Eskiden kurulan aile sofraları azaldı. Yeterince spor yapmıyor, lifli beslenmiyoruz. İnsan vücudu yemek ve oturmak üzere kurgulanmadı. Karşımızdaki problem, gerçek bir bağımlılık problemi. Şimdi hepimiz, 3 sezonluk dizilerle koltuğa kilitlenmekten nasıl kurtulacağımızı düşünmeliyiz. TheLifeCo Wellbeing Bodrum’dan Dr. Bedrettin Ulusoy, özellikle pandemi döneminde nasıl beslenmemiz gerektiği konusunda dikkat çekici bilgiler verdi.
- Malum, pandemiyi hala yaşıyoruz. İnsanlar neredeyse 1 yıl boyunca evdeydi. Hareketsizlik, kilo alımı, sağlıksız abur cubur derken dengeler şaştı? Ne yapılmalı?
Modern hayat zaten bu açıdan problemliydi, pandemi bunu daha da yoğunlaştırdı. İnsanoğlunun biyolojisi sürekli oturmak ve yemek üzerine kurulmamıştır ve doğa hiçbir zaman istediğiniz yemeği ısmarlayacağınız bir restoran olmamıştır. Olabildiğince gerçek ve bitkisel besinlerle beslenmeye çalışmalı, haftada en az 4 gün en az 45 dakika ve en az orta yoğunlukta egzersiz yapmalı, 7.5 saat civarında uyumalı, gece mavi ışıktan (ekran ışıklarından) kendimizi korumalı, hem kendimizle hem başkalarıyla daha anlayışa, sevgiye dayanan ilişkiler geliştirmeye çalışmalıyız.
Tüm bunların faydasını bilimsel bulgular da açıkça destekliyor. Örneğin 3000 kadar sağlık çalışanının katıldığı bir çalışmada ağırlıklı bitkisel beslenmenin ağır COVID-19 riskini yüzde 70 azalttığı bulunmuş. Danimarka’daki bir çalışmada haftada 1.5-2.5 saat hafif koşunun hayata sağlıklı 6 yıl ekleyebileceği görülmüş. Uzun yaşayan toplumların en temel özelliklerinden biri de sosyal dayanışma duygusunun yoğun olması.
- Lif alımı konusunda ciddi sıkıntılar var. Sizce insanlar her gün sebze pişiremiyorsa bile neleri hayatına eklemeli?
Tek lif kaynağı sebzeler değildir. Bakliyat, tam tahıl, çekirdekler ve kuru yemişler, meyveler de yoğun lif içerir. Lif sadece kabızlık için bir çözüm değildir. Lifli gıdalar yararlı bakterileri beslerler, kalp hastalıklarına ve barsak kanserine karşı korurlar, duygularımızı, hormonlarımızı, bağışıklığımızı ve giderek tüm vücut fonksiyonlarını etkilerler.
İnsan bağırsağı tam etçillerle tam otçulların yelpazesinde otçullara daha yakın bir yerdedir. Alt çenemizin sağa sola hareketini gerçek etçillerde göremeyiz. Bu hareket daha çok lifli gıdaları tüketen canlılar içindir. Büyük ön dişlerimizin, çok atletik bir vücut yapısının ve pençelerin yokluğu da bunun diğer göstergeleridir. Öncelikle diğer lif kaynaklarına yönelebiliriz. Tüm bunlara rağmen yeterince lif alamadığınızı düşünüyorsanız beslenmenize örneğin kaktüsten elde edilen fisilyum gibi lifler ekleyebilirsiniz.
- Sizce kaybettiğimiz ananevi alışkanlıklardan hangilerini geri getirmeliyiz?
İnsanoğlu binlerce yıl boyunca küçük ve yakın topluluklar içinde, en az birkaç kuşak bir arada yaşadı. Değerlerini, yaşam şeklini, alışkanlıklarını, kişiliğini hep bunun üzerine kurdu. Son 100 yıl kadarlık sürede ise insanların daha atomize olmaya başladıklarını, milyonlar içinde yalnızlaştıklarını görüyoruz. Yalnızlık depresyondan Alzheimer hastalığına ve kalp krizine kadar pek çok hastalığı tetikleyebiliyor. Baş döndürücü teknolojik gelişmeler de yangına körükle gidiyor.
Geçenlerde bir gazete haberinde eski bir televizyon yıldızının evinde öldükten 1 yıl sonra bulunduğu yazıyordu. Açık kalan bilgisayarındaki yaklaşık 16.000 facebook mesajı yalnızlığını, yalnız ölmesini ve hatta ölümünün ancak 1 yıl sonra fark edilmesini engelleyemedi. Ayrıca bu gelişmeler kuşaklar arası farklılıkları da inanılmaz boyutlara çıkarıyor. Sağlıklı bir beden için sağlıklı bir kafa yapısının şart olduğunu düşünürsek modern hayatın getirdiği bu sorunlara da bireysel ve toplumsal çözümler üretmeye çalışmamız gerektiği anlaşılır.
- 30'lu yaşlarda, 40'lı yaşlarda, 50’li yaşlar ve sonrasında özellikle dikkat edilmesi gereken neler var?
Yaşla beraber metabolizmamız yavaşlar, yağ oranımız artma ve kas oranımız azalma eğilimi gösterir. Karın yağlanması pek çok hastalığa davetiye çıkarır. Hareketsizlik, kötü beslenme, stres, çevre kirliliği, psikolojik sıkıntılar vs. derken yaşlanma süreci hızlanır ve biz doğanın bize verdiği süreyi kısaltırız. Ama vücudun kendini onarma ve yenileme potansiyeli de vardır. Ortaya çıkan kimi sağlık sorunlarının da etkisiyle genellikle bu yaşlardaki insanların bir kısmı nasıl daha sağlıklı yaşayabiliriz sorusunu kendilerine sormaya başlarlar. Bu yaşlarda kilo vermek zorlaştığı için bu konuda özellikle dikkatli olmak gerekir.
Gerçek ve olabildiğince işlenmemiş gıdalarla beslenmek, haftada en az 3-4 kez spor yapmak, haftada birkaç gün kalori alımını çok düşük düzeyde tutmak faydalı olabilir.
- Geçen gün bentoni kil sıvısı, spiriluna ve lifli içecekler konusunda konuşan bir grubun içindeydim. Bunlar nedir? Neden hayatımıza girmeli?
Bunlar doğal ve bazı sağlık yararı olan ürünlerdir. Lifli içecekler, özellikle beslenme yoluyla yetersiz lif alımı olan kişiler için iyi bir alternatif olarak düşünülebilir. Lif daha önce de açıkladığımız gibi insan sindirim sisteminin temel ihtiyaçlarından birisidir. Bentonit ise toksinleri absorbe edebilen bir tür kildir. Dolayısıyla bentoniti bir besin olarak düşünmemek gerekir. Bentonit daha çok özel arınma ve detoks ihtiyacı için kullanılmalıdır. Diyetisyen/doktor gözetiminde veya danışmanlığında kullanılmasını tavsiye edebiliriz.
Spirulina ise yüzde 60’a kadar protein içeren ve çok zengin bir besin ve antioksiidan, mineral içeriğine sahip olan bir besindir. Protein oranı etten bile yüksektir. Ama kalitelisini seçmek çok önemlidir, çünkü düşük kaliteli spirulina ürünlerinin içinde deniz kabukları, ağır metaller ve nörotoksinler bulunabilmektedir.
- Kadınlar özellikle menopoz sonrası korkulan bir döneme giriyor? Sizce o dönemin beslenme farklılığı ne olmalı ki, hayat kalitesi değişmesin?
Kemiklerin ve kasların sağlam tutulması şart. Doğal ve ağırlıklı olarak bitkisel beslenmek hormonların dengesinin korunmasında faydalı. Mantar, brokoli, bakliyat, sarımsak, ıspanak, kök sebzeler gibi besinler bu açıdan özellikle ön plana çıkıyor.
Bu dönem tohumlardan (örn. keten tohumu) daha fazla istifade edilmesi gereken bir dönem. Ayrıca olabildiğince güneşin faydalarından da yararlanmak gerekir. Özellikle zıplamalı ve ağırlık kaldırmalı egzersizler kadınlar için çok çok önemli. Vegan ya da vejetaryen değilseniz, hayvansal protein tüketimini özenle seçerek ve abartmadan gerçekleştirmelisiniz. Sütle ilgili çok olumsuz çalışmalar var ne yazık ki. İsveç Süt çalışması (Swedish Milk Study) bunun için iyi bir örnek. Organik fermente ev yapımı süt ürünleri (kefir, yoğurt) iyi bir alternatif olabilir. Harvard Red Meat Study adındaki çalışmaya göre de kırmızı et için güvenli sınır haftada bir.
- Gençler arasında abur cubur çok yaygın. Bu kadar abur cubur onlara neler yapacak? Ailelerere öneriniz var mı?
Bu çok büyük bir sorun. Abur cubur özellikle bağımlılığa yol açacak kokularla, tatlandırıcılarla ve katkı maddeleriyle üretildiği için karşımızdaki problem gerçek bir bağımlılık problemi. Bildiğiniz gibi bağımlılıkların tedavisi de hiç kolay değildir.
Çocuk çok küçükse tat alışkanlığını sağlıklı besinlere doğru kaydırmak çok önemli. Daha büyük çocuklarda didişmek yerine bilgi sağlamaya çalışmak ve lezzetli alternatifler üretmeye çalışmak lazım. Örneğin haşlanmış fasulye, suda bekletilerek yumuşatılmış hurmayla püre topları yapıp üzerine toz kakao döktüğünüzde mis gibi lezzetli, ama aynı zamanda da besleyici, proteinli, lifli bir atıştırmalık elde edersiniz.
- Şeker, hipoglisemi, tansiyon, kilo artık daha yaygın bir kitlenin problemi. Sizce neden? Bu halin devamlılığı halinde neler olur?
Bunlara biz metabolik sendrom da diyebiliriz. Karın yağlanması insan dahil tüm memelilerde fazla kalori alımının bir sonucudur. Karın yağlanması, insülin direnci, diyabet, hipertansiyon vs. gibi hastalıklara ilişkilidir. Bu halin devamlılığı yaşam süresini önemli ölçüde kısaltabilir. Tüm yetişkinlere haftada iki kez akşam yemeğini atlamalarını ya da çok hafif ve erken bir akşam yemeği yemelerini salık veririm başlangıç olarak.