Kenan Doğulu prodüktörlüğündeki ilk albümünün çıkış şarkısı ‘Fragile’ ile dünya listelerine giren genç ve başarılı sanatçı Bade, son teklisi ‘Kendi Kendi Kendime’yi geçtiğimiz günlerde dinleyiciyle buluşturdu. Bade ile müzik hayatının en ince detaylarını konuştuk.
O Ses Çocuklardan Berklee College Of Music’e uzanan bir müzik yolculuğunuz var. Bize biraz bu yolculuktan bahseder misiniz?
Aslında müzik 4-5 yaşlarımdan beri hayatımın merkezindeydi. O Ses Çocuklar’dan sonra sürekli sahnede olmak istediğimi fark ettim. Ortaokul, lise yıllarında hemen hemen her gün okuldan erken çıkıp eve gidip müzik yapıyordum. Dolayısıyla derslerim de pek iyi değildi. Üniversite dönemi yaklaşınca ne okuyacağıma karar vermem gerekti ve ailem müzik okumam konusunda bana destek oldu. Bu yüzden çok şanslı hissediyorum kendimi. Berklee’ye gitmek benim için uzak bir hayaldi çünkü epey iyi bir miktar burs alırsam altından kalkabiliyorduk sadece. Beklediğimden az burs alınca ailemle bir anlaşma yaptık. Okulu 3 seneye indirerek ve yarı zamanlı çalışarak uzak olan hayalimi bir şekilde gerçekleştirdik. Okulda hafta içi İngilizce özel ders veriyordum, bir yandan hafta sonları New York’ta ‘Meyhane’ adlı bir mekanda şarkı söylüyordum. Hem okulda hem de çalıştığım işlerde kendimi ciddi bir kültür karmaşası içinde bulunca, bu durum beni yazmaya itti.
Henüz 22 yaşındasınız ve çok güzel ilerleyen bir kariyeriniz var. Müzik sektöründe başarı merdivenlerini hızla tırmanan genç bir sanatçı olmak nasıl hissettiriyor?
Çok teşekkür ederim! Ne yalan söyleyeyim 22 yaşında Türkiye’de üreten bir birey olarak benim de yaşıtlarım gibi kafamın, duygu dünyamın karıştığı ve gelecek kaygısı duyduğum zamanlarım oluyor. Başarının öznel olduğuna inanıyorum. Benim için başarı, kalbimi açmaktan korkmadığımda ve kendime dürüst olduğumda ürettiklerimin bir getirisi. Anlatmak istediğim çok şey var, dokunmak istediğim çok fazla insan var. Bu durum da tabii beni geleceğe dair inanılmaz heyecanlandırıyor.
Kenan Doğulu ile yollarınız nasıl kesişti?
Yaklaşık 7 sene önce O Ses Çocuklar’a ilk katıldığımda takımımızın vokal koçu olarak hayatıma giren ve sonra da hep iyi ki yollarımız kesişmiş dediğim canım Duygu Soylu’nun Ankara konserinde tanışmıştık. O gece yapılmış son dakika planıyla konsere gitmiştim ve bir şarkı söylemiştim. Kenan Doğulu da tesadüfen ordaymış ve beni izlemiş. ‘Sliding Doors’ filmi gibi aslında hikayenin tamamı… Tanıştığımız günden beri hep bana destek oldu. Pandeminin başlarında ben okuldan arkadaşlarımla zoom üstünden bir albüm yapıyordum. O sıralarda bir kaç şarkıyı da Kenan Doğulu ile paylaştım. Birlikte de bir şeyler yapsak mı acaba derken o albüm rafa kalktı ve biz yepyeni şarkılar yazmaya başladık.
Kendinize has bir müzik tarzınız var. Şarkılarınızda hem Türkçe hem de İngilizceyi bir arada kullanıyorsunuz. Bu fikir nereden geldi?
Dünya genelinde müzik son zamanlarda daha evrensel bir hal aldı. Beste yapmaya başladığımda uzun süre ya İngilizce ya da Türkçe yazdım. Hissettiğim duygu, nerede olduğum, kimi düşünerek söz yazdığıma göre kullandığım dil de kendini seçiyor aslında. Okulda bestecilik ve söz yazarlığı dersleri alırken ister istemez daha çok İngilizce yazmaya alıştım. Büyüdükçe ve daha çok şarkı yazmaya başladıkça belli başlı duyguları Türkçe ifade etme isteği ve ihtiyacı doğdu. Bu dualite içinde kaybolduğum ve kendimi daha keskin bir kalıba koyma ihtiyacı duyduğum zamanlar oluyor ve kimi zaman ürettiklerim birbirini tutmuyor. Bu durumu bir strateji veya kendimi etiketleme ihtiyacı haline getirmektense olabildiğince özgür bir şekilde yazdığım şarkının enerjisini ve ruhunu hissetmeye bakıyorum.
Şarkılarınızı yazarken nelerden ilham alırsınız?
Yaşadıklarım, gözlemlediklerim ve bunların bende oluşturduğu hisler. Söz yazarak başladığım şarkılar genelde bir birikmişlik veya düşüncelerimi aktarma ihtiyacından doğuyor. Beat yaparak veya akorlar üzerinde oluşturduğum şarkılar ise o günkü, hatta o anki enerjimden ve ruh halimden çok etkileniyor.
Şu kişiyle birlikte çalışmayı çok isterim dediğiniz, bir gün mutlaka birlikte düet yapmak istediğiniz bir sanatçı var mı?
Rosalia’yla çalışmak çok isterim. Düet yapmaktan çok şarkı yazma ve production sürecininin bir parçası olmak inanılmaz olurdu. Belki de manifest’lemiş oldum böylece, göreceğiz…
Son olarak yeni şarkınız ‘Farkındayım’ ve EP’niz hakkında neler söylemek istersiniz?
Yaklaşık 2 senedir üstünde çalıştığım 6 şarkılık EP’m ‘Bade’yi 16 Aralık'ta yayınladık sonunda! İnanılmaz heyecanlıyım. Şarkılar baştan sona yaşadığım bir içsel yolculuğun müziğe bürünmüş hali diyebilirim. 6 şarkının üçünü geçtiğimiz sene içerisinde tekli olarak paylaşmıştım, cuma günü de 3 yeni şarkıyla EP’nin tamamlanmış hali geldi. "Farkındayım" için Harun Güler’in yönetmenliğini yaptığı ve inanılmaz keyif alarak çektiğimiz bir klip de var.