Her zaman bir şey iyi ya da kötüdür. Bunlara verdiğimiz tepki yaşamımızı şekillendirir. Tepkinin kaynağını araştırdığımızda düşüncelerle karşılaşırız. Düşüncenin pozitif nitelikleri huzur, negatif nitelikleri ise korku, endişe ve kızgınlıktır. Her ikisinin de yan etkileri vardır. Örneğin, zihnimizin negatif tarafını kullandığımızda kalbimiz kapanır. Bu yüzden bir an evvel zihne odaklanmak yapılabilecek en iyi seçim olacaktır. Zihnimize odaklandıkça onu tanımaya başlarız. Zihni tanıdıkça da değişim daha da kolaylaşacaktır. Örneğin; “Öyle olmalıydı, böyle değil” yerine “Ben kızgınım”, ben kıskancım ama bunu değiştirebilirim” dediğinizde zihin açılır. Zihin açıldıkça da o çok istediğimiz şey olan “Kalbimiz açılır.”
Şimdi ise kalbin kapanmasına yol açan bazı düşünce kalıplarından bahsetmek istiyorum.
- Gelecekte olabilecek bir şeyler için örneğin uçak düşecek, deprem olacak şeklinde düşündüğümüzde endişeleniriz. Aslında hepsi birer görüntüden ibarettir. Ama o görüntü ile birlikte hisler hareketlenmeye başlar ve duygusallaşırız. İşte hisler geldiğinde o düşünceye inanmaya başlarız. Ve böylece korku, kızgınlık yaratılmış olur.
- Başka bir örnekte ise sevdiklerimizi kaybedince acı çekeriz. Sevdiklerimizi ölmemeli şeklinde düşündüğümüzde mutsuz oluruz. Hâlbuki her insan da olduğu gibi sevdiklerimizin ölmesi de normaldir. Hiçbir şey sabit kalmaz. Birisini kaybettiğimizde bizi asıl endişelendirenin a) o kişinin ölmesi mi? b) onun yokluğunda bize ne olacağı mıdır? İşte bu koca bir soru işaretidir!
- Ya da önce birisinin kötü olduğunu düşünürüz. Sonrasında gelecek düşünce tabii ki o kötü kişinin bize nasıl zarar vereceğidir. Ve böylece şiddet hissi bedenimizde aktive olur. Hâlbuki o kişinin henüz fark etmediğimiz çok güzel özellikleri olabilir. Zaten bu yüzden de hayatımıza giren insanlar belli bir zaman düşmanımız olup başka bir zaman dostumuz olurlar.
- Sessiz, sakin bir insan olmak istiyorum niyetiniz olduğunda aslında içerilerde bir yerde duran kızgınlığı hissediyorsunuz demektir. Kızgınlığı asıl yaratanın düşünceler olduğunu fark etmeyiz bile. Hatta kızgınlığın, öfkenin iyi bir şey olmadığını söyleyerek ya da kızgınlığımıza kızarak spritüal olduğumuzu sanırız. Ancak bu yetmeyecektir. Öncelikle kızgınlığın bir düşünceden ibaret olduğunu anlamak gerekir.
- Son olarak bağımlılıklarla ilgili örnek vermek istiyorum; alkol aslında gerçek sorunumuz değildir. Bizi yoldan çıkartan ona olan ihtiyaç hissimizdir. Her şey de olduğu gibi çekim yasası çalışır, ihtiyacımız olduğuna inanarak alkole yöneliriz.
Eminim siz de zihninize odaklandığınızda daha başkalarını bulabilirsiniz
Her Daim Sevgi ve Işıkla
sibel.kavunoglu@gmail.com