Dünyanın farklı şehirlerinden dört üstat, 6-7 Ekim 2018 tarihlerinde İstanbul Artı Sahne’de 450 konuk ile bir araya gelecek. İki gün boyunca sürecek Courage for Change Festivali'nde 'DEĞİŞİM' için ihtiyaç duyduğumuz cesareti yine kendi içimizde bulmanın yolları konuşulacak, workshop'lar, meditasyon ve müzik ile terapi çalışmaları yapılacak. Türkiye’nin ünlü sesi Jehan Barbur da o eşsiz sesiyle ilk defa “mantra”lar söyleyecek.Festivalin yaratıcılarından Recall Healing Türkiye temsilcisi ve regresyon terapisti “Bu zirveye gelerek katılımcılar ‘değişim’ ve ‘dönüşüm’ için o ilk minik ama dev adımı atmış olacaklar. Üzerlerindeki kurban, yaralı, mağdur, şansız kostümlerini sıyırıp çıkaracaklar” diyen Pınar Gogulan sorularımızı yanıtladı.
- Festivalin konsepti "cesaret", çok geniş bir kavram. Neyi vurgulamayı amaçlıyorsunuz?
Tarihte tüm devrimler, tüm çağ atlatan değişimler ‘cesaret’ ateşi ile mümkün hale geldi. Toprakları içten ve dıştan işgal edilmiş ülkemiz ‘cesaretle’ bağımsızlığını ilan etti. İmkansızlık dediğimiz şey aslında cesaret edememek, farklı bir yolu var mı diye araştıramamak, o küçük ama dev adımı atamamak demek.
Kişisel gelişim dediğimiz kavramı ‘bireysel gelişim’ diye değerlendirmek doğru. Bu yolculukta. ne mutlu ki yüzlerce teknik gelişti. Aile dizimi, regresyon, Thetta Healing, Kozmik Enerji, Recall Healing terapisi, Mandala Terapisi, Biorezonans tedavisi ve daha nice kıymetli çalışma.
- Peki bu kadar zengin teknik varken, yüzlerce çalışmaya katılmış insanın hayatında hangi sebeple değişimler olmuyor? Ya da bu kadar kıymetli çalışmanın varlığını bile bile, bir birey hangi sebeple o minik adımı atıp bir danışmana başvurmuyor?
Tüm korkuların yatağı, ölüm korkusudur. Beynimizin birincil amacı bizi hayatta tutmak, bizi tehlikelere karşı uyarmak ve korumaktır. Beyin bizi hayatta tutabilmek için bizi konfor alanında tutmaya bayılır. Dolayısıyla değişimle çok da iyi geçinemez. Konfor alanında kalayım ister, atalarımın kaderlerini bire bir tekrar edeyim ister, yaşamın içinde enteresan döngüler geliştirir ve o döngünün içinde ben hayatta kaldıysam, o döngüyü “güvenilir” olarak kaydedip, aynı döngüyü yani aynı filmi bana tekrar tekrar izletir.
Döngüyü kırmak cesaret ister. O döngüden çıkmak, konfor alanıma sırtımı dönmek, gölgelerimle, kör noktalarımla, sırlarımla yüzleşmek cesaret ister.
Sadece ülkemiz değil, tüm dünya artık çok sıkıldığımız bir plağı tekrar tekrar dinletiyor bize. Kurban psikolojisine girip birbirimizi, politikacıları, dünya liderlerini, komşumuzu, eşimizi, dostumuzu suçluyoruz. Biri bizi gelsin kurtarsın veya değiştirsin diye beklersek, üzgünüm ama plak bir süre sonra kırılır.
Değişim özerklik istiyor! Cesaret istiyor. Bireysel gelişime, değişim ve dönüşüme odaklanmayı gerektiriyor.
- Einstein’ın çok sevdiğim bir sözü vardir. ‘Delilik, sürekli aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemektir!’ Sonuç değişsin, yaşamımız daha da zenginleşsin ve mutluluk ve başarı doğalımız mı olsun istiyoruz?
O halde o kırılma noktası dediğimiz adımı atacağız. Tam bu noktada Courage For Change Festivali oluştu. Saf ve çocuksu bir heyecanla, amatör bir ruhla ellerimizi birleştirdik. Bizim için de bir nevi o cesaret adımını atmaktı. Amacımız sisteme cesaret virüslerini, bağışıklığımızı güçlendirecek tohumları yaymak.
- Sizin kendi cesaret öykünüz nedir?
Baba tarafım Selanik ve Girit göçmeni. Dedem 12 yaşında gelmiş İzmir’e Selanik’ten. Babasını savaşta kaybetmiş 7 yaşında. Anne dedem yine Hasankale’den çıkıp İzmir’e göç etmiş, savaş gazisiymiş, topalmış bir ayağı. Ben iki cesur dedenin torunuyum. Ama bulunduğum noktadan bir zamanların analitik düşünmekten muzdarip sol beyin Pınar’ına baktığımda bir ‘korkak’ görüyorum. Her şeyi bildiğini sanan ama aslında hiç bir şey bilmeyen.
Benim için başarı en iyi üniversiteyi dereceyle bitirip, en dolgun maaşlı ve en köklü bankada üst düzey yönetici olarak çalışmaktı. Oğlum Can Leo’nun doğumu sonrası yaşadığım komplikasyonla tüm inanç sistemim, öğretilmişlikler ve tabularım yıkıldı. Hayatın renkleri değişti.
- Nasıl bir deneyimdi bu?
Doğum sonrası yaşanan komplikasyonla, acil ameliyata girdim. Ağır anestezi verilmiş olmasına rağmen, tüm ameliyatı izledim, doktorun “kaybediyoruz” çığlıkları, “kan bankasını arayın, kan bulunsun” feryatları. Bir noktada nabzım durdu duracakken dışarı koşup bekleyenlere “Rahmi almak zorundayım yoksa kaybediyoruz” demesi… Hepsini an be an yaşadım.
Doğum öncesi her şeye analitik bakan beynim, o ameliyatta nasıl olur da tüm ameliyatı izler, nasıl olur da o ameliyatta etrafta beliren ışık varlıkları görür, ona konuşan sesi duyar diye sorguladı. Beni akıl hastanesine yatırın diye yalvardığımı bilirim eşime. Delirdiğimi düşünmüştüm.
- Ya sonra?
Deliliğe ramak kala o cesaret adımını atmak daha kolay oluyor sanırım. Ama benim iyileşmek istiyorum diye attığım çığlık, ilk aldığım regresyon terapisi, eğitime gitmek için iki evladımı babalarına emanet edip kapıdan çıkıp otobüse binmem, bankadan teklif almama rağmen ‘hayır’ diyebilmem, ve sezgilerimi dinleyerek regresyona sıkı sıkıya tutunmam, ah hele o ilk kabul ettiğim danışan… Hepsi birer cesaret adımıydı.
Kokrmadım mı? Ödüm patladı. Değişiyordum. Yalnızlaşıyordum. Etrafımdaki insanlar benden uzaklaşmaya başladı. O zaman bilmiyordum ki, hayatımdaki misyonlarını tamamladılar ve yenilere yer açtılar. Ama bağımlılıklarımız var, alışkanlıklarımız var. Delirdiğimi düşünenler oldu en kardeş bildiğim dostlarım içinde. O an için beni terk ettiler. Terk edilmeye eyvallah demek de bir cesaret öyküsü. Seneler sonra “Ne biliyorsan bize de öğret” diye yeniden kalbimin kapısını çaldırlar. Onlara ‘hoşgeldin’ demek, işte o cesaretin ta kendisi.
Bu festivale katılarak cesur olmak mümkün olacak mı? Katılımcılar neyi fark edecek?
Bir kere, bu festival Türkiye’de bir ilk. Aslında bu bir ‘bireysel gelişim zirvesi’. Bireysel gelişimin yaşamımızın her anında olduğunu gösteren, kolektif bilince hizmet etmenin yolunun bireysel bilinç seviyemizin artmasından geçtiğini vurgulayan bir zirve.
Uluslararası platformdan işinin ustası isimleri davet ettik. Proje onları da çok heyecanlandırdı. Böylesine bir zirvenin ilk olması, ‘cesaret’ ve ‘değişim’i bir arada aynı sahnede dans ettirme fikri, aynı zamanda topraklarımızın en kıymetlilerinden üstatları da davet edip onların cesaret öykülerine yer vermek. Kapısını çaldığımız herkes bizi kocaman bir kalple ve sevgiyle, heyecanla karşıladı. Çünkü artık herkes üzerimizde eğreti duran kurban psikolojisinden çok sıkıldı. Herkes bir adım atmak, bir şeyler üretmek, güzel bir şeylerin parçası olmak istiyor.
Bir kere, bu zirveye gelerek katılımcılar ‘değişim’ ve ‘dönüşüm’ için o ilk minik ama dev adımı atmış olacaklar. Üzerlerindeki kurban, yaralı, mağdur, şansız kostümlerini sıyırıp çıkaracaklar.
Herkesin içinde dünyayı yerinden oynatacak bir güç var, istisnasız herkesin. Bu güce ulaşmanın yollarını araştıracak ve hiç fark etmedikleri ruhlarının güçlü, cüretkar, sınır tanımaz yönleriyle tanışacaklar.
Muhteşem insanları, anlattıklarını yaşamda kullanma ustalığına bilgeliğine sahip hocalarımızı aynı sahnede görme şansı yakalayacaklar! Hem de İstanbul’da, doğu ve batıya köprü olan, en kutsal coğrafi dünya mabedinde.
- Festivalin konuklarını biraz anlatır mısınız? Bizlere neler anlatacaklar?
Konuklarımız uluslararası platformda alanlarında duayen ve üstat çok değerli isimler. New York Times En Çok Satan Kitaplar listesine girmiş E-Squared kitabının yazarı ve senarist Pam Grout.
European Association of Regression Therapy (EARTh)’nin kurucu başkanı, Regresyon Terapisti ve Yazar, Hans tenDam.Hintli mitoloji uzmanı ve antik Hint yazıtları konusunda üstat, uluslararası konuşmacı Dr. Devdutt Pattnaik. İçsel Çocuk Entegrasyonu ve Regresyon Uzmanlığı konularının dünyaca tanınmış öncülerinden Trisha Caetano.
Hayatında en az bir konuda değişim hayali kuran herkesin davetli olduğu festivalde üstatların yanı sıra Türkiye’nin sanat, edebiyat ve iş dünyasından tanınmış isimler de kendi cesaret hikayelerini anlatarak bireysel gelişimin sadece belli bir grup insanın ilgi alanı değil, yaşamlarımızın her anının bir parçası olduğunun mesajını verecekler.
Aslında kişisel gelişimin, bireysel farkındalığın yüzyıllar önce doğduğu bu topraklarda ilk kez bu kadar kapsamlı bir kişisel gelişim zirvesi düzenlenmiş olacak. Türkiye’nin ünlü sesi Jehan Barbur da o eşsiz sesiyle ilk defa “mantra”lar söyleyecek.
Günlük hayatımızda takım çantamıza koyacağımız basit ama etkili teknikleri öğrenirken, aynı zamanda mandala, müzik terapileri, ve daha nice süpriz etkinlikle renkli ve eğlenceli bir festival hayal ediyoruz.
- Kişisel gelişim kelimesinin son yıllarda çok sık kullanıldığını duyuyoruz. Hatta biraz duyarsızlaştık bu kavrama karşı. Sizin için kişisel gelişim ne ifade ediyor?
Ne yazık ki, bu kavram oldukça kirlendi ülkemizde. Gerçek anlamını yitirdi. Herkes kişisel gelişim uzmanı olmak için bir yarışa girdi. Halbuki kişisel gelişim dediğimiz şey anne karnında başlıyor. Emek emek, özveriyle, istikrarla her gün aynaya bakmayı gerektiriyor
Bireysel gelişim demek daha doğru geliyor bana. Daha naif, daha temiz geliyor kulağa . Bireysel gelişim farkındalıklı yaşamayı gerektiriyor. Benim attığım adım çevremi nasıl etkiliyor, kendimle aram nasıl, çevremle aram nasıl, ruhumla bağlantım nasıl, söylediğim ve hareketlerim ne kadar ahenk içinde?
Yaşam üstadı olmak her gün gönül cilalaması istiyor. Bireysel gelişim aldığım yüzlerce kitabın rafta durduğu gibi durmuyor. Bilgi kirliliğinden korktuğumuz bir dönemdeyiz.
Bireysel gelişim uyanık olmayı gerektiriyor. Ruh, zihin, beden bütünlüğünü gerektiriyor. Akıllı ve erdemli olmaya davet ediyor bizi.
Herkesi affedin, her şey sevgi, her şey çiçek böcek demek değildir kişisel gelişim! Gerçek olmaktır. Hakikatli olmaktır. En önemlisi kendine hakikatli olmaktır.
“Bilmiyorum” diyebilmeyi, ben de insanım, benim de gölgelerim, kör noktalarım var diyebilmeyi bilmektir. Ve o kör noktalarla, gölgelerle, sırlarla yüzleşme cesaretini çocuksu bir heyecanla taşıyabilmektir.
- Bu festivalin devamı olacak mı? Hayalleriniz nereye kadar gidiyor?
‘2018 Courage For Change’ ilk zirvemiz. İlk bebeğimiz! Bu bebeği birlikte büyütmek hayalimiz. Bu bebeğe dünya görüşü kazandırmak önemli. Sınırsızlığını ve sonsuz potansiyelini keşfetmesinde yardımcı olmamız önemli.
2020 Courage For Change London, 2025 Courage For Change Hindistan hedeflerimiz var. Hayal kurarken amatör, çocuksu ruhumuzu korumak bizim ekipçe birbirimize verdiğimiz bir söz.
Bizim de korkularımız var, bizim de her gün birbirimizden öğrendiklerimiz var. Öğrenmenin sonsuz olduğuna inanan bir ekibiz. Bizim de içimizdeki tanrısal güçle ve cesaret ateşiyle kavuşma sürecimiz bu.
İlk zirve çok değerli. Ama biliyoruz ki, bayrağı bir noktada çocuklarımıza ve torunlarımıza devredeceğiz. Biliyorum ki bir gün dünyanın her kilit bölgesinde Courage For Change zirvesi organize edilecek. Her biri yeni bir serüven. Evrenin biliş seviyesine ufacık bir katkımız olursa, ne mutlu bize.
- Siz dünyanın farklı şehirlerinde yaşadınız, eğitimlere gidiyorsunuz ve gözlemleriniz oluyor. Türkiye'de yaşayan insanların cesaret ile ilgili durumlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Herkesi değişim istiyor ama çoğunlukla şikayet etme aşamasında kalıyoruz.
İkinci kitabım Lacivert’te ‘Kurban ve Celladı’ başlıklı bir yazım var. Ülkemizin ve insanın en büyük prangası olan kurban psikolojisinden bolca bahsediyor. Bu konu benim için derin bir konu. Ve yaşam amaçlarımdan biri de kurban psikolojisindeki insanları uyandırmak. Sarsıcı olabiliyor, özellikle canım cicim diyen yumuşak bir terapist beklentisiyle gelenler için.
En fazla beş dakika giyebiliyorlar o kostümü yanımda. Çıplak görüyorum oysa ki ben danışanlarımı. İçlerindeki özü, o özün gücünü görüyorum. Öylesine dev bir potansiteli var ki istisnasız her bir bireyin. Kendimize yapabileceğimiz en büyük kötülük kurban rolünü layıkıyla oynamak.
Courage For Change Festivali’nin hedeflerinden biri de katılımcıları uyandırmak, kendilerini çıplak görmelerini sağlamak, içlerindeki ilahi güçle buluşturmak. Bilinçaltı kutularını sallayarak kurban kırıntılarını temizlemek.
Avrupa’da da Amerika’da da yaşadım. 15 sene İngiltere serüveninde tek bir kurbanla karşılaşmadım. Eğitim, bunun kaynak sebebi. Metroda her yaştan insan, otursun oturmasın bir kitap okuyor. Yaşlısı genci. Pusetinde kitap okutuyor anne bebeğine. Araştırmaya, öğrenmeye, fark etmeye teşvik ediyor. İlk öğrendikleri kelime ‘Lütfen’, ikincisi ‘Teşekkür ederim’. İkisi de en güzel dua bana göre.
Toplum olarak yorulmadık mı birbirimizi suçlamaktan, ayrıştırmaktan, ötekileştirmekten, klavye üzerinden sorumluluğu başka birine yüklemekten, kendimize acımaktan, mucize beklemekten? Ah ah, vah vahlara değiştiremiyoruz, düzeltemeyiz, gelişemeyiz. Sorumluluk almalıyız. Ama işe en önce kendimizden başlamalıyız.
- Recall Healing ve regresyon terapistisiniz. Bu uygulamalar hakkında bilgi verir misiniz?
Regresyon çalışması bir problemin kaynağını araştırır. Kişiyi hastalık veya hastalıklı kısır döngü yaşadığı bir durumun kaynağını yani ilk başladığı anı araştırır. Bu kaynak an anne karnı veya çocukluk travmalarına da dayanabilir, geçmiş hayatlardan da gelebilir.
Recall Healing Terapi Tekniği ise Gilbert Renaud tarafından sentezlenmiş, Dr. Claude Sabbah’nın Total Biyolojisini, Gerard Athias’ın Biopsikojeneoloji ve Fizyolojik Biyolojiyi, ve Dr. Ryke Geerd Hamer’ın Yeni Alman Tıbbı’nı kapsayan bir terapi sistemi.
Aynı zamanda Marc Fréchet, Robert Guinée, Anne Ancelin Schutzenberger, Itzhak Bentov, Paul Dirac; Isabelle Benarous (Master NLP & Bioreprogramming® kurucusu) gibi bir çok değerli duayenin çalışmalarından esinlenerek farklı bakış açılarını ve yorumlarını da kapsar.
Tanı konmuş hastalıkların arkasındaki duygusal travmaları tanımlamak için danışanlara yardımcı olmayı hedeflerken aynı zamanda kişiye sağlığını optimize etmek için rehberlik eden bir sistem.
Recall Healing tekniğini kullanırken, amaçlananlar şöyle sıralanabilir:
Öncelikle, hastalığınız ve beyninizin davranışı ile ilgili derin bir farkındalık yaratmak.
Bu hastalığı sistemim nasıl yarattı? Bu hastalığın bana verdiği mesaj ne? Bu hastalığın sebebi ne? Önce onu iyice anlamanızı sağlarız.
Bilinçaltımızın bizi nasıl etkilediğini anlamak ve içselleştirmek önemlidir.
Ben regresyonu da dahil ediyorum çalışmalarıma. Regreyon ve Recall Healing'i harmanlayarak sunuyorum danışanlarıma. Örneğin, romatoid artrit tanısı konan bir danışanıma iki Recall Healing seansı uyguladım. Regresyona açık bir danışanım olduğu için, “Sen gel biz bir de buna regresyon yapalım” dedim.
Regresyonda da hastalığın ilk başladığı ana, geçmiş hayat bağlantısına bakıyoruz. Örneğin, romatizmanın sebeplerinden biri kaybetme korkusu ve yetersizlik hissidir. Her ikisinin de geçmiş hayat kaynaklı olduğu aşikardı bu danışanımda. Her gün kendi kendisine iğne yapmak zorunda kalırken, kan testleri sonucu son 10 senenin en olumlusuydu. Terapiler sonrası iğneyi tamamen bıraktı.
- İkisini bir arada kullanarak hangi alanlarda iyileşme sağlanabiliyor?
Öncelikle belirtmek isterim ki, her iki teknik de tıbbi tedavilerin yerine geçmez. Mucize ve iyileştirme sözü vermez. Avrupa’nın birçok ülkesinde, tıp doktorlarıyla ortak çalışan Recall Healing ve regresyon auzmanları var. Bana göre en güçlü şifa, hem doğu hem batı tıbbını bir arada sunduğunuzda gerçekleşiyor. Holistik (bütüncül) yaklaşmak başarının anahtarı.
Recall Healing’de biz sizi tıp doktorlarınıza emanet ediyoruz. O bedeninizi rahatlatırken, biz de hastalığın kaynağını araştırıyor ve ruhunuzu bakıma alıyoruz. Kişi hastalığı oluşturan iç çatışmayı keşfettiğinde ve bu çatışmadan, olumsuz duygulardan özgürleştiğinde, işte o an patalojiden de özgürleşiyor.
“Kimlere uygulanabilir?” sorusuna gelince.. Dr. Hamer, kendi fiziksel rahatsızlığından ötürü, odağını hep kanser konusuna vermiştir. Ancak araştırma merkezinde, hemen hemen bir hastalığı incelemiş ve altında yatan duygusal, düşünsel travmalar tespit edilmiştir.
Ancak Recall Healing’e de, Yeni Alman Tıbbı’na da sihirli iksir gibi bakmak yanlış olur. Doğru ve zamanında uygulandığında gerçekten mucize iyileşmeler gözlenebilir. Ama burada anahtar kelime ‘doğru zaman’dır.
- Bir iş birliği çalışması olduğunu vurgulamak da önemli! Nelere iyi gelir?
- Şimdiki hayatında duygusal, bedensel, düşünsel travma yaşamış olanlar
- Korkuları, fobileri olanlar (kedi, köpek, kuş, karanlık, sosyal fobi gibi)
- Kişilerle ilişkilerinde problem yaşayanlar
- Kendini ifade sorunu yaşayanlar
- TSD – Travma sonrası stres bozukluğu
- Hayatında tıkanmışlık, blokaj hissedenler (berekette, iş hayatında, karşı cinsle ilişkisinde tıkanıklık gibi)
- Özgüven eksikliği ve yetersizlik hissedenler
- Tekrarlayan rüya ve kabusları olanlar
- Tanımlanamayan fiziksel semptomları, kronik rahatsızlıkları olanlar
- Borderline tanısı konan kişiler
- Panikatağı olanlar
- Obsesif Kompuslif bozukluk tanısı konan kişiler
- Yeme bozukluğu, obezite problemi olanlar
- Hafif depresyon tanısı konan kişiler
- Öfke problemi olanlar
- Yakın zaman önce yurt dışında farklı gelişen çocuklar ile ilgili bir eğitim verdiniz. Neler anlattınız?
Evet, Amsterdam’da EARTh Dünya Regreston Terapistleri Birliği Kongresinde otizm, öğrenme bozuklukları, davranış bozuklukları, hiperaktivite gibi konulara Recall Healing Terapisi yaklaşımıyla nasıl bakılacağını anlattım. Bunu elbette sevgili üstat Dr. Gilbert Renaud’nun izniyle ve desteğiyle yaptım.
Kendi bireysel gelişim yolculuğumda, çocuklarım hep rehberlik etmiştir. Yaşam amacımın en kıymetli ve özel yüzüdür çocuklar. Recall Healing Uzmanı ve Türkiye temsilcisi olduktan sonra, yüzlerce çocukla tanıştım. İşe kendi çocuklarımdan başladım. Ağır hiperaktivite ve bir tutam da otizmli olan evladıma uyguladım önce, hiperaktivitesi ilk eğitim sonrası bıçak gibi kesilmişti. Otizm konusunda da çok yol kat ettik.
Regresyonu ve Recall Healing’i harmanlayarak uyguladım ve başarı vakalarım oldu. Amsterdam’da terapistlere ve hocalarıma bu şahane sistemi anlatma ve bu sistemi seanslarında, danışanlarına, özellikle çocuklara nasıl uygulayabilirleri hem vaka örnekleri hem de örnek seansla anlatma şansım oldu.
Benim için bir cesaret adımıydı. Düşünsenize, karşınızda eğitmenleriniz ve dünyanın seçkin regresyon uzmanları var. Kendimi uçağa binmemek için nasıl sabote ettim anlatamam size. Ama öyle bir an geldi ki, “Pınar” dedim, “Kendini değil Recall Healing’i anlatacaksın, Yeni Alman Tıbbı’nı anlatacaksın, Dr. Hamer, Dr. Sabbah ve Dr. Renaud’yu onurlandıracaksın. Ama en önemlisi, sen bir kişisin, Gilbert bir kişi. Oradaki tüm terapistlerin kendi ülkelerinde yüzlerce çocuğun kalbine, ruhuna dokunma şansı var! Sen ve korkuların çekilsin aradan.”
İşe yaradı! Ne mutlu bana ki üç ayrı okuldan, Almanya, Hollanda ve Belçika’dan Recall Healing’i kendi okullarındaki terapistlere öğretmek için davet aldım. Şükran doluyum.