Bu yıl 6. yılını kutlayan ‘Deniz Kızı Kadın Yelken Kupası’, her geçen yıl daha fazla kadına ulaşmayı hedefliyor. Amacı, yelken tutkusunu yarış heyecanıyla birleştirerek kadınların yelken sporuna olan ilgisini artırmak, kadın yelkenciliğini desteklemek ve yeni sporcular yetişmesine fırsat yaratmak. Arzu Çekirge Paksoy, Diana Misim ve Serap Gökçebay’dan oluşan Organizasyon Komitesi üyelerinden artık gelenekselleşen yarışla ilgili detaylı bilgiler aldım.
- Böyle bir organizasyonu düzenleme fikri nereden aklınıza geldi?
Diana Misim: Yelken sporuna olan ilgimiz sayesinde 2015 yılında, Türkiye’de yat yelkenciliği alanında faaliyet gösteren ve yarışan kadın sporcu oranının az olduğunu gözlemlemiştim. İş dünyasından gelen kişiler olarak kadının doğa ile bütünleşmesini, gücünü, takımdaşlık ruhunu yansıtan bu alanda gelişimin desteklenmesi ve deneyim kazanılması için kadın sporculardan oluşan takımların yarıştığı yelken kupası fikri oluştu. Bu fikri misyon edinen ve en ideal şekilde gerçekleştirmeyi hedef belirleyen üç kadın olarak organizasyon konusunda yola çıktık. Bizler bu noktadan hareketle kadınları yelken sporuna teşvik edecek ve kadın yelkencileri bu alanda destekleyecek kupamızı 2016’dan bu yana gerçekleştirmeye başladık. Çıktığımız bu yolda, yelken eğitimi alan ve yarışlara katılan kadın yelkenci sayısının arttığını görmekten gurur duyuyoruz. Gelişerek büyüyoruz. Hedefimiz uluslararası takımların da dâhil olduğu, katılımın daha da yoğun olduğu yarışlar organize edebilmek.
- Sizce kadın yelkencilerin yelken sporundaki konumu günümüzde nasıl?
Arzu Çekirge Paksoy: Türkiye Yelken Federasyonu’na kayıtlı lisanslı sporcuların çok büyük bir kısmının erkek olduğu ve yalnızca küçük bir azınlığın kadın olduğu biliniyor. Son zamanlarda ise birçok alanda olduğu gibi spor alanında da kadınlar kendilerinden söz ettiriyor. Bu duruma yelken sporu açısından bakıldığında ise kadınların yelken sporuna olan ilgisinin ve katılımının her geçen gün arttığını söyleyebilmek mümkün. Bu noktada biz organizasyonumuzla kurumların ve kadınların ilgisini yelken sporuna çekerek bu alanda kadın sporcu katılımını arttırdık. Böylelikle kurumlar sadece kadınlardan oluşan yelken takımları kurmak için harekete geçerken, katılımcılarımız ise yelken sporunda deneyim elde etme fırsatı kazandı. Biz de elimizden geldiğince bu sürece destek olarak kadınları yelken sporu için cesaretlendirmeye çalışıyoruz.
- Bu yolculuğunuzda sizi en çok motive eden şey neydi?
Diana Misim: Bugüne kadar 40’ı aşkın kadın takımı ile 500’den fazla kadını yelken sporu ile buluşturarak bu alanda pozitif bir etki yarattığımız kanısındayız. Kadın katılımcıların çoğunluğunun yelken sporu ile yeni tanışan kadınlardan oluşması yarattığımız etkinin somut bir göstergesi olarak bizlere motivasyon kaynağı oldu. Bunun yanı sıra yarışlar öncesi ve sonrasında kadın yelkencilerin keyif almalarına, cesaretlerine, sosyal sorumluluk bilinçlerine şahit olmak bu süreçte çalışmalarımızı tutkuyla sürdürmemizde oldukça etkili oldu.
- İlerleyen dönemlerde nasıl gelişmeler bekliyorsunuz?
Serap Gökçebay: Bugüne dek yüzlerce kadın yelkenciye ulaştık. Kurumsal kadın yelken takımlarıyla çıktığımız bu yolda bireysel kadın takımlarının da dâhil olmasıyla her sene daha da büyüyoruz. İlerleyen dönemlerde bu istikrarlı çizgimizi devam ettirerek, yeni kategoriler ve katılımcılar ile çok daha fazla kadına ulaşmayı amaçlıyoruz. İsteğimiz, dünyanın dört bir yanından kadın yarışçıları uluslararası boyuta taşımak.