Çoğumuz daha fazla anlam bulmayı, bağlantı kurmayı, kaynaşmayı ve mutlu olmayı istiyoruz. Çok çalışma ve rekabet, kimsenin hoşuna gitmiyor. Benim de yirmi üç yıl boyunca büyük bir aşkla yaptığım işi, bir anda bırakma sebebim buydu. Daha fazla anlam bulmak istemiştim. Siz de benim gibiyseniz ihtiyacınız olan 3 şeyin şefkat, pozitif konsantrasyon ile kendini düşünmenin negatif halinden uzaklaşmak olduğunu söyleyebilirim. Aslında bu üçlüye yabancı değiliz, üçünü de az çok biliyoruz. Bazen kolaylıkla şefkat gösterebiliyor ya da diğerlerini kendimizden daha çok düşündüğümüz zamanlar olabiliyor. Konsantrasyon konusunda da fena değiliz. O zaman huzuru tam olarak deneyimlemek neden zor?
Çünkü negatif enerjiler işin içine giriyor ve bu üçlünün olması gerektiği gibi bedenimizde ifade bulmasını engelliyor. Örneğin şefkat; şefkati, yumuşaklık olarak algılıyor, kucaklaşmayla ilgili olduğu düşünüyoruz. Aslında şefkat, insanların mutlu olmalarını sağlamaktan çok onlarla insanca bağlantı kurmakla ilgili. Tabii bir de doğru düşünebilme halini getiriyor. Diğerlerine şefkat gösterirken, aynı zamanda diğerlerinden daha üstün olmayı ya da daha çok sevilmeyi istediğimizde şefkatten çok yargı ve korkuyla karşı karşıya kalıyoruz.
Geçenlerde Tibet’in spritüal lideri Dalailama’nın youtube kanalında, şefkatin insan hayatındaki önemiyle ilgili verdiği bir eğitimi dinliyordum. Eğitimin sonunda Dalailama’ya ’Diğerlerini her zaman daha yukarıda görmenin öneminden bahsediyorsunuz, diğerlerini daha yukarı gördüğümde neden kendimi iyi hissetmiyorum?’’ şeklinde bir soru yöneltildi. Dalailama bu soruyu şöyle yanıtladı. ‘’Gerçekten diğerlerini kendinden daha yukarıya koymadığın için olabilir.’’ Bu soru ve cevap örneği, negatif enerjilerin bizi evrensel gerçeklerden nasıl uzaklaştırdığının bir kanıtı.
Sevgi ve şefkatin yaşantımızda ifade bulmasını ne kadar çok istesek de daha çok savaş açmaya odaklanıyoruz. Hatta şefkati referans göstererek her şeyi yıkıp yıkabiliyoruz. Birisi kötü bir şey yaptığında sebebini araştırmadan, hemen onu kötü bir insan olarak görmeye başlıyoruz. Çünkü bize yapılanları unutmamız gerektiği öğretildi. Her şeyi, herkesi negatif düşünce yapısıyla değerlendirmeyi öğrendik. Budist öğretiler, bu konuyla ilgili olarak bize karşı yapılan davranışlarla, davranışı yapan kişinin birbirinden ayrı tutulmasını tavsiye ediyorlar. Bu tavsiyeyi gerçekleştirmek kolay olmasa da size bir sorum olacak. Bu zamana kadar ayrı tutmadınız da ne oldu?
Diğerleri yaptıklarıyla kaldı. Zarar gören siz oldunuz. Öyle değil mi? Hatta bu tarz deneyimlerin sayısı arttıkça aynısını kendimiz içinde yapmaya başladık. Öfkelendiğimizde, kötü sözler söylediğimizde, kendimizi kötü insan olarak görmeye başladık. Negatif davranıştan dolayı tabii ki pişman olmalıyız. Fakat kendimizden değil. Zira kendimizi negatifle özdeştirdiğimizde motivasyonumuz şefkatten ziyade savaş açmak oluyor.
Motivasyonu savaştan şefkate çevirebilmek için de pozitif konsantrasyon gerekli. Sakin bir şekilde şimdiki zamana odaklanarak biriktirilen pozitif konsantrasyonun zihni temizlediği söyleniyor. Pozitif konsantrasyonun insan psikolojisi ve iş performansına büyük etkisi olduğu keşfedilmiş. Singapur üniversitesi, Carlsberg grubun (sigorta şirketi), verimlilik üzerine yaptığı çalışma sonunda konsantrasyonun, iş performansını ve iş tatmini arttırdığı görülmüş. 9 hafta boyunca 10 dakika süren uygulamalarla, çalışmaya katılanların stresinin düştüğü, iş hayatlarında daha fazla dengeyi hissettikleri, gerçeği algılama kapasitelerinin arttığı görülmüş.
İhtiyacımız olan bu üç şeyle ilgili yazılacak daha birçok şey var. Fakat bir yazıda kısaca ancak bu kadar özetleyebildim. Eminim araştırırsanız daha kapsamlı bilgilere ulaşabilirsiniz. Pozitif konsantrasyon, şefkat ve başkalarını düşünme uyum içinde olduğunda aradığımız anlamı kolayca bulabileceğinizi unutmayın derim.
Her Daim Sevgi ve Işıkla
Sibel KAVUNOĞLU
Nefestr.com