanmadığı sadece karbonatlı suyla temizleyip sirkeyle yumuşatıldığı bu akım Selin Karabulut'a o an ilaç gibi gelmişti. Çünkü emzirmekten yıpranmış saçlarıyla ne yapacağımı bilemez haldeydi ve bu yöntemi denemeye karar verdi. "Tam 3 ay boyunca saçlarıma sabun ya da şampuan sürmedim. Şu an bazılarınızın yüzünü buruşturduğunu tahmin edebiliyorum. Ancak gerçekten saçlarım toparlandı. Yine de bir süre sonra köpüğün eksikliğini hissettim, çünkü köpük o temizlik hissinin vazgeçilmezi” diyen Karabulut'un ilk sabun denemesi de bu şekilde ortaya çıktı. Saç için faydalı 7 çeşit yap içeren bir saç sabunu yapmaya karar verdi ve bu ürün şu an en çok sevilen ürünlerinden bir tanesi. İlk denediği saç sabunu reçetesi o günden beri hiç değişmedi.
Böylece mutfağında yaptığı bu ilk denemeler hoşuna gittikçe, çok daha fazlasını merak etmeye başladı. Bitki yağları, suları, tentürler ve bunların birleşimlerinden ortaya çıkan yeni ürünler onu çok heyecanlandırıyordu. Bu heyecanını doğru bir şekilde yönlendirmek için adımlar attı. Öncelikle hazır reçeteleri nasıl uygulayabileceğini öğrenmek için yurt dışı merkezli ama çevrimiçi bir kursu tamamladı. Ancak bu Selin’e yetmedi. Daha fazla hammaddeyi tanımak, farklı yöntemler öğrenmek ve kendi reçetelerini yaratabilmek istedi. "O dönemde kendime üretici demek doğru olmazdı, çünkü her şey daha çok bir hobiydi. Bu amaçla daha kapsamlı bir kurs daha aldım ve hâlen yeni bir eğitimim devam ediyor” dedi.
‘5 YIL BOYUNCA BU BENİM İÇİN SADECE BİR HOBİYDİ’
Doğal kozmetik üreticiliğinin hayatına bir girişim olarak girmediğine dikkat çeken Selin, “Hatta şunu söyleyebilirim ki yaklaşık 5 yıl boyunca sadece bir hobi olarak kaldı. Bazen ilham almak için başarılı girişimcilik hikayelerini okuyorum ya da izliyorum ve Aze’s'in yolculuğunun onlardan çok farklı olduğunu fark ediyorum” diyerek sözlerine şöyle devam etti:
“Yolun nereye gideceğini bilmeden, tamamen kişisel bir merakla başladım. Yeni ürünler yaptıkça ve bunları çevremdeki insanlara ulaştırdıkça, onlar daha fazlasını istemeye başladılar. Bazen gerçekten motivasyonumun düştüğü anlarda, saç sabunu isteyenlere kızdığım bile oldu. Başta ailem olmak üzere, ürünleri düzenli olarak kullanan ve fayda gören bir kitle oluştu. Ailem ve yakın çevrem ürünlere inandıkları için bana çok destek oldular. Ancak destek konusunda özellikle bir kişiden bahsetmeliyim: Eşim. Mutfakta başladığım ilk günden bu yana bu girişime benden daha fazla inandı. O olmasaydı, muhtemelen bu işe cesaret edemezdim.”
'KEŞKE LABORATUVARDAN HİÇ ÇIKMASAM'
‘Bir girişimci olacaksanız, girişimin içindeki iş kollarıyla ilgili en azından o işleri yapan kişileri denetleyebilecek kadar bilgi sahibi olmanız gerekir’ diyen Selin Karabulut, “Kendi alanımdan bir örnekle açıklayayım. İlk bakışta iş tanımı olarak doğal kozmetik üreticisiyim. Doğal kozmetik üretiminde, gerekli eğitimleri aldığımı belirtmiştim. İnternetin sınırsız dünyasından bahsetmiyorum bile. Ancak bunun yanında, kaçınılmaz olan sosyal medya reklamcılığı ve yönetimi, içerik hazırlamak için kullanmam gereken programlar ve finansal işler gibi birçok alanda da bilgi sahibi olmak gerekiyor. Süreç boyunca hep şöyle düşündüm: Keşke laboratuvarımdan hiç çıkmayayım, geri kalan her şeyi bir başkası yapsın. Ancak maalesef, çok fazla sermayeniz yoksa işler böyle yürümüyor. Bu yüzden böyle bir girişim yapmak isteyenlere verebileceğim en önemli tavsiye, gerekli alanlarda bilgi ve donanım sahibi olmaları” tavsiyesinde bulundu.
Kozmetik sektörü çok yoğun ve rekabetin yoğun olduğu bir alan. Girişimcilik söz konusu olduğunda getirdiği kazanç da merak edilen konulardan biri oluyor. Bu sektördeki kazancın oldukça tatmin edici olabilaceğini dile getiren girişimci kadın deneyimlerini şu sözlerle aktardı:
“Kazanç açısından değerlendirirsek, doğal kozmetik üretiminin getirisi sektördeki rekabete rağmen oldukça tatmin edici olabilir. Ancak şunu da unutmamak lazım, kazancın büyük bir kısmı sürdürülebilir kalite ve müşteri memnuniyetine bağlı. Özellikle doğal kozmetik alanında, insanlar kullandıkları ürünlerin etkisini uzun vadede görmek istiyorlar. Bu yüzden güven oluşturmak ve müşterilerinize sürekli olarak kaliteli ürünler sunmak çok önemli. Ayrıca işin sadece üretim tarafı değil, pazarlama, sosyal medya yönetimi ve finansal süreçlerin de kazanca doğrudan etkisi var. Doğru reklam ve etkili bir pazarlama stratejisi olmadan bu sektörde tutunmak zor olabilir.”
‘BEBEĞİM İÇİN HANGİ ÜRÜNÜ KULLANMALIYIM?'
Selin'e sosyal medya üzerinden gelen en sık mesajlardan biri de "Bebeğim için hangi ürünleri kullanmalıyım?" sorusu oluyor. “Hem bir anne olarak kendi uyguladığım hem de bir üretici olarak önerdiğim en önemli şey, özellikle bebeğin ilk bir yılı boyunca cildini temizlemek için sadece su kullanmaktır. Sonrasında ise doğal içerikli ürünlere yönelmek, özellikle bebek cildine uygun doğal yağlar kullanmak büyük önem taşıyor” diyen Selin Karabulut, bebeklerin cildinin, dış dünyaya uyum sağlarken oldukça hassas olduğuna dikkat çekiyor.
Bebeklerin bu dönemde kimyasal içerikli ürünlerden uzak durmasının çok önemli olduğuna değinen Selin'in işinin en sevdiğim yanlarından biri de her coğrafyadan ve her sosyo-ekonomik düzeyden insanlarla birebir iletişim kurabilmesi:
“Bir kadın bana kocasının banyodan sonra kullandığı lifin sürekli kirli göründüğünden şikayet etmişti. Bir süre kocasını takip etmiş, 'Benim kocam bu kadar kirli olamaz, neden temizlenmiyor?' diye üzülmüş. Sonradan anlaşılıyor ki, bizim çok sevilen aktif kömür sabunumuzu vücut sabunu olarak kullanıyormuş. Aktif kömür sabunu aslında yüz sabunu olarak tercih ediliyor ama kocası bunu lifle birlikte tüm vücudunda kullanmış. Sonuçta da kömür sabununun doğal kalıntıları lifte kalmış. Kadın, 'Vay efendim sen benim aktif kömür sabunumu nasıl böyle kullanırsın?' diye kocasıyla kavga etmiş. Neyse ki kocasına bir vücut sabunu hediye ederek olayı tatlıya bağladık. Doğal kozmetik üreticisiyim ama arada Güzin Ablalık da yapıyorum.”
‘ÇEVREMDEN TEPKİ ALACAK KADAR DETAYLI YOL GÖSTERİYORUM’
Bir kadın girişimci olarak Selin Karabulut'un diğer tavsiyesi de kişinin meraklı olması. "Her şeyin peşine düşün, soru sormaktan hiç çekinmeyin. 'Bu soruyu sorsam ayıp olur mu?' diye düşünmeyin, çünkü her soru sizi biraz daha ileri götürecektir. Zaman zaman iş kurmak isteyen kadınlar bana mesaj atıyor ve ben de çevremden tepki alacak kadar detaylı bir şekilde yol göstermeye çalışıyorum. Çünkü bilginizi paylaşmaktan kaçınmamak çok önemli” diyen girişimci Karabulut sözlerini şöyle noktaladı:
“Küçük büyük demeden işinize yarayacak her türlü eğitimi kovalamak çok değerli. Bir seminer mi var, girin. Online bir kurs mu gördünüz, kaydolun. Çünkü hiç beklemediğiniz bir anda, o eğitimlerde öğrendikleriniz hayat kurtarıcı olabilir. Kendinizi sürekli geliştirmek girişimciliğin olmazsa olmazı. Umutsuzluğa kapılmayın. Bazen işler sarpa saracak ve kendinizi 'Niye bu işe girdim ki?' diye sorgularken bulacaksınız. İşte o an bir nefes alın, biraz durun ve tekrar devam edin. Pes etmenin de bir seçenek olduğunu unutmayın.”