Şefkat sadece ailenizdeki insanlara ya da yakın dostlarınıza şefkat göstermekle sınırlı kalmamalı, diğer insanlara da yakın olmayı kapsamalıdır. Şefkat, diğer insanları kapsamadığı sürece taraf tutmak gibi olur ki bu da şefkatten ziyade ayrımcılık anlamına gelir.
Çoğunlukla acıma hissini şefkat duygusuyla karıştırılır. Gerçek şefkat, diğerinin ihtiyacı olduğu için değil onun acı çekmemesi için hissedilendir. Acı çekmemesini istemek yani şefkat hissetmek daha geniş ve güçlü bir duygudur. İçerisinde saygıyı da barındırır. Halbuki acıdığınızda karşınızdakine saygı duymaktan çok onun gücünü azaltmış olursunuz.
Bazen de diğerlerinin acı çekmemesi için endişeleniriz. Bu durum daha çok bağımlı olmakla ilgilidir. Korku ve şüphe varsa şefkat olmaz. Gerçek şefkat sorumluluk almayı, kararlı olmayı gerektirir ki bu şekilde hem karşınızdakini besler hem de sizi.
Tüm bu bilgileri toparladığımızda illa şefkatin olmasını istiyorsak karşımızdaki insanlara karşı geçmişte kötü ya da iyi nasıl davranmış olsunlar arkadaşça davranmak gerekir. Bunun için de karşımıza çıkan insanları, ne yaptıkları ya da nasıl konuştuklarından bağımsız, yakından tanımaya önem vermeliyiz. Şüphe ve korku içinde olan insanlar iletişim zorluğu çekerler. Çevresinde bir sürü insan olduğu halde kendisini yalnız ve izole edilmiş gibi hissederler. Başkalarına negatif duygular besleyerek sizlerle arkadaşlık etmelerini beklemek yanlış olur. Kısaca şefkat deyip geçmemek lazım.
Sonuç olarak olaylara sadece kendi penceremizden baktığımız sürece aynı toprağı eşeleyip dururuz. Bu da doğru bildiğiniz birçok şeyin yanlış, yanlış bildiklerinizin de doğru çıktığı bir sürü duruma sebep olur. Bunun için de bütünsel bakış açısına sahip olmak çok önemlidir
Her Daim Sevgi ve Işıkla
Sibel KAVUNOĞLU