Müge Ulusoy'dan müstakbel oyuncuya öneriler

Oyuncu Müge Ulusoy, bugüne dek pek çok dizide rol aldı. Bunlar arasında yer alan ‘Kurtlar Vadisi’nde hem ‘Meral’ hem de ‘Asiye’ olmak üzere iki şahane karaktere hayat verdi. Daha sonra pek çok sinema filminde rol aldı. Bunlar arasında Zeki Demirkubuz'un yönettiği ‘Kader’ filmi de vardı. 18. Ankara Uluslararası Film Festivali'nde bu filmdeki rolüyle ‘En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu’ ödülünü aldı.Müge Ulusoy, şimdilerde oyuncu marka medya danışmanlığı yapıyor. Ulusoy’la, oyuncular marka medya danışmanı seçerken nelere dikkat etmeli, Türkiye’de marka medya danışmanlığı sektörü, oyuncuların doğru projeyi seçerken dikkat etmeleri gereken püf noktaları gibi önemli konularda görüşlerini aldım.

Haberin Devamı

Müge Ulusoydan müstakbel oyuncuya öneriler

- Oyunculuğu bıraktıktan sonra kendi şirketinizi kurdunuz, neler yapıyorsunuz?

Bir ürünü, bir insanı ya da bir projeyi kısacası markayı yönetebilmek... O markaların başarılarına ve süregiden iş hayatlarına ortak olmak... Yaptığım işin ana başlıklarını kısaca böyle sıralayabilirim. Sıra dışı özelliklere veya yeteneğe sahip olan ve çok çalışanlar artık belli bir düzeye gelmiş önemli bir kitlesi olmuş ise iyi bir strateji yöneticisine, marka danışmanına ihtiyaç duyar. Türkiye’nin o günkü konjonktürüne bağlı olarak atılması gereken doğru adımlar veya beklenilmesi gereken zamanları iyi tahlil etmek gerekir. Sektörel birikimimin olması ve beni doğru yönlendiren iç sesimi dinlemeyi biliyor olmam da işimde beni farklı kılan özelliklerim. Alanında eğitimli, tecrübeli ve uyum içinde çalışan ekibimizle birlikte bir yandan çalışmalarımızı sürdürüyor, diğer taraftan yeni projeler üretip hayata geçiriyoruz.

- Oyuncu olmak isteyenler adaylar nereden başlamalı nasıl bir yol izlemeli?

En başta, gerçekten oyuncu mu olmak istiyorlar yoksa popüler olup sosyal medyada takipçi sayısı milyonlara ulaşmış, çok para kazanan biri olarak hayal dünyasında yaşamak mı istiyorlar, önce buna içtenlikle karar vermeleri gerekiyor. Çünkü gerçek bir oyuncu olmak hiç kolay değil. Müşfik Kenter, Genco Erkal gibi pek çok ustanın biyografilerini okumalarını, takip etmelerini tavsiye ederim. Anlık popülerlik ile oyunculuğu lütfen karıştırmasınlar. İşte bu idrake vardıktan sonra meşakkatli yolculuk başlıyor demektir. İnsanı keşfetmeyi, gözlemlemeyi, okumayı, sabırla çok ama çok çalışmayı göze almalılar.

Haberin Devamı

- Oyuncu olmak için konservatuar mezunu olmak şart mı? Yoksa özel atölyeler de yeterli midir?

Konservatuvar okumak şart değil elbette. Doğuştan yetenekli, iyi bir gözlem ile çok çalışarak, oyuncu koçlarından yardım alarak oyuncu olunabilir. Ama bahsettiğim şey, 3-5 aylık kurslar değil elbette. Öyle olsaydı konservatuvarlar kapanır kurslar / atölyelerle idare edilirdi. Hepsinin yeri ayrı tutulmalı diye düşünüyorum. Konservatuvar mezunu olmayan ama çok iyi oyuncular da tanıyorum, istisnalar yok değil. Konservatuvarlar özellikle teknik olarak oyuncuyu hazırlar, sanatın diğer dalları ile de buluşturur, oyuncu adayını disipline eder. Konservatuvar eğitimi alıp mezun olduğunuzda yaşıtlarınızdan en az 10 yıl ileride olursunuz. Bunları tabii ki kendimden ve aldığım eğitimden yola çıkarak söylüyorum.

Haberin Devamı

- Oyuncu adaylarının bu süreçte yaptıkları hatalar neler?

Öncelikle çok aceleci olmaları... Kendilerinin farkında olmamaları da ikinci sırada yer alıyor. Kendilerinde neler eksik neler fazla yüzleşmeli ve onarmalılar. Oyunculuk, herkesin bildiği üzere bir usta-çırak ilişkisidir. Bir anda usta olmuş gibi hissetmeleri korkunç bir hata. Ne kadar mütevazı olursanız o kadar gelişir ve büyürsünüz. Oyuncu adaylarına bunu unutmamalarını tavsiye ederim.

Müge Ulusoydan müstakbel oyuncuya öneriler

- Oyuncu olmak için güzellik yakışıklılık da bir kriter mi?

Güzellik ve yakışıklılık avantaj olabilir ama asla kriter değildir. Sonuçta gerçek hayatta da herkes çok güzel veya yakışıklı değil. Oyunculukta her türlü tipe ihtiyaç var. Güzel konuşmak, bakmak, duruş daha önemli. Çok güzel olmayan ama inanılmaz karizması ve ışığı olan oyuncular, üstün oyunculuk performanslarıyla bize çok güzel veya yakışıklı gelir izlediğiniz bir filmde veya tiyatro sahnesinde, öyle değil mi?

- Türk dizi ve sinema sektörünün içinde yıllarca çalıştınız, sizce en büyük sıkıntısı nedir?

Önceki yıllarda, iki dizi Pt1 (Prime time) ve Pt2 olarak arka arkaya yayınlanırdı. Çocukların aileleriyle izleyebileceği programlar, çeşitli yarışmalar veya ‘sitcom’lar vardı. Bu programlardan sonra da dramalar başlardı. Kısacası bir çeşitlilik söz konusuydu. Ülkede örneğin karamsar bir hava hakimse, o zaman seyirciyi umutlandıran projeler yapmanın daha gerekli olduğunu düşünüyorum. İnsanlar saat 20.00’da televizyon başına geçip 00.00’a kadar reklam arası dizi izlemeyi neredeyse bırakmış durumda. Bu da internet platformuna yönelime sebep oldu. Türkiye sadece İstanbul’dan ibaret değil ki! Anadolu’nun şehirlerinden köylerine kadar her yerde televizyon izleniyor. Şunu unutmamalıyız ki, hedefiniz başarıdan ziyade çok para kazanmaya geçerse hiç para kazanamazsınız. Benim daima hedefim, önce işimi iyi yapmak ve başarılı olmaktır. Bu da disiplin ve çalışmakla oluyor. Sinema sektörü son yıllarda yükselen ivme ile seyircisiyle buluşuyor, başarılı pek çok imza var.. Gurur duymamak elde değil elbette.. Kısacası, Türk sinemasına büyük yatırımlar yapılsa eminim dünyada da önemli bir konumda yer alırız..

- Sizin bugünkü başarıya ulaşmanızda neler etkili oldu?

Yapım gereği seçme lüksümün olmasına çok önem veririm. Mesela ortaokul ve lise yıllarımda matematik bölümü öğrencisiydim ama konservatuvar/tiyatro okumayı seçtim. Çünkü her zaman, “Ben istediğim şeyleri istediğim şekilde yapacağım” dedim. Bu özel hayatım için de geçerli tabii. Marka yaratmak veya marka olmak, okunduğu veya yazıldığı gibi kolay sanılmasın. Çok emek gerekiyor, alt yapınızın ve sabrınızın sağlam olması gerekiyor. Daima gelişime açık ve sadece kendiniz ile yarış halinde olmalısınız. İşinize yaramayan duygulardan ve durumlardan uzak durarak hedefinize doğru koşmalısınız. Tüm hava koşullarına rağmen asla durmadan karşınıza çıkan her türlü engeli aşma becerisi gerekiyor. Rüzgarı arkanıza almayı başarırsanız ılık ılık ilerlediğiniz yol muhteşem bir hayat serüvenine dönüşebilir. Burada şans da çok önemli tabii ki.