‘Otobanda Kaybolanlar’ adlı ilk kitabıyla okurların hafızasında yer edinen Fırat Uran, bu kez ‘Kara Köpek’le okurlarını farklı bir deneyiminle yüzleştiriyor. Bu kez, çocukluk anılarından travmalara, aile yaralarından spiritüelliğe, Rüya Sineması’ndan Kadıköy’e uzanan bir yolculuk bizi bekliyor.
Fırat Uran’ın Sola Unitas Yayınları ile piyasaya çıkan 2’nci kitabı ‘Kara Köpek’in anlatımları sanatçı Ece Cangüden’in illüstrasyonları ile destekleniyor, Duru Ekşioğlu’nun tipografileri ile okuyucuların hayal dünyası şekilleniyor.
- Fırat Uran kimdir biraz kendinizden bahseder misiniz?
Birinci ruhunu yaşayan biriyim. Bir başkasına göre de Dünyalıların bir sözcüsü, onların dilini de bilen, ötekilerin dilinden de anlayan... Bahçeşehir Üniversitesi’nde Hukuk Bölümü(nü bitirdikten sonra avukatlık ruhsatımı alıp Los Angeles’a taşındım. UCLA Üniversitesi’nde film yapımı ve yazarlık üzerine beş tane ‘Extension’ programı bitirdikten sonra bir süre New York’ta yaşadım. Geri döndüğümde İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Fikri Mülkiyet Hukuku üzerine yüksek lisans yapıp mezun oldum. An itibariyle İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Sinema TV yüksek lisansımı bitirmek üzereyim.
- Kitap yazmaya nasıl karar verdiniz? Ne tür duygulardan ilham alıyorsunuz?
Kendimi, tesadüfen David Lynch’in ‘Kayıp Otoban’ filmini çektiği otobanda bulunca... Kimsenin olmadığı bu çöl otobanında arabayı daha önce hiç sürmediğim hızda sürerken kitap yazmaya karar verdim. Bitirmek ise dört sene sürdü. İlham kaynağım aşklar, heyecanlar, travmalar, tutkular, hırslar, takıntılar ve intikamlar. Ben ‘minnoş’ bir yazar değilim. Karanlık şeyleri severim. Arka sokaklardan giderim. Kusurlu insanlardan etkilenirim. Böyle şeyler yazmayı severim.
- İkinci kitabınızın adı, ‘Kara Köpek’... Neden bu ismi kullandınız? Okuyucular kitapta neler bulacak?
Yıllar önce DOT Tiyatrosu’nda ‘Sarı Ay’ adlı bir oyun izlemiştim. Bu oyunda Lee’nin annesinin düzenli aralarla ‘Kara Köpek’ diye adlandırdığı bir duygu yaşadığı söylenmişti. ‘Kara Köpek’ onu ziyarete geldiğinde tek yapmak istediği şey: Yatak odasına girip, kapıyı kilitleyip, perdeyi çekip, içindeki hüzün duygusu geçinceye kadar bazen günlerce bazen aylarca ağlamakmış. Bunu duyduğumda çok etkilenmiştim. Yıllar sonra adını bu hissiyattan alan bir kitap yazmaya karar verdim. ‘Kara Köpek’ hissiyatına sahip olan baş karakter Berk, Kadıköy’de yaşayan ve asla evden çıkmayan bir tip. Bir gün hayat dolu birine gönlünü kaptırır. Batman ve Joker kadar farklı olan bu karakterler, birbirlerini değiştirmek ister. Aralarından biri kazanacaktır ama kim? Sevdiğiniz insanla birlikte olabilmek için nelerden vazgeçebilirsiniz, kontrolü ne kadar bırakabilirsiniz, geçmiş travmalarınız bugünkü ilişkinizi nasıl etkiler gibi soruları cevaplıyor kitap. Kitabın çizimlerini Ece Cangüden yaptı. Kendisi aslında resim ve heykel sanatçısı. Geçtiğimiz sene tuhaf kırmızı heykelleriyle Mamut Art’da yer aldı. Ece, kitabın çizimleri için uzun süre uğraştı. Koyduğumuz her çizimle, metinde anlatılandan farklı birşeyler söylemeyi hedefledik. Kendisine kocaman teşekkürü borç bilirim. Bir de kitabın tipografilerini yapan Duru Ekşioğlu var. Bu tekniği ilk defa ‘Kara Köpek’te denedik. Metnin bazı kısımları Duru’nun yaptığı tipografiler ile vurgulanıp öne çıkartıldı. Böylelikle okuması daha eğlenceli bir hal aldı.
- Yazarlık dışında müzikle de ilgilisiniz, müziğe ilginizden bahsedebilir misiniz?
Yazarlık dışında piyano öğretmenliği yapıyorum. Karantinadan önce sekiz öğrencim vardı. Şu anda geriye kalan bir tanesi ile ‘facetime’ üzerinden online ders yapıyoruz. Klasik müzik, pop rock ve film müzikleri öğretiyorum.
- Gelecek hayallerinizden biraz bahsedebilir misiniz?
İlk hayalim, kitabın İngilizce’ye çevrilip dünyada satışa sunulması. ‘Otobanda Kaybolanlar’ için yapmıştık. ‘Kara Köpek’ için de yapabileceğimize inanıyorum. Karantina bittiğinde tanıtım gecesi yapmayı planlıyoruz. Bu gecenin, kitabın ruhuna uygun olması için Kadıköy’de olmasını istiyorum. Eşi benzeri olmayan defter ve kartpostallar üreten Paperstreet’le ‘Kara Köpek’in çizim ve tipografilerinden defter ve kartpostallar üretmeyi planlıyoruz. ‘Otobanda Kaybolanlar’ kitabımın konsepti altında İstanbul Soho House’da 21 sanatçıyı toplayıp, İpek Özbay’ın küratörlüğünde bir sergi düzenlemiştik. ‘Kara Köpek’ için de farklı bir mekanda mesela Kadıköy Bina’da böyle bir sergi yapmayı planlıyoruz. Bunların dışında, yapımcı Aslı Akdağ ile kitabın film senaryosuna çevrilmesi için çalışmalara başladık. Her şey yolunda giderse, önümüzdeki seneye festivallere gönderecek bir senaryomuz olacak. Son olarak yazdığım iki romanın da tiyatro oyununa çevrilmesini istiyorum. Buradan açık çağrı yapıyorum, ben yaparım diyenler bana ulaşsın, konuşalım!