Oya Zingal, Almanya’da doğup büyüdü. Türkiye’ye döndükten sonra dedesinin topraklarında, çocukluğundan başlayan kendi zeytin ve zeytinyağı markasını kurma hayaliyle İtalya Toskana’da özel eğitimler aldı. 2017’de Kuzey Ege’de Olivoyage markasını kurdu. Şimdiki hayali ise Geyikli’de başlayan hikayesini Anadolu topraklarında devam ettirmek. Hikayesini Oya hanımdan dinleyelim…
- Sizi kendi markanızı kurmaya iten ne oldu?
Uzun yıllar çalıştığım gayrimenkul sektöründe geçirdiğim yoğun çalışma ortamında sürekli olarak bir gün kendi zeytinlerimi ve zeytinyağlarımı üreteceğimin hayalini kurdum. Ailemin iş durumu nedeniyle Almanya’da doğup büyüdüm. İş yoğunluğum dolayısıyla Türkiye’ye uzun süre gelme imkânı bulamadım. Ancak, Selanik’ten göç ederek Mudanya’ya yerleşen dedemin kendi topladığı ve sıkarak bize gönderdiği zeytin ve zeytinyağından oluşan hediye paketleri ve ailemden dinlediğim hikayeler hem aile bağlarımı pekiştirdi hem de zeytin simgesinde kendini bulan ülke özlemine dönüştü. İş hayatında yeterli olgunluğa ulaştıktan sonra özlemini duyduğum doğaya yönelerek arayışlara başladım.
Tabii ki önceliğim zeytin ve zeytinyağı oldu. En kaliteli üretimi yapabilmek adına, Toskana’ya gittim ve zeytinyağıyla ilgili birçok eğitim aldım. İtalya’daki üretim tekniklerini inceledim. Bütün bu çalışmalar sonucunda çevre ve ortam koşulları, lojistik kolaylıklar ve en önemlisi zeytinlerin kalite ve nefaseti açısından en uygun bölge olarak Çanakkale Ezine’ye bağlı Geyikli’de karar kılarak 200 dönüm zeytinlik satın aldım. Markamın ilk tohumlarını 2017’de Kuzey Ege’de, Geyikli bölgesinde attım. İtalyan tarzı üretimi kendi topraklarımda uygulamaya başladım. Toprağa ve zeytine saygıyla yaklaşım olmazsa olmazım… Hem büyük bir heyecan hem de büyük bir aşk... Egeli ozanların “Seni bana hangi aşklar getirdi?” sözü bunu çok güzel anlatıyor.
- Bu süreçte neler yaşadıklarınızı anlatır mısınız?
Organik tarımın tüm gereklerini yerine getirerek tescilledik ve ‘Organik Tarım Müteşebbis Sertifikası’nı aldık. Türkiye’yi dünyada temsil edecek bir zeytinyağı markası olma hedefindeyiz. Geyikli’den başlayan hikayemizi Anadolu’nun farklı bölgelerinin zeytinleriyle zenginleştirmek için hazırlanıyoruz. Yakın zamanda Anadolu topraklarının farklı zeytinlerinden özgün zeytinyağlarını ürün gamımıza ekleyeceğiz. Bu projenin Anadolu’nun belki de kıymeti yeterince bilinmeyen zeytinlerini ön plana çıkaracak olması beni ayrıca mutlu ediyor.
İlk adımda Mardin Derik zeytinlerinden üreteceğimiz zeytinyağını ürün gamımıza ekleyeceğiz. Mardin Derik zeytini iklim özelliğinden dolayı oldukça lezzetli ve kıymetli bir ürün. Aynı anlayışla, Anadolu’nun farklı bölgelerinin zeytinleriyle hikayemizi zenginleştirmek istiyoruz. Zeytinyağı benim için işten öte bir aşk, bir tutku. Her yıl yeniden filizlenen zeytin ağacının dalları gibi daima umutla ve aşkla yolumuza devam ediyoruz.
- Kadın bir girişimci olarak zorluklar da yaşadınız mı? Bunlar neler?
Bir kadın girişimci olarak, diğer girişimcilerin yaşadığı sorunlardan farklı bir sorunla karşılaşmadım. Ben altından kalkamayacağım hiçbir zorluk olduğuna inanmıyorum. Bu tavırla yaklaşınca sanırım bazı engellemeler baştan elenmiş oluyor. Kadın arkadaşlarıma kendilerine güvenmelerini ve cesur olmalarını tavsiye ediyorum. Biz kadınlar çok daha çalışkan ve çok daha duyarlıyız. Aynı anda birçok işi yapabiliyoruz. Biz istersek her şeyi başarabiliriz. Yeter ki hayallerimizin peşinden gidelim.
- Sizin bir de ‘Mutlu Cuma’ adında bir projeniz var… Ondan da bahseder misiniz?
Her ayın son cuma günü sınırlı üretimi olan ‘nitelikli’ bir yerel ürünle mönüler hazırlıyoruz. Genelde bu ürünleri toplu yemek mönülerinde görmeye alışık olmadığımız ürünlerden seçiyor ve bunu da Anadolu’daki kadın üreticilerden temin ediyoruz. Örneğin, ‘Mutlu Cuma’nın ilk konuğu olan enginarları Urla Kadın Kooperatifi’nden, bir sonraki Karacadağ pirincini Urfa Agro Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi’nden temin ettik. Tabldot yemek hizmeti verdiğimiz kurumsal firmaların çalışanlarına rutinin dışında keyifli bir yemek deneyimi sunarken, mönüdeki ana ürünü temin ettiğimiz kadın üreticilere de destek sağlıyoruz. Pandemi sürecinden oldukça olumsuz etkilenen küçük üreticiler ve tarımsal üretimin en değerli parçalarından kadın kooperatifleri ile bu sıkıntılı süreçte güç birliği yapmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Projemizi, Anadolu’nun bereketli topraklarında yetişen yerel ürünlerle sağlıklı, temiz ve adil gıda prensibiyle üretim yapan kadın kooperatifleri hakkında farkındalık yaratması açısından çok önemsiyorum.