‘Davet Sofraları’… Doğan Solibri’den yayınlanan kitap, mevsimler hatta aylara göre evde arkadaşlara, dostlara verilecek bir davet için menüler sunuyor. Tariflerin yanı sıra masa düzenleri de yer alan kitapta 8 kişilik ve her ay için 10 farklı sebze, meyve ve et yemeklerinden oluşan yemekli davet menüleri bulunuyor. Her mevsimde raflarda yer alan taze sebzelere göre hazırlanan menüler, yemeklerin birbiriyle uyumunun yanı sıra, dengeli beslenme esasları da gözetilerek kaleme alınmış. Tüm menüler; 1 çorba, 4-5 soğuk meze, 1 sıcak meze, 1 ana yemek + yan yemek ve son olarak da tatlı servisi içeriyor.
Ancak kitabın yazarı Pet Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, KEV (Köksal Eğitim Vakfı) Başkanı Zeynep Köksal Yaykıran, bu ikinci kitabıyla aynı zamanda ülkemizde olmayan bir konuya da el atıyor. Kitap, Köksal Eğitim Vakfı’nın başarılı çalışkan öğrencilerine burs fonu oluşturan bir sosyal girişimcilik projesi. Yaykıran, tüm telif hakkını Yönetim Kurulu Başkanı olduğu, Köksal Eğitim Vakfı’nın burs fonuna bağışlıyor. Yani bir kitap satın alarak aynı zamanda onlarca üniversite öğrencisine de fayda sağlıyorsunuz. 2020 yılında Fortune dergisi tarafından Türkiye’nin en güçlü 50 iş kadını arasında gösterilen yazar, iş insanı ve sporcu kimlikleriyle pek çok şapkayı bir arada taşıyan Yaykıran ile iş insanlığı, yemek merakı ve tabii yeni kitabı üzerine konuştuk.
- ‘Davet Sofraları’, ‘Eline Sağlık Anneciğim’den sonra ikinci kitabınız. Yemek kitabı yazan patronlar azdır iş hayatında. Bu kitabı neden yazdınız?
İlk kitabımı Köksal Eğitim Vakfı Başkanlığı’nı devraldıktan sonra yazdım. Esas gayem vakfın bilinirliğini artırmak ve de vakfa kaynak sağlamaktı. Her iki kitabımın geliri ile onlarca üniversite öğrencisinin bursunu karşıladım. İlk kitabımdan sonra yazamaya devam ettim. İkinci kitabı ise evde davet vermenin pek çok insanın alışık olmadığı bir konsept olduğu ve Türkçe literatürde benzer kitap olmadığı düşüncesiyle yazdım. Annem bestekar Pınar Köksal inanılmaz zevkli, güzel, şık sofralar hazırlardı. Yurt dışından taşıdıkları bin bir çeşit takım ile ikramlar yapılırdı. El işi örtüler, el boyaması tabaklarda servis edilen yemekler görüntüleri kadar şık ve lezzetli olurdu. O zamanlar dışarıda yemek davetleri verilmezdi. Misafirler hep evde ağırlanırdı.
Doğduğum evde belki yüzlerce defa uluslararası pek çok heyetin ağırlandığını gördüm. Çocukluğumdan kalan bu alışkanlığımı, sofra adabını, farklı lezzetleri ve yıllar içinde gelişen damak zevkimi de bu kitaba aktarıyorum. Uzun yıllar yurt dışında yaşadım; aynı zamanda gerek iş gerekse turistik amaçlı çıktığım seyahatlerde edindiğim farklı lezzetleri Türkiye’ye uyarlıyorum. Davet sofraları, dostlarla bir araya geldiğimiz, iş görüşmeleri yaptığımız, insanları yakından birebir tanıma imkânı yakaladığımız ortamlar. Hele ki insanları evimizde ağırlıyorsak, bu birliktelikler çok daha sıcak ve mutlu geçiyor. Hiçbir restoran insanın evinin yerini tutmuyor.
- Peki, yemeğe ilginiz nasıl başladı ve bu ilginizi kitaplarla nasıl birleştirdiniz?
Çocukluğumdan beri mutfağa ilgim her zaman çok olmuştur. Ben Bilkent Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği mezunuyum. Üniversitede mutfak, yemek, servis ve gıda sağlığı dersleri aldım. Daha sonra da Londra European Business School ve Webster University’de, sırasıyla, girişimcilik ve işletme master’ları yaptım. Mutfak benim için her zaman hobi alanı, sınırsız yaratıcılık ve aynı zamanda klasik lezzetlerin yaratılma atölyesi. İşte buradan yola çıkarak 2018’de çocuk beslenmesine yönelik yemek kitabı çıkardım. Oğlum katı gıdalara başladığında çocuklar için bir yemek kitabı, kaynak aradım Türkiye’de bulamadım. Mutfakla aram iyi olduğu için kendi tarzımda yiyecekler hazırlamaya başladım çocuklarıma. O dönemde vakıf için de gelir getirecek bir şeyler yapmayı tasarlıyordum. Aklıma çocuklarıma hazırladığım yemekleri kitaplaştırmak geldi. Uzmanlardan destek alarak çalışmaya başladım. Sonra İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıktı kitabım.
- Bir de çok önemli bir vakfın başkanısınız; Köksal Eğitim Vakfı… Vakıf sizin için ne ifade ediyor?
KEV, Pet Holding Yönetim Kurulu Başkanı babam Prof. Dr. Güntekin Köksal tarafından bağımsız, dinamik, şeffaf, güvenilir ve istikrarlı bir kurum olma vizyonuyla kuruldu. KEV başarılı ancak maddi imkanı kısıtlı, çalışkan, güvenilir, dürüst, Atatürkçü düşünce yapısına sahip ve öncü gençleri öğrenim süresince desteklemek misyonuyla çeyrek asırdır yoluna devam eden çok kıymetli bir vakıf. Kurulduğu günden bugüne, binden fazla üniversite öğrencisine burs imkanı tanımış ve çeşitli yardımlarda bulundu. Bursiyerlerine aylık maddi desteğin yanında kültürel ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamak gayesi ile Ankara’nın kültür ve sanat etkinliklerine katılımına, eğitim programları ile sertifika almalarına, yaz dönemlerinde staj yapmalarına ayrıca imkan sunuyor. Bu zamana kadar birçok mühendis, avukat, idareci, hakim, doktor, sanatçı ve iş insanının yetişmesine ön ayak olmuş ve olmaya da devam ediyor. Vakıf çalışmalarım benim için çok büyük bir huzur kaynağı, gelecek nesillere borcum gibi görüyorum. - Son olarak da tutkunuz sporla bitirelim.
- Spora devam mı? Hangi sporları yapıyorsunuz?
Çocukluğumdan beri her zaman spor yaptım. Özellikle açık denizde ve havuzda yüzmek benim kendimi en mutlu ve özgür hissettiğim spor. Açık havada, ormanda koşuyorum, kayak yapmayı seviyorum. Özellikle açık havada yapılan sporlar benim için hayatın stresinden uzaklaşabildiğim anlar olduğu için çok kıymetli. Haftada 4-5 gün spor yapıyorum.