Güzel ilişkimiz olsun, bol paramız olsun, çok mutlu olacağız diye düşünürüz. Şöyle bir etrafımıza bakar, güzel bir ilişkisi olan ya da bol parası olup da mutsuz olan bir sürü insan olduğunu fark ederiz. Sonra da işin doğrusu nedir diye düşünüp dururuz? Acaba, bizi mutlu edeceğini düşündüğümüz arzularımızdan vaz mı geçsek? Yoksa bunları arzulamaya devam mı etsek?
Bence arzularımızdan vaz geçmemeliyiz. Bizi daha çok geliştirecek, daha ileriye götürecek ve herkese faydalı olacak şeyleri arzulamak güzeldir.
İsterseniz, asıl sıkıntının nerede olduğunu şöyle bir analiz edelim. Güzel ilişkimizin olmasını isteyebiliriz; bunda bir sorun yoktur. Buradaki mutluluğu bozan şey; bir ilişkimiz olduğunda “Kız ya da erkek arkadaşım beni terk eder ise” tarzındaki düşüncelerdir. Çünkü bu düşünceler başladığında korku ortaya çıkar. Korku ortaya çıkınca da tek şey olur. O da “ mutsuzluk”. Kısaca ilişkide bizi mutsuz eden ilişkinin etrafında dolaşan düşünceler yani bakış açımızdır. Ama biz ne yaparız. Asıl suçlunun bizzat endişe ve korkuları yaratan düşüncelerimiz olduğunu aklımıza bile getirmeyiz. İşte bu hal literatürde “cahillik” olarak bilinir. Cahilliğin zeki olup olmamakla ilgisi yoktur. Cahillik bakış açımızın nasıl olduğu ile ilgilidir.
Yoğun zihin, hastalık yapacak şekilde garip düşünceler yaratabilir.“ben yeterli değilim”, “çok şişkoyum”, “çok zayıfım”, “ başarılı değilim” , “ona ihtiyacım var”, “ nasılsa terk edecek” şeklinde düşüncelere sahip oldukça zihinsel olarak hastalanmaya başlarız. Bu düşüncelerle baş edemeyince de sakinleştirici ilaçlara başvururuz. Peki, bunlardan kurtulmanın bir yolu var mı?
Tabii ki var. Bu yol, “zihne bakmak” tır. Ancak şu var ki zihne bakma yolu, uzun ve meşakkatli bir yoldur. Ama olsun. Sonunda mutluluk var ise bence her şeye değer! Zihnimizde her gün bir sürü çöp geçiyor, önce bunu kabul etmekte fayda var. Bu çöplerin yanında, neyse ki mutlu ve bilge bir kişilik de var. Bilgelik, mutluluk, pozitif, öfke, kızgınlık, hırs, kıskançlık negatif tarafımızdır. Pozitif tarafa odaklanarak açık bir zihin yaratırız. Bir şeyi çok istersek oraya doğru çekiliriz. Eğer istemiyorsak kapı da açılmaz. Bu, bu kadar basittir.
(Bir sonraki yazımda kalbin açılması ile açık bir zihne sahip olmanın birbiri ile olan ilişkisinden bahsedeceğim).
Her Daim Sevgi ve Işıkla
sibel.kavunoglu@gmail.com