Kerem Küçükgürel’in 8 yıl önce kurduğu ve 3 yıl açık kalan kısa sürede iki şubede servis vermeye başlayan; dönemin organik bistrosu; Sivuple bir dönüşümün öyküsü olarak tarifleniyor. İncekiler'in kurucusu, Yazar Nazlı Pişkin ve akademik duyarlılığı olan herkesin yakından tanıdığı Erkan Kıyıcıoğlu, süregelen dostluklarını ve iş birliklerini bu kitapta şekillendirmişler. Kitabın harika görselleriyse, fotoğraf sanatçısı Ilgın Akarsu imzasıyla... Nüktedan ismiyle Sivuple yanlış mı yazıldı vb. diye düşünülürken, ‘Lütfederseniz, beğenirseniz gelirsiniz’ gibi anlamlanıyor. Frankofon’ların özellikle çok iyi bildikleri bu nüans, birçok Türkçe tiyatro repliğinde olması gerektiği gibi Silvuple olarak değil, kitabın ismi gibi Sivuple şeklinde geçiyor...
- Üç arkadaş bir araya gelerek harika bir yemek kitabına imza attınız. Tüm yazarları biraz tanımak isterim…
Üçümüz de tarif etmeyi cok seven insanlarız. Hepimiz farklı zamanlarda birbirimizin hayatını şekillendirdik. Erkan Kıyıcıoğlu, Sivuple Bistro'nun kuruluş tariflerinden önemli bir parçası, aklımızdaki her şeye hakim.. Nazlı ise hem yemek yazarlığında muazzam donanımı, İncekiler’deki harika deneyimlerini anlatmama gerek yok, tüm şehir onu tanıyor. İnsanları muazzam inançlar peşinde bir masaya topluyor. Bense uzun süredir, vegan yaşama temelimi güçlendirmeye çalışıyorum, yemek satmaktan artık çok rahatsız olduğum için sokak hayvanları için alınan mama karşılığı davet yemekleri yapıyorum.
- ‘Sivuple’ adını verdiğiniz kitaptan bahseder misiniz?
Kitap baz olarak hamur işleri, kiler, kahvaltılık, salata, çorba, yemek ve tatlılardan oluşuyor. Hamur işleri ve kiler kısmında ön çalışma ve süreçleri çözdük, mümkün mertebe mutfağınızda dayanıklı ambalajsız stoklar üretmek istedik. Vegan kahvaltı imkansız diyenler için harika 10 tarif var. Salata ve çorbalarda, ezberbozan kombinlerin tadını çıkarmanızı arzuluyoruz. Ana yemeklerde yerel kültürümüzün zenginliği fark etmenizi, bitkisel sütün mükemmel aromasıyla şekillenen harika tatlılarla şımarmanızı istiyoruz.
- Kitap tamamen vegan tariflerden oluşuyor. Vegan kültür, dünyada ve Türkiye’de nasıl gelişiyor?
Dünya muazzam bir değişim geçiriyor. Ezber bozuluyor. İletişim değişiyor, mobil iletişim ve dijital çevirmenlerle dünyanın en uçlarında insanlar birbiriyle konuşuyor. Muazzam bir kolektif bir bilinç ortaya çıkıyor. O kadar çok hata yaptık ki, bu değişimi üretmek zorundaydık. Sera gazı, su kaynaklarının kötü kullanımı, atık ve dönüşümdeki başarısızlığımız; hatalarımızı kapatmak için daha büyük hatalar yaptık. Çok basit bir bez çanta ile bile dünya kadar şeyi çözebilecekken, uyuştuk. Şu anki mutfak kültürü sadece ezber bir damak, vegan kültür endüstriyel benzetme, tadını kopyalama amacında... Ama asıl mesele ezberin silinmesi, damaklarımızı ahenklendirecek bitkisel dünyaya teslim olmamız.
- Aslında yazarlardan bir tek Kerem vegan besleniyor, en azından şimdilik...
Vegan pratiğimi beş yıldır, sürdürüyorum uyku kalitem ve düşünce kabiliyetimdeki olumlu etkilerini görüyorum. Ayrıca kolay sindirilebilen bakliyat ve sebzelerle hayat çok lezzetli, ilham verici... Vegan klişelerinden ‘bitkinin canı yok mu?’ derseniz, omuriliği olmayan canlıları doğru olgunlukta kopardığınız sürece hayatta kalabiliyor. Koparmak yerine kendiliğinden düşmesini de bekleyebilirsiniz. Ben genelde öyle yapıyorum. Pazarda her şeyin en kötüsünü almaktan çekinmiyorum(onların hangi kritere göre kötü olduğunu bilmiyorum aslında) çürük domatesten lezzet alabilirim. Yemek ile beslenmek arasındaki önemli bir çizgiyi kavradığım günlerdeyim. O sebeple de ikinci kitabın eskizleri çıkmaya başladı.
- Kitabınız, yayınevsiz olarak çıktı ve sadece web sitesinden ulaşabiliyoruz sanırım.
Evet, geliri himaye edilen ve kurtarılmış sokak hayvanları ve gelecekte planlanan kurtarılmış kanatlı hayvanlar projesi için kullanılacağı için yayınevsiz, web sitesinden satışa açık şekilde planlandı.