"İçinize dönün, aradığınız yanıtların hepsi orada” bu cümleyi her okuduğumda ya da her söylendiğinde Cem Yılmaz’ın 3 ya da 4 sene önceki gösterisinde anlattığı hikâye aklıma gelir. Cem Yılmaz bir gün Hindistan’a gider ve meşhur bir Gurunun çalışmasına katılır. Guru, çalışma sırasında “sorularınızın yanıtı içinizde” der. Bizim Cem Yılmaz da bunun üzerine, “hoppala, o kadar masraf yapıp buralara kadar geldik ve sorularımızın yanıtı içimizdeymiş” der. Evet, aradığımız yanıtların içimizde olduğu çok doğrudur. Bugünkü yazımda içe dönmenin neden bu kadar önemli olduğunu bazı geçerli kanunların çalışma mekanizmasından bahsederek anlatmak istiyorum.
İlk kanunumuz “ Doğa Kanunu”. Bu kanun, bir insan olarak konuşabilme, düşünebilme ve seçim ( özgür irade) yapabilme ayrıcalığımızın olduğundan bahseder. Ayrıca insan doğasını anlamamızı ve buna uygun olarak insan olmayı gerçekleştirmemizi ister. Yardımcı kaynak olarak bolluk ve bereket kaynağındaki alternatifler kapısını bizim için açık tutar. Alternatifler dünyasında sevgi, şefkat, mutluluk, huzur, dinginliği yansıtacak olanlar olduğu gibi kızgınlığı, kibri, hırsı, öfkeyi yansıtacak olanlar da mevcuttur. Bunlardan hangisini seçeceğimiz ise bize bağlı olacaktır. Seçim yaptığımızda ise “ sebep-sonuç / cause and effect” kanunu görevi devir alır. Bu kanunun bir diğer bir adı da “ Ne ekersen onu biçersin” dir. Bu kanun, hayatınızda hoşunuza gitmeyen şeylerin aslında geçmişte yaptığınız seçimlerin sonucu olduğunu anlatır. Evrenin yaratıcı güçleri de “Sebep-Sonuç” kanununun sözünü dinler. Rüşvet, iyi niyet, dostluk, arkadaşlık onlar da pek işlemez. Kısaca canınız şu an elma yemek istiyor ve geçmişte armut ağacı ektiyseniz yeni bir elma ağacı ekene kadar bir müddet daha elma yiyemeyeceksiniz demektir.
Aranızda “Nasıl yani şu an olanı beğenmiyorsam bir şey yapamayacak mıyım? Sonucun böyle olacağını nereden bilebilirdim ki” diyen var ise şu an yaşadıklarına bakarak geçmişte hangi tohumu attığını bir an evvel bulmaya başlaması iyi olur. Çünkü “Sebep-sonuç” kanunu ekmiş olduğunuz tohumun meyve vermesi için elinden geleni ardına koymaz. Buradaki tek sıkıntı geçmişte ekilen tohumu zihninizin unutmuş olmasıdır. İlk sebep bir şekilde mutasyona uğramıştır. Çünkü hayatınızda her ne oluyor ise onu öyle yapan tek bir sebep değildir. Elma ağacı fidanı ektiğinizde, elma meyvesinin yetişmesi için güneşin, yağmurların, toprakların , elma ağacını koruyan böceklerin de işin içinde olduğu gibi, ilk sebebin oluşmasından sonra aldığınız aksiyonlar ile niyetiniz, ilk sebebi mutasyona uğratmıştır. Ooooo!!!! bu iş bayağı uzun diyorsanız o zaman yaşamınızda şu an olanlardan şikayet etmeyin!
Hangi tohumu ektiğinizi hatırlamakta zorlanırsanız, belki de hayatınızda şu anda olanların hangi tohumun sonucu olabileceğini tahmin etmekle işe başlamalısınız. Burada size yardımcı olacak en etkili teknik farkındalık geliştirmektir. Üzerinde çalıştıkça zamanla sebep kendini gösterecektir. Sebebi bulduğunuzda ise, “Bu sebep olmasaydı neler olurdu?”, “Bu seçim gerçekten gerekli miydi? “, “Beni bu seçime iten nelerdir? “, “Seçim şansım olsaydı nasıl bir seçim yapardım? “ gibi sorularının yanıtlarını bulun. Bulacağınız yanıtlar ileride benzer durumlarla karşılaştığınızda nasıl bir seçim yapmanız gerektiğine dair güzel ipuçları verecektir.
Hadi bugünden itibaren yaşamınızda ayrı bir sayfa açın ve bir sürü güzel tohum ekin. Belki de şu an içinizden “tamam, güzel anlattın da bu böyle geldi böyle gider “diyorsanız Tibetli bir Lamanın sözünü size hatırlatmak istiyorum “Güneş ve ayın güzelliğini görebiliyorsan, demek ki bu güzellikler senin içinde de var. Tüm bu güzellikler senin içinde olmasaydı onları fark edemiyor olacaktın.”
Evet, tüm o güzellikler içimizdekinin yansıması ise şu andan itibaren o güzel şeyleri destekleyecek aksiyonlar alarak istediğimiz meyvenin yetişmesini sağlayabiliriz. Hadi şimdi içinize dönün ve hangi meyveyi yemek istediğinize karar verin. Unutmayın yaptığınız her seçimde “Sebep-sonuç” kanunu 7/24 size hizmet edecektir.
Sevgiler
Gerçeğiniz arzu ve isteklerinizdir.
www.yourwishisyourreality.com