Bazen enteresan bir şey olur. Çevremizdeki güzellikleri fark etmeye başlarız. Bir anda korkusuzca konuşur, korkusuzca şakalaşır, korkusuzca neşeleniriz. Hata yapmak hiç önemli değildir. Sokaktaki insanları tanımasak dahi onlara gülümsemek isteriz. Bu tür anlarda “Hayat her yanıyla çok güzeldir”. Var oluşumuzun belki de yegâne sebebi bu tür anlardır.
Bu halin bir de tam tersi yani “Bizi bizden uzaklaştıranlar” vardır. Aslında en derinden bize iyi gelmediklerini biliriz ama yine de onlardan hizmet almaya devam ederiz. Mesela, “Hayır” dememek adına “kahvaltımı etmeden bana dokunmayın”, “ dur bir afyonum patlasın sonra konuşuruz ” şeklinde öfke pozları takınarak çevremizdekileri kendimizden uzak tutarız. Bunda başarılı da oluruz. Ancak öfke öyle geldiği gibi durmaz. Yavaş yavaş içimize sızar ve gittikçe sınırlarını genişletir. Öyle ki insanlar sadece sabahları değil tüm zamanlarda da bizden uzak kalmayı seçerler. Ve bir gün, “neden insanlar benden bu kadar çok çekiniyorlar, aslında ben iyi bir insanım” sorusunu sorarken kendimizi buluruz. Ancak yapacak bir şey yoktur. Kısaca “Atı alan Üsküdar’ı geçmiştir”. Çaresiz, çevrenizdekilerin ne kadar anlayışsız olduğu türküsünü söylemeye başlarız.
Tabii bir de “Bizi bize yaklaştıranlar” vardır. Aslında en hakiki dost onlardır. Bir kere taraf tutmazlar. Birliğe, kardeşliğe, bütünün hayrına inanırlar. Bizi bize yaklaştırırlar. Onlarlayken hayat daha kolaydır. Çaba olmaz, yorgunluk olmaz. Her an güzeldir. Her an keyiflidir. Biz onlarlayken ”Bizi bizden uzaklaştıranlar” mümkünse yanımıza yaklaşmazlar. Onlar kim midir? sevgidir, mutluluktur, neşedir, huzurdur.
İşte ben de geçmişte sevgi adı altında birçok kez kendimi suistimal ederek, bütçemi dibe vurduracak şekilde ihtiyacım olmayan alış verişleri yaparak, sabahları aksi bir surat ifadesi ile hiç kimseyi yanıma yaklaştırmayarak, en iyisini kendimin bildiğini savunarak bir müddet! “ bizi bizden uzaklaştıranlar” ile dost kalmıştım. Başta her şey çok güzeldi. Ama bir gün, hem kendime hem de insanlara zarar verdiğimi fark ettim. Düştüğüm dipsiz kuyudan nasıl çıkacağımı bilemiyordum. Debelenip biraz yol alsam yine geriye aynı yere düşüyordum. Neyse ki Allah yardım etti ve aklıma güzel bir fikir geldi. Neler olduğunu dikkatle izlersem eksik halkayı bulabilirim diye düşündüm. Bir süre nefes ve derin düşünce ( meditasyon) yaparak eksik halkayı bulmaya niyet ettim. Ve sonunda “beni benden uzaklaştıranları” fark etmeye başlamıştım. Biliyorum daha gidecek bir sürü yolum var ama şundan çok eminim ki şimdilerde ben çok iyiyim. Her gün, güne yeniden başlıyorum. “ bizi bizden uzaklaştıranlar” ile karşılaşmamak adına “Işık mı? Karanlık mı?” sorusunu” Işık” şeklinde yanıtlıyorum ve geçmişte “bizi bize yakınlaştıranları” seçmiş olan büyüklerimi örnek alıyorum. Ya siz?
Her Daim ışık ve Sevgiyle
www.nefestr.com