Sahip olduğumuz yeteneklerin farkına varamıyoruz. Farkına varamayınca da bize ait olanı yapamıyor ve sonunda mutsuz oluyoruz. Bu haftaki yazıma sahip olduğu yeteneğin farkına varamayan küçük peri Tinker Bell’in hikâyesi ile başlamak istiyorum;
Periler Kraliçesi, yeni doğan küçük peri Tinker Bell’in yeteneğinin tespit edilmesi için tüm perileri etrafına toplar ve sihirli sopasıyla mantara benzeyen bir platform oluşturur. Platformun üzerinde değişik semboller yer almaktadır. Tinker Bell bu sembollerin önünden yavaş yavaş geçer. Çekiç şeklindeki sembolün önüne geldiğinde bu sembolü önemsemez ve diğerlerine yönelir. Tinker Bell çekiçten uzaklaştıkça, çekiç peşinden gelmektedir. Periler Kraliçesi, peşinden gelen çekiç konusunda Tinker Bell’i uyarır. Tinker Bell çekice dokunur dokunmaz şimdiye kadar kimsenin görmediği parlaklıkta bir ışık demeti Tinker Bell’in etrafını sarar. Bu parlak ışık Thinker’in özel bir yeteneği olduğuna işaret etmektedir. Tinker Bell ise bu durumdan hiç hoşlanmamıştır. Tamirci olmanın sıkıcı olacağını düşünmektedir. Tinker Bell, rüzgâr perisi gibi olmaya çalıştığı bir günde rüzgâr perisinin oyununa gelir ve bahar mevsimi hazırlıklarını tamamen bozulmasına sebep olur. Durumu öğrenen periler kraliçesi mevsimlerden sorumlu baş perileri toplar. Yapacak bir şey yoktur. Bu sene Bahar mevsimi geç gelecektir. Tinker Bell yaptığı hatayı telafi etmek için neler yapabileceğini düşünürken birden Tamirci Perisi olduğu aklına gelir ve hemen işe koyulur. Tinker Bell özel yeteneğini kullanarak 2 gün içinde bahar hazırlıklarının tamamlanmasını sağlayacak yeni aletler yaratır. Ve bu yeni aletler ile bahar mevsimi hazırlıkları tam zamanında tamamlanır. Periler Kraliçesi, Thinker Bell’in diğer perilerle birlikte bahar mevsimini yaratmak üzere dünyaya gitmesine izin verir. Tinker Bell dünyaya gidebildiği için çok mutludur ve tamircilik yeteneğini artik daha çok sevmektedir.
Aslında biz de zaman zaman tıpkı Tinker Bell gibi davranıp özel yeteneğimizi görmezden geliriz. Çünkü aynı yeteneğin herkeste olduğuna inanırız. Kendimizinkiler yerine başkalarının yeteneklerine sahip olmayı isteriz. Bize ait olmayan yeteneklerin gerçekleştireceği hedeflere yöneliriz ki bu hedefler ya gerçekleşmez ya da gerçekleşmeleri zaman alır. Gerçekten mutlu olmak istiyorsak, sahip olduğumuz yetenekleri keşfetmeliyiz. Kendi yeteneklerimizi fark ettikçe kendimizi daha iyi tanırız. Kendimizi tanıdıkça da yaşam su gibi akmaya başlar. Önümüze yeni kapılar açılır. Ancak yeni kapıların açılması, önceki bakış akışımızı bırakmayı gerektirir ki bu da biraz zorlayıcı olabilir. Ancak zorluğun sonunda mutluluk ve özgürlük bizi bekliyor olacaktır. Aslında önemli olan yeni kapıların açılmasına ne kadar hazır olduğumuzdur.
Sevgiler
Arzu ve İsteklerinizi Gerçeğinizi Oluşturur.
www.yourwishisyourreality.com