Biri olmaya karar verdiğimiz an kendimize bir maske seçiyoruz. Gün boyunca bir maskeden diğerine geçiş yapıyoruz. Bunu gerçekleştirmek için de çok fazla numara yapmak zorunda kalıyoruz. Sonrasında da “Ben gerçekten kimim?” deme halleri başlıyor. Bu maskeleri neden takıyoruz? Maskelerinin gerisindekinden korkuyor olabilir miyiz? Sizce bu korkudan kurtulmanın yolu; kendimizi geliştirmek mi? kendimizi tanımak mı?
Kendi hayatımı referans alarak bu soruya şöyle yanıt verebilirim; Kendimi bildim bileli yeni şeyler öğrenmek ve kendimi geliştirmek çok önemli oldu. Kendimi geliştirdikçe iş hayatımda çok başarılı oldum. 41 yaşıma geldiğimde ise çevremdekilere verdiğim tepkileri, insanları ve dünyada olanları anlamakta zorlandığımı fark ettim. Bunca yıllık gelişim boşa mı gitmişti? Bu düşüncelerle haşır neşirken kariyerimin ilk yıllarında birlikte çalıştığım yöneticimle karşılaştım. Bu karşılaşma bana “kendini tanımak mı geliştirmek mi” sorusunun yanıtına götürecek kapıyı açtı. Sohbetimiz sırasında ona şirketten ayrıldıktan sonra neler olup bittiğini anlatırken o da benimle “Sibel, performansın çok yüksek olduğu için senin hedef gerçekleştirme rakamlarını düşürerek yönetime bildirirdik. Diğerleriyle aranda büyük fark olduğu için seni rakamlarını bildiremezdik.”bilgisini paylaştı. Yıllar sonra performansımla ilgili gerçeği öğrenmiştim. “Daha iyi olmalıyım, performansımı arttırmam gerekiyor” maskesinin altındakini değersiz bulmuş olmalıyım ki daha iyisini yapabilmek için kendimi tanımak yerine bir sürü maske yaratmıştım. İşin ilginç yanı bu maskeler kendi değerimi hissettirmemişti.
Evet, bir şeyler yapmak gerekiyordu ama ne? Bu soruyu yanıtlamak kolay olmadı. “Yaparsan olur” maskesi üstüme o kadar çok yapışmıştı ki enerji çalışmaları ya da hiçbir yapmadan öylece oturup meditasyon yapmak saçma geliyordu. Neyse ki tesadüfen! nefes hayatıma girdi ve nefesim açıldı ve buna bağlı olarak enerjim yükseldi. Negatif enerjilerin oyununa daha az geliyordum. Fakat “Yaparsan olur” maskesi hala benimleydi. Bu maske, beni seyahat etmeye, yeni öğretiler aramaya, gerçeği bulmaya sevk etti. Sonunda yapma enerjisinin tek başına yeterli olmadığını keşfettim. İşte o zaman da meditasyona başladım.
Dürüst olmak gerekirse maskeler öyle kolay kolay gitmiyor. Hele benim gibi “daha özel ve daha layık olmayla”ilgili maskeniz varsa kurtulmak kolay olmuyor. Maskelerden kurtulmanın antidotu, kendini tanımak. Meditasyonda bunun için en güzel araç. Fakat her şey de olduğu gibi meditasyonda da beklentileri düşük tutmak çok önemli.
Meditasyona karar verdiğinizde, yapacak hiçbir şey ve etkileyecek kimsenin olmadığı tek başına ve tek başına oturmanın nasıl bir şey olduğunu görmeyi seçtiniz demektir. Zihninizde ortaya çıkan her şeye açık olmayı ve izlemeyi öğrenirsiniz. Meditasyon, yargılamadan, bir şeylere tutunmadan neyin ortaya çıktığını izlemektir. Düşüncelerin sizi nasıl yakaladığı ile gökyüzündeki bulutlar gibi gelip gitmelerine nasıl izin vereceğiniz öğretilir. Maskeler olmadan maskeyi izlemeniz ve yargılamamanız istenir ki bu şimdiye kadar alıştığınızın dışında bir alışkanlıktır. Oturma pratiğiyle, deneyiminizle çok fazla kalmadan, fazla düşünmeden veya bir şeyi düzeltmeye çalışmadan, güçlü ve zayıf yönleriniz, başarılarınız ve başarısızlıklarınız, engelleriniz ve girişimleriniz hakkında daha netleşirsiniz. Sabit görüşleriniz ve alışkanlıklarınız nedeniyle taşıdığınız korkunç yükü fark edersiniz. Başarısızlıklarınızın ve kusurlarınızın, başarılarınızdan daha güçlü öğretmenler olduğunu keşfedersiniz.
Bir sürü parıltıya sahip olabilirsiniz. Fakat hiç birisi sağlam değildir. Bunları yazdım diye maskelerimden arındığımı sanmayın, “alçak gönüllük” maskesini takmadan söyleyebilirim ki, geçmişe göre çok daha iyiyim, sabırla kendimi tanımaya devam ediyorum, kendimi tanıdıkça daha da geliştiğim kesin…
Her Daim Sevgi ve Işıkla
Sibel KAVUNOĞLU
Kaynak: Kendinle Arkdaş olmak Judy Lief