Bazı kaynaklar insan zihninden her gün 60-70 bin düşünce geçtiğini söylüyor. Ve bu 60-70 bin düşüncenin çoğunluğu da ya olmuş bitmiş ya da henüz gerçekleşmemiş yani gelecekle ilgili. Örneğin; Gelecek ile ilgili olan “ Kimse beni sevmeyecek” düşüncesine bir göz atalım. Bu düşünce sizi nasıl hissettiriyor? “ pek hoş değil” değil mi? Her gün bu şekilde kötü hissettiren bir sürü düşünce zihnimizden geçiyor. Bence bunların hepsinin sorgulanması ve doğru olup olmadıklarını araştırılması gerekiyor. İsterseniz hep birlikte “ Kimse beni sevmeyecek” düşüncesini sorgulayalım. Diyelim ki korktuğunuz başınıza geldi ve çevrenizde hiç dostunuz kalmadı. Yine de sizi seven birileri olacak mıdır? “Evet” olacaktır. Örneğin; anne, babanız ile aranızdaki sevgi bağı öyle mucize bir bağdır ki kötü davranmış olsanız dahi sizi ölünceye kadar seveceklerdir. Size bir şekilde sinirlenip kızabilirler. Ama yine de sizi sevmeye devam ederler. İşte bu yüzden de “Kimse beni sevmeyecek” düşüncesi hiçbir zaman doğru olmayacak bir düşüncedir. (Eminim biraz daha düşündüğünüzde aileniz dışında başka örnekleri de bulabilirsiniz ) Bu düşünceyi sorgulamadığınızda ise ona inanmaya başlayacaksınız ki işte o andan itibaren yaşamınız bu inanca göre şekillenecektir.
Bazen de geçmişteki bir olay sonucunda oluşan düşünceler vardır. Örneğin; bir dostunuz hakkında “Sibel, kalbini açmalı.“ şeklinde bir öngörüde bulunursunuz. Belki de bu düşüncenin oluşmasına sebep olan olaydan sonra Sibel, fikrini değiştirmiş ve kalbini açmaya karar vermiş olabilir. Ama siz ne yaparsınız? Sürekli olarak “Sibel kalbini açmalı” düşüncesini destekleyecek delil ararsınız. Ve sonunda “Algıda seçicilik” mekanizması görevini yerine getirir ve Sibel’in henüz kalbini açamadığı olayları size gösterir. Sibel’le birlikteyken sürekli bu düşüncede kaldığınızda ise Sibel’in, kalbini kapatmaktan başka çaresi kalmayacaktır. Çünkü bilinçli ya da bilinçsiz sizdeki enerjiyi hissedecektir.
Yukarıdaki iki örnek, neyi biliyorsak, nasıl algılıyorsak gerçeğin de ona göre şekillendiğini göstermektedir. Durum böyle olunca zihninizden geçen düşüncelerin yüzde yüz doğru olup olmadığının araştırılması önem kazanıyor. Biliyorum bu yolda ilerlerken karşılaştığımız bazı gerçekler, acılı olabilir, ama olsun; unutmayın ki gerçek olduğu sürece hiçbir zaman yalnız kalmazsınız. Sizi yalnız bırakan, sorgulanmamış, doğruluğu kanıtlanmamış olan düşüncelerdir. Ve bu tarz düşünceler bizi insanlardan ayırır. Bence düşüncelerinizi öyle kendi haline bırakmaya hakkınız yok!
Her Daim Sevgi ve Işıkla