Zaman zaman mümkün olsa da Matrix filmindeki Leo’nun yaptığı gibi kırmızı hapı seçip gerçeğe ulaşsam, arzu ve isteklerimi engelleyen bakış açılarımı, inançlarımı bir kenara bırakabilsem hatta mümkünse kendiliğinden yok oluverseler diye düşünürüm. Peki, arzularımızın gerçekleşmesini engelleyen inançları fark etmek neden bu kadar zor?
Öncelikle inançlarımızın var oluş hikâyesinden bahsetmek istiyorum. Doğduğumuzda ihtiyaçlarımızı tek başımıza karşılayamadığımızdan bakıma ihtiyaç duyarız. Tüm ihtiyaçlarımız ailemiz tarafından karşılanır. Sonra etki tepki yasasını keşfederiz. Örneğin güldüğümüzde tezahürat yapılacağını öğreniriz. Artık show hayatımız başlamıştır. Mızırdanır mızırdanmaz aileden birisi yanımıza gelmektedir. Bu şekilde ağlamanın yarattığı katma değere şahit oluruz. Bir de bakmışız ki her şeyin merkezi olmuşuz. Bu durum okula başlayıncaya kadar devam eder. Okula başlayıp dış dünyaya adım attığımızda, evdeki statümüzün burada geçerli olmadığını fark ederiz. Etraf bizim gibi dünyanın merkezi olduğuna inanan bir sürü çocuk vardır. Dünyanın merkezi olma hali evdeyken çok iyi çalıştığı halde dışarıda aynı performansı gösterememektedir. Bu durum bizi şaşırtır. Ne yapmalı acaba derken egomuz alır sazı eline ve yeni kurallar, düşünce sistemleri ve bakış açıları yaratmaya başlar. Egonun yarattığı hikâye öyle inandırıcıdır ki hayatımızdaki yeni kurgunun bize faydalı olduğuna inanmaya başlarız. Aslında var olmayan var edilmektedir. Tüm bu olanların yan etkisi vardır. O da sonsuza kadar çocuk kalmaktır. Büyüdüğümüzü gösteren tek şey yaşımızı temsil eden rakamdır. Tüm o hikâyeler bizi bizden uzaklaştırmıştır. Matrix filmindeki hayırsever Morpheus gibi gerçeği bulmamıza yardım edecek kırmızı hapı bize verecek kimse de yoktur.
Bu durum aynen kabuğu olan tohuma benzer. Burada tohum bizi, kabuk ise egomuzu temsil etmektedir. Tohumun kabuğu çıkmadan nasıl çiçek açıp meyve veremeyecek ise doğduğumuz zaman kendimizi korumak için yarattığımız egoyu bir kenara bırakmazsak olayların gerçek yüzünü göremeyeceğiz, nesneleri hatta diğer canlıları yanlış yorumlayacağız. Kısaca dünyaya geldiğimiz andaki cahilliğimiz devam edecek. Bu halden kurtulmanın yolu, her anı derin düşünme (meditasyon) (*) halinde yaşamaktan geçer. Yaşamı meditasyon yapar gibi yaşama hali, algılarımızın kaynağını fark etme şansını verir ve böylece bilinçaltı arşivinin giriş şifresi çözülür. Artık bundan sonra yapılacak tek şey hikâyenin saklandığı odaya ait koridoru seçmektir. Zorlu da olsa doğru koridoru seçtiğimizde üzerimizdeki kabuk düşer ve artık bundan sonra güzel bir çiçek halini alışımızı keyifle izleriz ki bence bu hali herkes hak ediyor….
Sevgiler
Arzu ve İstekleriniz Gerçeğinizi Oluşturur
www.yourwishisyourreality.com
(*) Merak edenler için daha ileriki yazılarımda meditasyon ile ilgili daha detaylı bilgiler vereceğim