Her 10 kişiden 6’sının aklına cilt denildiğinde ilk gelen yüz bölgesi oluyor... Her 10 kişiden yalnızca 4’ü vücudunu nemlendirdiğini ifade ediyor... Her 10 kişiden 6’sı cilt tipini kendi gözlemiyle belirliyor ve her 10 kişiden yalnızca 2’si cilt tipini öğrenmek için dermatoloğa danışıyor... Tüm bu sonuçlar, Bepanthol SensiDaily için yapılan ‘Türkiye Cilt Farkındalığı Araştırması’nın sonuçları. Daha detaylı bilgiyi, araştırmayı yorumlayan uzman isimlerden Dermatolog Prof. Dr. Emel Öztürk Durmaz’dan aldım.
- Cilt dediğimiz kavram vücudun hangi bölgelerini kapsıyor? Çünkü bizler cildinizi çoğunlukla yüzümüzle sınırlı tutuyoruz...
Cilt aslında tüm vücudu kaplayan ve vücudun en büyük organı olan deri ile eş anlamlı bir kelime. Ancak halk arasında cilt terimi daha ziyade yüz derisini ifade etmekte kullanılıyor. Yapılan araştırma sonucu da gösteriyor ki, cilt tipini tanımlarken yüz cildini tanımlayanların oranı yüzde 64.
- Yapılan araştırmaya göre, her 10 kişiden 9'unun cilt sorunundan duygusal olarak etkilendiği belirtiliyor. Duygusal sorunlar cildi etkiliyor mu? Atopik cildin yarattığı duygusal ve diğer sorunlar nelerdir?
Araştırma, cilt sorunlarının her 10 kişiden 9’unu duygusal olarak olumsuz etkilediğini ve 5’inde sosyalleşmelerinin de önüne geçtiğini gösteriyor. Özellikle atopik veya çok kuru cilde sahip bireyler, cilt tiplerine bağlı fiziksel sorunlar sebebiyle stres, sinir, endişe, özgüvensizlik gibi duygular yaşayabiliyor. Yüzde 74’ü kuruluğa bağlı kaşıntı ve kuruluk ataklarının hayat ve uyku kalitelerini yoğun bir şekilde etkilediğini söylüyor. Gerçekten de atopik cilt hem hasta hem aile için maddi, manevi, fiziksel, sosyal, emosyonel ve psikolojik yük oluşturuyor. Kuruluk ve buna bağlı olarak kaşıntı hayat kalitesini düşürüyor; sosyal ve özel hayattan izolasyona, yalnızlaşmaya, iş yerinden uzak kalmaya, anksiyete ve depresyona yol açıyor. Gece uykusunda kuruluğa bağlı oluşan kaşıntının neden olduğu uykusuzluk, özellikle çocuklarda, gün içinde uyuklamaya, yorgunluğa, büyüme-gelişme geriliğine veya okulda dikkat eksikliğine yol açabiliyor. Yetişkinlerde özellikle ellerini etkileyen atopik cilt yüzde 30 oranında bulunabiliyor ve bu durum iş yerinde maluliyet yaratabiliyor. Öte yandan duygusal sorunlar ve stres kuruluğa bağlı kaşıntıyı artırarak atopik ciltte kuruluk ataklarına, deri bariyeri hasarına ve kuruluk-kaşıntı-kaşıma-infeksiyon kısır döngüsüne neden olabiliyor.
- Türkiye'deki en sık görülen cilt sorunu nedir?
Vücut derisinde en sık görülen cilt sorunu kuruluk ve buna bağlı kaşıntı.
- Cildini ‘çok kuru veya atopik’ olarak tanımlayanların oranı yüzde 6... Sizin klinik deneyimlerinize göre bu durum gerçekten böyle mi yoksa farkındalığımız mı düşük?
Atopi kelimesinin bu kadar az veya yanlış bilinmesi şaşırtıcı ve yanıltıcı çünkü atopik cilt tüm dünyada çocukların yaklaşık yüzde 20’sini, yetişkinlerin ise yüzde 10’unu etkiliyor. Gelişmiş ülkelerde sıklık 1950-2000 yılları arasında 10 kat arttı ve adeta atopi epidemisi oluştu. Buna rağmen halen atopik cilt farkındalığı düşük; halkımız ‘atopi’ terminolojisine aşina değil ve atopik cildin ihtiyaçları konusunda bilgiye sahip değil. Her 4 kişiden 3’ü ‘atopik cilt’ kavramını daha önce duymadığını söylüyor. Bu durum ‘atopik cildi’ olduğunun farkında olmadan ve buna yönelik ne yapacağını bilmeden hayatlarına devam eden insanlar olduğunu gösteriyor.
- Cilt bakımı dendiğinde atopik cilt için yapılması gerekli en önemli rutinler neler olmalı?
Genel olarak atopik cilde sahip kişilerde, derinin kendini nemlendirme ve yağlandırma kapasitesinin hem de deride kaşıntı eşiğinin çok düşük olduğu söylenebilir. Deri bariyerindeki yapısal ve fonksiyonel bozukluk nedeniyle atopik cilt ne içindeki nemi/yağı tutabiliyor, ne de dışarıdan içeriyi zorlayan mikroorganizmalara, tahriş edici veya alerjen maddelere karşı durabiliyor.
Atopik ciltte bir kuruluk-kaşıntı-enfeksiyon-kaşıntı-kuruluk kısır döngüsü bulunuyor ve bu kısır döngüyü kırmanın en kolay yolu deri kuruluğunu azaltan ve deri bariyerini destekleyen nemlendiricilerin kullanımı. Nemlendiriciler atopik cildin optimum desteğinde en temel basamağını oluşturuyorlar, yani doğru nemlendiriciyi kullanmamak atopik cilt bakımı sürecinin başarısızlıkla sonuçlanması anlamına da gelebilir. Nemlendiricilerin her yaşta, tüm vücutta, her daim, bol miktarda kullanımlarını arzu ediyoruz. Günde en az bir, ideal iki kez, tercihen ılık duş veya banyo sonrası 3 dakika içinde nemli cilde uygulanmalarını öneriyoruz.
Derimizin bir de mikrobiyolojik bariyeri var ki sağlıklı, dengeli ve güçlü ise derimizi dış etkenlerden koruyan bir kılıf oluşturuyor. Atopik ciltte maalesef bu mikrobiyolojik bariyer de bozuluyor ve deri dış etkenlerden dolayı zarar görebiliyor. Prebiyotik ve doğal yağlar içeren nemlendiricilerin, bir taşla iki kuş misali, hem deri bariyeri hem de mikrobiyolojik bariyeri destekleyen avantajlı nemlendiriciler olduğunu söyleyebiliriz.
- Türk insanının krem kullanma alışkanlığı var mı?
Halkımızın krem kullanma alışkanlığının sosyoekonomik ve kültürel seviye ile ve deri hastalığı bulunup bulunmamasına göre değiştiği söylenebilir. Halk arasında yağlı cildin nemlendiriciye ihtiyacı olmadığı, nemlendirici kullanımının alışkanlık yaptığı, aşırı hijyenin deri sağlığına faydalı olduğu gibi hurafeler de bulunuyor. Yine aynı araştırmaya göre, her 10 kişiden 4’ü derilerini hiçbir zaman nemlendirmiyor; yani nemlendirici kullanmıyor.
- Artık hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olan sosyal medya özellikle gençlerin kendilerinden dolayısıyla bedenlerinden ve ciltlerinden hoşnutsuz olmalarında ne kadar etkili? Bu konuda sizin değerlendirmeleriniz neler?
Her 10 kişiden 7’si sosyal medya paylaşımlarında nasıl göründüğünü önemsiyor ve her 2 kişiden biri cildi daha pürüzsüz göstermek için filtre kullanıyor. Sosyal medyada, gazetelerde, reklamlarda, basında, televizyonda ‘sanal güzel cilt’ görmek, kişi üzerinde ‘beğenilme arzusunu’ körükleyen bir sosyal baskı yaratabiliyor. Özellikle atopik ciltli kişiler bu nedenle endişe, utanç, mutsuzluk, özgüven eksikliği, içe kapanma, kısıtlanma hissi, tuzak hissi, yargılanma korkusu, umutsuzluk, çaresizlik, stres, öfke, kozmetik kaygı, panik, depresyon ve izolasyon yaşayabiliyorlar. Sosyal medya baskısı özel ilişkilerden kaçınmaya da neden olabiliyor.
Sosyal özgürleşmenin en önemli yolunun sosyal dürüstlük olduğu söylenebilir. Özellikle sosyal medyada etkisi olan ünlü kişilerin filtre, kapatıcı makyaj vb. kullanımından caydırmaları, sosyal aldatmadan kaçınmaları ve dürüstlüğe özendirmeleri önemli. Atopik cildi olan sosyal medya fenomenleri nemlendirici kullanımına vurgu yapabilir ve cilt bakım ritüellerini paylaşabilirler. Ancak para kazanma ve reklam amaçlı, bilimsel etkinliği kanıtlanmamış, güvenilir olmayan ürünlerin/uygulamaların tanıtılması denetlenmeli ve gerekirse engellenmeli.
Unutulmamalı ki, kimse mükemmel değildir. Mükemmeliyetçilik sürdürülmesi zor, ulaşılması imkânsız, kısır döngüye sokan bir yanılgı/yanılsamadır ve bazen narsistik eğilimin bir parçasıdır. Mükemmeliyet arayışı yetersizlik hissi, tatminsizlik, kaygı ve mutsuzluk getirebilir.