Kahve içmeyi seviyoruz. Ama kahvenin yararları ve zararlarıyla ilgili kafamız biraz karışık. Ama en azından bugüne kadar bilinenin aksine zararlı olmadığı kanıtlandı. Hatta Harvard Üniversitesi bilim adamları tarafından oldukça sağlıklı olduğu yönünde araştırma sonuçları elde edildi. Peki, bir fincan kahvenin 40 yıllık hatırı yanı sıra yararlarını da yeniden gözden geçirelim mi?
Kahvenin zararlı olduğuna dair bilgilere artık çok rağbet emmek gerekiyor. Çünkü Harvardlı bilim adamlarının tam 200 bin kişi üzerinde yaptığı araştırmalar sonucunda kahve içenlerin diyabet, yüksek tansiyon ya da depresyon riskinin içmeyenlere göre çok daha düşük olduğu ortaya çıktı. Üstelik kahve içenlerin daha fazla yaşadıkları da belirtiliyor aynı araştırma sonucunda. Bunda da kahvenin içeriğindeki klorojenik, kinin ve magnezyumun etkili olduğu kanıtlanmış. Tabii ki, dozajın da önemi vurgulanıyor. Günde 3 ila 5 fincan kahvenin pozitif etkisi olduğu belirtiliyor. Gelin, bu etkilere hep birlikte göz atalım...
1. Kahve zekayı geliştirmede etkili
Yorgunken bir fincan kahve içtiğinizde, konsantrasyonunuzun arttığını ve daha iyi muhakeme yapabildiğinizi fark edeceksiniz. İngiltere’deki bir araştırma sonucu da bir fincan kahve içen kadınların konsantrasyonlarının ve verimliliklerinin içmeyenlere oranla altı kat daha fazla olduğunu ortaya koyuyor.
2. Kahve güzelleştiriyor...
Ve zayıflatıyor. Kafein metabolizmayı hızlandırdığından, kalori harcamak kolaylaşıyor. Yemek sonrası içilen kahvenin diyeti desteklediği biliniyor. Ayrıca kavrulmamış kahve çekirdeğinin içeriğindeki değerli niasin vitamini cildin nem oranını ve yenilenme sürecini destekliyor.
3. Kahve karaciğerin sağlığı için önemli
Kahve içmek, alkol tüketiminin zararlı etkilerini hafifletiyor. Bilim adamları 125 bin deneğin 22 yıllık dönemde karaciğer fonksiyonlarını takip ettiklerinde, her gün düzenli olarak bir fincan kahve içenlerin siroz riskinin 1/5 oranında azaldığını fark etmişler. Bir başka araştırmada da kahvenin karaciğerin yağlanmasını önlediği ortaya çıkmış.
4. Kahve mutlu ediyor
Harvard Üniversitesi toplum sağlığı bölümünde görevli bilim adamları, kahve içmenin vücudun kendi ürettiği serotonin, dopamin ve noradrenalin üretimini harekete geçirdiği bulunmuş. Kahve içmeyenlerin depresyona girme riski bu durumda içenlere göre 10 kat daha fazla.
5. Kahve Parkinson’a iyi geliyor
Düzenli olarak kahve içenlerin Parkinson hastalığına yakalanma riski azalıyor. American Academy of Neurology’ye göre yapılan araştırmalarda Parkinson hastalarının titremelerinde ve kas sertleşmelerinde azalma gözlenmiş.
6. Kahve stres oranını azaltıyor
Seoul National University’de yapılan araştırmaya göre, kahve içmek rahatlatıyor. Araştırmacılar uzun süre uyutulmayan fareler üzerinde yaptıkları deneylerde, kahve aroması verilen yorgun farelerin beyin proteinlerinde değişiklik gözlenmiş. Yorgun olmalarına rağmen farelerin, bu proteinler sayesinde beyin hücrelerinin stresin zararlarından korunduğu gözlenmiş.
7. Kahve kanser riskini azaltıyor
Serbest radikallerin pek çok hastalığa neden olduklarını biliyoruz. Hücrelerin fonksiyonlarına zarar veriyor ve hatta tümöre neden olabiliyorlar. Antioksidanlar, bu olumsuzları tersine çeviriyor. Serbest radikalleri etkisiz hale getiriyor ve kanser hastalıklarını azaltıyorlar. Pek çok sebze, orman meyveleri ve fındıkta bulunan bu etkili madde kahvede de bol miktarda bulunuyor.
8. Kahve spor yapanların da dostu
Atletler kahvenin çalışma sürelerini artırdığını çok iyi biliyorlar. Özellikle maraton koşucuları, bisiklet kullananlar, boksörler kafeinin kandaki yağ asidini artırarak kaslarda enerjiye dönüştüğünün bilincindeler.
9. Kahve diyabeti önlemede yardımcı
Düzenli kahve tüketmek, diyabet riskini yarı yarıya azaltıyor. American Chemical Society konferansında yapılan açıklamaya göre kahve çekirdeğindeki asitler, vücudun kan basıncının dengelenmesine yardımcı oluyor.
10. Kahve beyin sağlığını destekliyor
University of South Florida bilim adamları, insan beyni üzerinde yaptıkları araştırmada günde belirli miktarda alınan kahvenin Alzheimer hastalığını önlediğini belirtiyorlar. Ancak 65 yaştan sonra bu hastalığın önlenmesi pek mümkün olmuyor.