Moda tutkunu iki üniversite arkadaşı olan Neslişah Aygören ve Duygu Peker Tunçyürek'in bir araya gelerek oluşturdukları bir kolektif kiralama platformu olan Modaloop'te hem ünlü tasarımcıların kıyafetlerine erişebilir hem de kendi gardırobunuzu paylaşarak gelir elde edebilirsiniz. Detaylar, sohbetimizde...
- Öncelikle sizi bir araya getiren ‘Modaloop’ fikri nasıl doğdu?
Duygu: Kendi ihtiyaçlarımız doğrultusunda bir araştırma yaparken, yurtdışındaki yükselen trendleri keşfetmemizle doğdu. Neslişah ile Koç Üniversitesi’nden tanışıyoruz. Fark ettik ki, hem yeni trendleri denemek istiyoruz hem de tasarım ve lüks markalardan giyinmek istiyoruz. Ancak, hem lüks markalara ulaşım artık ekonomik nedenlerle çoğumuz için çok zor, hem de sürdürülebilir modanın etkisiyle fazla tüketimden de kaçınıyoruz. Globaldeki trendleri ve yeni girişimleri araştırırken, kullanıcılar arası ikinci el satış ve kiralama sistemlerinin ne kadar yükselişte olduğunu keşfettik. Bu sistem bizi çok heyecanlandırdı ve modada bir değişim yaratabileceğimizi düşündük. Ve Türkiye’nin ilk kullanıcılar arası, 2. el lüks, kendi kolektif moda kiralama platformumuzu hayata geçirdik.
Neslişah: Motto'muz devasa bir kız kardeşlik gardırobu oluşturarak, paylaşım ekonomisinin ve döngüsel modanın bir parçası olmak. Paylaşmanın ve özellikle 'Pre-loved' akımının Türkiye’de daha çok önemsenmesini istiyoruz.
- Bu kolektif moda kiralama platformunun işlevi nedir? Nasıl çalışıyor?
Neslişah: Platformumuz, gardırobundaki lüks, tasarım ve iyi durumdaki parçaları kiraya vermek isteyenlerle, bu parçaları kiralamak isteyenleri buluşturan bir aracı gibi. Dolayısıyla sistemde hem kıyafet sahipleri var, hem de kiralayanlar var. Biz kullanıcılarımıza 'looper' diyoruz ve özel ve eşsiz bir hizmet sunmak için, looper’ların tüm operasyonel süreçlerini üstleniyoruz. Yani, diyelim ki, siz sistemde ürünlerinizi kiraya vermek istiyorsunuz, bizimle whatsapp hattımız, e-mail adresimiz ya da web sitemizde bulunan form üzerinden iletişime geçiyorsunuz ve yüklemek istediğiniz parçaların görsellerini atıyorsunuz. Size mutlaka 24 saat içerisinde dönüş yapıyoruz. Eğer, ürünleriniz platformda kiraya vermek için uygunsa, evinizden aldırıyor, depomuza çekiyor, fotoğraf çekimini yapıyor, sizin adınıza gardırop oluşturarak sisteme yüklüyoruz. Kuru temizleme, terzi ve kurye gibi süreçleri de biz yönetiyoruz. Tüm bu işlemler karşılığında kiralama başına komisyon alıyoruz. Yani bizim platformumuzda ürün sergilemek ücretsiz. Sizin kazandıkça, biz de kazanıyoruz.
- Sizi diğer kıyafet kiralama platformlarından ayıran en önemli özelliğiniz nedir?
Duygu: Diğerlerinden ayıran en önemli özelliğimiz, kullanıcılar arası bir kiralama sistemine sahip olması. Yani sıfırdan bir satın alım yapmadan, zaten dolaplarda duran parçaları başkalarıyla buluşturuyoruz. Biz sadece aracı konumdayız, kıyafetin asıl sahipleri gardıroplarında öylece duran parçalar üzerinden para kazanıyor. Bu yönüyle de hem paylaşım ekonomisini, hem de döngüsel modayı destekliyor. Bir de, belki Türkiye’de hiç karşılaşmayacak kişilerin, birbirlerinin hikayesine kıyafetler üzerinden ortak olması çok heyecan verici. Örneğin, yıllar önce birinin nişanında giydiği bir elbise, bir başkasının mezuniyet elbisesi olabiliyor. Bu da bizim yaratmak istediğimiz kız kardeşlik dünyasıyla çok iyi bir uyum yakalıyor.
- Kiraladığınız kıyafetlere hangi kriterlere göre platformunuzda yer veriyorsunuz?
Neslişah: Hem global hem de lokallerden oluşan belli bir marka ve tasarımcı listemiz var, her ürünü ve markayı kabul etmiyoruz. Bir de ürünün perakende satış fiyatının 1000 TL ve üstü olması gerekiyor. Trendy, eğlenceli, zamansız ya da 'vintage' ama en önemlisi iyi durumda olan ürünleri sergilemek istiyoruz. İçeriye ürün seçerken de aslında bir markadaki satın almacı gibi hareket ediyoruz, ürün marka listemizde olsa dahi kiralamaya uygun olmadığını düşünüyorsak ya da iyi durumda değilse maalesef kabul edemiyoruz.
- Yerli markalara da yer veriyor musunuz?
Duygu: Elbette, yerli markalar bizim için çok kıymetli. Ülkemizde harika markalar ve tasarımcılar var, onları da mutlaka sisteme dahil ediyoruz. Hatta yerli markaları da dolaplarını açarak, looper olmalarına teşvik etmek istiyoruz. Böylece onlar da, dilerlerse yeni sezon, dilerlerse geçmiş sezon parçalarını kiralama yöntemiyle yeniden değerlendirme ve daha geniş bir kitleye ulaştırma şansı yakalıyorlar. Yani, yerli markalara kapımız her zaman açık.
- Dünyada da bir süredir var olan bu ‘kıyafet kardeşliği’ aynı zamanda sürdürülebilirlik açısından da aynı zamanda bir sosyal sorumluluk projesi olarak değerlendirilebilir mi? Bu konuda sizin görüşleriniz nedir?
Neslişah: Sosyal sorumluluk projesi demek iddialı olur, ama sürdürülebilir modanın bir parçası olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Şöyle düşünün, “daha az satın al, daha çok kirala” diyerek hem tüketimi azaltmaya teşvik ediyoruz, hem de gardıroplarda bekleyen parçaları yeniden döngüye sokarak, onlara değer kazandırıyoruz. Tek bir parça onlarca kez kiralanıp giyiliyor. Bu taz sistemler büyüyüp yayıldıkça üretimin de azalacağını düşünüyoruz. Tekstil maalesef dünyayı en çok kirleten sektörlerden biri, böyle giderse McKinsey raporlarına göre 2030 yılına kadar 2.7 milyar ton karbon emisyonundan sorumlu olacak. O yüzden alışkanlıkların değişmesi gerekiyor. Şu an kesinlikle tamamen sürdürülebiliriz diyemeyiz, ama daha sürdürülebilir olmak için yenilikleri sürekli takip ediyor ve uygulamaya çalışıyoruz. Mesela kutularımız geri dönüştürülebilir materyalden üretildi. Kiralayanlara ise aynı kutuda geri göndermelerini ve kutuyu atmamalarını sıkı sıkı tembih ediyoruz ki, kutumuz da birçok kez kullanılabilsin.