O, Türkiye'nin tartışmasız en başarılı modacılarından. Onun koleksiyonlarının anlatacakları, söyleyecekleri var. Emre Erdemoğlu'nun bu güzel yolculuğunda biz de O'na ve hikaye tadındaki koleksiyonlarına kulak verdik..
- Emre Erdemoğlu markası nasıl oluştu?
Üniversite de öğrenci olduğum yıllarda markamın oluşumuyla ilgili çalışmalara başladım. Üniversite 3. Sınıfta İtalyada yaptığım defile sonrasında “Most Creative Collection” ödülüne layık görüldüm ve erkek koleksiyonu hazırlamaya başladım. Üniversite biter bitmez özel sektörde markalara danışmanlık yaptım. Bu süreçte kendi markamı kurup üretim yapmaya ve koleksiyonumu uluslararası platformlarda tanıtmaya başladım. Markalaşma sürecinde yurt dışından aldığım danışmanlıklar, attığımız doğru adımlar markamın kısa sürede büyümesine neden oldu. En son 2016 A/W "Pünhan” koleksiyonumuzu Berlin Fashion Week’de sunduk. Bizler için son derece keyifli ve gurur verici bir süreç oldu.
-Tüm hikayeyi başa sarsak, yine aynı yaşamı deneyimleyip moda sektörünü seçmek ister miydiniz?
Tabii ki isterim, hiç düşünmeden. Yaşanan bunca keyifli şey varken...
- Erkek modasında ilerlemeye devam mı? Kadın modası ile ilgili ilerisi için hedefleriniz/ planlarınız var mı?
Erkek koleksiyonlarım bugüne kadar hep mutlu etti beni, koşarak ilerledim. Büyük alkışlar aldım. Kadında da aynı hikayeyle çıktım yoluma... Aynı başarıları elde etmek umuduyla.
- Berlin Fashion Week'de büyük bir sürprizle Emre Erdemoğlu kadınını sundunuz. Tepkiler nasıldı? Erkek giyiminde bu kadar büyük bir ivme yakalamışken, bu radikal değişim sizi korkutmadı mı?
Bu işe ilk kadın koleksiyonuyla başlamıştım. İlk koleksiyonumu İtalya'da sunmuştum. Benim için yeniden kadın koleksiyonu hazırlamak zor olmadı, çok özlemişim, aksine çok büyük bir keyifle hazırladım. Kadın koleksiyonumla ilgili çok keyifli projelerim var. Berlin'in uğuruna inanıyorum. İyi gelecek...
- Yaz koleksiyonunuz "Penquin" alışık olduğumuz tarzının dışında rahatlığı ve renkleriyle dikkatimizi çekiyor, bu değişimde Berlin’in payı var mı?
Aslında benim kış koleksiyonlarım her zaman daha lüks ve parlak tonlardadır. Yaz koleksiyonlarım aksine renkli ve eğlenceli olur. İşin içine baskı ve desen de girince koleksiyon normalin biraz üstünde dinamizm içeriyor. Çıkan sonuç bizleri de heyecanlandırdı. Berlin’den tepkiler oldukça keyifli geldi. Berlin’deki defile sonunda diğer tasarımcıların işlerini inceledim. Bu kadar renkli, cesur styling çalışması yapan olmamıştı. İnsanlar bu yüzden sevdi koleksiyonu. Önümüzdeki sezonlarda da aynı dinamizmi görebilirsiniz.
- Bu sezonda iz bırakacak trendler neler?
Sezonun en önemli trendi 'print’. Bunları cesur renklerle harmanladığınızda ortaya çok dinamik işler çıkıyor. Üzerinde desen olan her şeyi çok seviyorum. Bu sene file üzerine yaptığım baskı desenlerimle aşk yaşıyorum. Bunları parça boya takımlarla kombin ediyorum. Teknolojik kumaşları deriyle birleştirmeyi-kombinlemeyi seviyorum. Özellikle kış koleksiyonumda kullandığım parlak deri parçalarımı sezonun en trend parçası olarak görüyorum.
- Pünhan'in hikayesini paylaşır mısınız?
Pünhan "Sır" anlamına geliyor. Hepimizin yok mudur bir sırrı? Vardır elbet... Benim de var, sizin de var! Sır gibi sakladığımız aşklarımız, acılarımız, mutluluklarımız, anılarımız...
Bu koleksiyonu "Sır" gibi sakladığım birine ithaf ettim...
- Turkish Leather Brands ve Vogue Italya’nın işbirliği altında bir koleksiyon hazırladınız. Bu proje nasıl gelişti?
Vogue dergisi editörleri eşliğinde, Türk derisi ve aksesuarları kullanılarak, sektörümüzün yetkinliklerini temsil eden deri giysi, ayakkabı ve moda aksesuarlarından oluşan bir kapsül koleksiyon hazırladım. Turkish Leather Brands sponsorluğunda hazırladığım koleksiyonumu Vogue Dergisi editörleri eşliğinde çok keyifli bir moda çekimine dönüştürdük. Dergide 8 sayfalık bir kampanya çekimiyle Türkiye'nin dokusunu, ruhunu yansıttık. Floransa'da muhteşem bir davetle koleksiyonumuzun lansmanını gerçekleştirdik... Ardından Milano’daki Lineapelle fuarında Türk derisinden yapılan ürünler moda dünyasının beğenisine sunuldu. Başta Duomo di Milano Katedrali’nin dış cephesi olmak üzere İtalya’daki sokaklarda ve en prestijli vitrinlerde Türk derisini tanıtan afişler ve ürünler sergilenmeye başlandı. İtalyan La Rinascente zincirinin en önemli mağazası olan Milano’daki La Rinascente vitrinlerinin tamamen Türk deri ürünlerine ayrıldı. La Rinascente’nin 8 vitrini “A playful Turkish Leather” konseptiyle tasarlandı. Bu vitrinlerden bir tanesinde benim koleksiyonum sergilendi.
- Sizce moda tarihindeki en şık adam kimdi?
Tüm dünyanın ve bu ülkenin tarihindeki gelmiş geçmiş en şık adamı Mustafa Kemal Atatürk'tür...